Ömer ÇELEBİ
Sayın Başbakan’a mektup: Çözüm süreci ve Adıyaman Bediüzzaman köprüsü
Sayın Başbakan’ım, muhterem efendim…
Sizi hürmet ve muhabbetlerimle selamlıyorum.
Allah’ın elçilerinin, kutlu nebilerin, enbiyaların ve âlim-i mürşidlerin payitahtı olan Ortadoğu coğrafyası bugün kardeşkanı ile tarumar edilmiş.
Her gün yüzlerce masum insan mezhep savaşlarından ötürü hayatını kaybediyor ve geride kalanlar ise vatanını bütün müştemilatıyla terk etmek zorunda kalıyor.
Zulüm ve işkenceler altında Ortadoğu’nun eğer önlem alınmazsa istikbali karanlık bir hâl alacak.
Sefih ve mimsiz medeniyetin beşiği olan 2. bozuk Avrupa ise İslamofobia adı altında sulh ve uhuvvet dini olan İslam’a savaş açmış, kara propagandalarla dinimize taarruz ediyorlar.
Camiler kundaklanıyor, Müslümanlar linç ediliyor, alçakça Resul-i Ekrem’e (asm) hakaretler ediliyor…
Sayın Başbakan Davutoğlu…
Ülkemizde ise orjini Fransız ihtilal-i kebirine dayanan, meşrutiyet ve terakki dönemlerinde sümbüllenen, Cumhuriyet döneminde fidan haline gelip son kırk yılda da adeta kökleri sertleşmiş ve çiçek açan bir Kürt sorunu veya Kürt meselesi var.
Bu mesele üzerinden fitne ve fesat üreten dâhili ve harici komiteler maalesef Türkiye’yi Ortadoğu’da yükselen ateşe benzer ve daha tesir edici bir yangına sürüklemek gayesindeler.
Dönemin devlet idarecilerinin yaptığı yanlış politikalar ve anarşizmi besleyen ötekileştirici hamleler bugünkü yaşadığımız Kürt meselesinin menbaı olmuştur.
Bununla birlikte kahir ekserisi mütedeyyin olan Kürt halkının üzerine Marksizm ve Leninizm fikirleri aşılanarak barış ve kardeşlik dininin müntesipleri olan Müslüman Kürtleri de bu Süfyanist tuzağa sürüklediler.
Ve kısmen de muzaffer oluyorlar.
Şark vilayetlerinde ehl-i din ve ehl-i hamiyet birçok insan bu fikirlerin tesiri altında kalarak bu ideolojileri besleyen şiddeti ve vandalizmi meşru görüyor ve isyan etmeyi din-i mubin-i İslam’dan biliyor.
Zındık komitelerinin özellikle Kürt gençleri üzerinden planladıkları ayrılıkçı fikirler önlem alınmazsa korkarım daha da büyüyecek ve başımıza manevi bomba gibi patlayacak.
Gençlere sürekli dinletilen isyan ve devrim müzikleri ve de sürekli ırkçı fikirlerinin propagandasının yapılması maalesef Kürt gençlerinin devletle olan duygusal bağlarını zedeliyor.
Kürt gençleri devletle olan duygusal bağlarını yitirdiği gibi Allah’a ve mukaddesata olan manevi bağları da ya kopuyor ya da maksadının aksi ile hayatlandırılıyor.
Efendim;
Karamsar bir tablo çizdim farkındayım ancak hükümetinizce son birkaç yıldır Cumhuriyet tarihimizin en büyük siyasi girişimi olan “Çözüm süreci” ile inşallah bu kangrenleşmiş beladan kurtulacağımızı ruh-u canla ümid ediyorum.
Ümid, zaten Müslüman olmanın en büyük vasıflarındandır.
Bu girişimin milli bir mesele olduğunu bölge halkı olarak yürekten inanıyor ve destek veriyoruz.
Çözüm sürecine, Şark ve Garp arasındaki uhuvvet ve tesanüd köprüsüne kim somut katkı sunacaksa fikirlerine başvurulsun, destek verilsin istiyoruz.
Mümtaz başvekilim ve çok kıymetli Ahmed Davutoğlu;
Biz, Bolşevik baykuşlarının öttürüldüğü karanlık bir dönemde şer odaklarına asla boyun eğmeyen, anarşizm ve materyalizm felsefeye karşı müspet hareketle mücadele eden asrımızın en önemli kahramanlarından Bediüzzaman Said Nursi’nin hem takipçisi hem okuyucularıyız.
Bediüzzaman, bundan yüz sene evvel üç devri yani Meşrutiyet, İttihad-Terakki ve Cumhuriyet dönemlerinde Şark hadiselerini ve Müslüman Kürtlerin müşküllerini teşhis etmiş, açıkça dile getirmiş ve de dönemin idarecilerine somut reçeteler sunmuştur.
Bunla birlikte Said Nursi; Kuran’ı Hakim’i asrımıza en uygun şekilde tefsir eden ve insanlık onurunu yüceltmek için dünyasını feda edip talebeler yetiştiren bir müfessir, bir üstadtır…
1960 yılında vefat edip, naaşı bile kaçırılan bu dava adamının Kürt meselesi hakkındaki fikirleri hâlâ taze ve hâlâ istikbalimiz için bir kurtuluş reçetesidir.
Irkçılığı, cehaleti, fakirliği ve ihtilafı en büyük düşman gören Bediüzzaman’a, bugün dünyada kabul gören, eserlerinin elliden fazla dile çevrilen fikirlerine ekmek gibi, su gibi ihtiyacı var.
Bediüzzaman’ın açtığı Nur Medreseleri ve yetiştirdiği genç kitle müspet hareket ediyorlar, asayişin manevi bekçisi gibi vazife görüyorlar ve görmeye devam edecekler.
Bediüzzaman’ın yüz sene evvel Kürt aşiretlerine hürriyeti ve istibdadı (statükoyu) anlattığı Münazarat adlı eseri tam bir çözüm süreci rehberidir.
Bediüzzaman Said Nursi Türk-Kürt kardeşliğinin tesisi için bu zamanın en büyük fırsatıdır.
Bugün en milliyetçi Türk vatandaşı ile en milliyetçi Kürt vatandaşını aynı ortamda buluşturacak ve muhabbet ettirecek zat Allah Resulü’nden sonra O’dur.
Kanaatimce Bediüzzaman, hem Said-i Kürdi’dir, hem Said-i Türki’dir.
O ve savunduğu davası, hem Türklerin hem de Kürtlerin muteber kabul ettiği muazzez ve mümtaz bir rehberdir.
Seksen küsürlük hayatı boyunca ömrünü esaret zindanlarında geçirmiş, Bolşevik tuzaklarına meydan okuyarak gençliği bu illetten muhafaza etmeye çalışmış, Gezi olaylarının bir kardeşi olan 31 Mart hadisesinde asayişi muhafazaya çalışmış, İslam kardeşliğini her yerde haykırmış, müspet hareket etmeyi, müspet milliyetçilik kavramlarını bize öğretmiştir.
İşte böyle bir çözüm süreci döneminde barış ve kardeşliği daha da güçlendirecek bir fırsatı size sunacağım.
Fırat üzerinde inşa edilen, Adıyaman-Kâhta-Siverek-Diyarbakır’ı birbirine bağlayacak olan ve Türkiye’nin şu andaki en büyük 3.asma köprüsü yakında trafiğe açılacak.
Fırat, Kürtlerin ve Türklerin hislerini yansıtan ve türkülere konu olan bir nehirdir.
Anadolu ile Mezopotamya arasındaki kardeşlik sınırıdır.
Ve yakında köprü hizmete girmesi ile bu sınırlar birleşerek maddi kazançtan ziyade manevi bir kapı açacak.
İşte çözüm sürecine mana katacak, süreci daha da kuvvetlendirecek, Türk ve Kürt kardeşliğini daha da pekiştirecek ve de sulh-u umumiyi tesis edecek Adıyaman köprüsüne “Bediüzzaman Said Nursi” adını verilmesini talep ediyoruz.
Eminim bu isim teklifimize çok sevineceksiniz ve gayet muteber göreceksiniz.
Bunu duyan Sayın Cumhurbaşkanımız da…
Gayret sizden tevfik Allah’tan olsun!
Ümitsizlik ölsün, cehalet ölsün, ihtilaf ölsün, istibdat ölsün…
Barış ve kardeşlik yaşasın, doğruluk yaşasın, hürriyet yaşasın, demokrasi yaşasın.
İslam kardeşliği Şark’ta-Garp’ta; Şimal’de-Cenup’ta, her yerde neşvü nema bulsun.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.