Durun hemen eski bağımlı Türkiye’nin, anlamsız korkularına kapılmayın.

Çünkü hakikaten sarıklılar üniversitede ve üniversitede ders anlatmakta.
Ecdadın silinmeyen kıyafetleriyle ve duruşlarıyla.
İslamın verdiği vakar ve oturuşlarıyla.

Siirt te düzenlenen Medreseler ve Din Eğitimi Sempozyumu'ndan bahsediyorum.

Bir taraftan İslami eğitimlerin saf ve temiz temsilcileri.
Diğer taraftan günümüz ilimlerin bilinçli okuyucuları.
Beraber, omuz omuzalar.
Dinimizi nasıl anlatırız derdine düşmekteler.

Siirt üniversitesi koridorlarına yürümekteyiz.
Etrafımızda sarıklı, takkeli, cübbeli, kravatlı, grand tuvaletli.
Yani biz.
Bugünümüz, yarınımız.
Dünümüz ve tüm zamanlar.

Kıyafetin içine sığmayan ilimler ve hakikatler.
Çözümler ve çözümlemeler...

Siirt’ten bahsediyorum.
Yaşayanlarından ve yasamaya devam edenlerinden.
Erzurumlu İbrahim Hakki Hazretlerinden.
İmanının kurtulmasına vesile olan Şeyhinin kabir başucuna ilk doğan güneş ışığının gelmesi için kafa patlatmasından.
İlme verilen değerden.

Evet, Siirt Medreseler ve Din Eğitimi Sempozyumu’ndan bahsediyorum.
Mektep, tekke, medrese yan yana.
Sanki birbirinden ayrıymış gibi.

Sarıklılar üniversitede, olması gerektiği yerde.
Üniversitelerde, tekkede, medresede.
Tam medresetüzzehra gibi.

Yeniden düşünüyorum.
Bir daha ihtiyaç var Tevhid-i Tedrisat'a.
Hatta tekrar kanunlaşmalı Tevhid-i Tedrisat.

Medreseler bilime, üniversiteler vicdana muhtaç.
Bu ihtiyaçlar konuşuldu Siirt’te.
Ve nihai karar açıklandı sonuç bildirisinde.
Tevhidi tedrisat kaldırılmalıdır diye.

Haklıydılar zira.
Gençleri imansız büyütmeye kimsenin hakkı yoktu.
İmansız bir eğitim olamazdı.
Medreselerinde bilime tekniğe açlığı görülüyordu.

Bence Tevhid-i Tedrisat vicdanlı olarak ele alınmalı ve eğitim tevhit edilmeli.
Akılla vicdan buluşturulmalı ve aynı hanede olmalı.