Dr. Selçuk ESKİÇUBUK
Sebepler üstü sebep
İnsanlarda bugünkü bilgilerimize göre 38 trilyon hücre, 200’den fazla hücre çeşidi, 100 milyar sinir hücresi ve her hücre çekirdeğinin içinde de 25 bin gen olduğu tespit edilmiş bulunmaktadır. İnsanda bulunan hücrelerdeki gen sayıları aynı olduğu halde kan hücreleri, beyin, karaciğer, kalp, pankreas, mide, bağırsak, yumurtalık gibi birbirinden farklı işlevleri olan organ ve dokulara sahibiz. Her bir hücrede aynı DNA var ama hücreler hem şekil hem de işlev bakımından bu kadar farklı olabiliyorlar.
Aynı genetik yapıya sahip olan, fiziksel özellikleri de tıpa tıp birbirine benzeyen tek yumurta ikizlerinin incelenmesi göstermiştir ki onların karakterleri, davranış biçimleri ve yakalandıkları hastalıklar birbirinin aynı değildir. Her tek yumurta ikizi dış görünüşü ile kardeşine benzese de o farklı bir bireydir.
Hücre DNA’sının yapısında veya diziliminde herhangi bir değişiklik olmaksızın DNA’da kodlu olan genetik bilginin açığa çıkmasında meydana gelen değişikliklere “genler üstü genetik” anlamına gelen “epigenetik” adı verilir.
İşte bütün bunların oluşmasında müthiş bir organizasyon olduğu görülüyor. Geçmişte her şeyin sebebi genlere bağlanırken şimdi onun da yetmediği anlaşılınca genler üstü genetiğe geçildi. Tabiattaki canlılarda olayları açıklarken tabiata, tesadüfe, kendi kendine veya sebeplere havale edilen muhteşem faaliyetler önce genlere verildi sonra epigenetik kavramıyla açıklanmaya çalışılıyor. İnsanoğlu devamlı bir isim bulma arayışı içinde çırpınıyor, sebeplerin arkasındaki sebebi yani “müsebbibül esbab”ı bulamıyor.
Evet, evrende ister makro aleme bakın isterse mikro aleme, canlılardan cansızlara her tarafa bakın tabi ki sebepleri göreceksiniz. Çünkü sebepler bir perdedir, o perdenin arkasında olan “müsebbibül esbab” dır. O’nun kayyumiyetidir.
“Size ve hayvanatınıza rızkı yetiştirmek için su semadan geliyor. O suda, size ve hayvanatınıza acıyıp şefkat edip rızık yetiştirmek kabiliyeti olmadığından; su gelmiyor, gönderiliyor demektir. Hem toprak, nebatatıyla açılıp, rızkınız oradan geliyor. Hissiz, şuursuz toprak, sizin rızkınızı düşünüp şefkat etmek kabiliyetinden pek uzak olduğundan, toprak kendi kendine açılmıyor, birisi o kapıyı açıyor, nimetleri ellerinize veriyor. Hem otlar, ağaçlar sizin rızkınızı düşünüp merhameten size meyveleri, hububatı yetiştirmekten pek çok uzak olduğundan, âyet gösteriyor ki, onlar bir Hakîm-i Rahîm'in perde arkasından uzattığı ipler ve şeritlerdir ki, nimetlerini onlara takmış, zîhayatlara uzatıyor. İşte şu beyanattan Rahîm, Rezzak, Mün'im, Kerim gibi çok esmanın matla'ları görünüyor.” (Sözler)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.