Bir çocuğun 12 yaşına gelene kadar TV'de 100 bin şiddet sahnesi gördüğüne işaret eden Teber, 'Bu sahneler nedeniyle şiddeti çözüm yöntemi olarak görüyor ve duyarsızlaşıyor' dedi.
Dünyalarını renklendiren çizgi filmler tarafından çocukların çok ciddi psikolojik zararlar gördüğü ifade ediliyor. Öğrenme sürecinde anne babayı model alan çocuk, aklı ermeye başladıktan sonra da sosyal öğrenme olarak ifade edilen öğrenme şekliyle şiddeti model alır hale geliyor. Çocukların model alarak ve taklit ederek öğrendiğini anlatan Pedagoji Derneği Başkanı ve Oyun Terapisti Uzman Pedagog Mehmet Teber, 'Televizyondaki sevimli kahramanlar aracılığıyla çocuğun hayatına giren şiddet unsurları, çocuğun ileriki yaşamına da zarar veriyor' dedi.
3. SAYFA HABERLERİ BİR YANSIMA
Çoğu TV kahramanının insan ilişkilerindeki sorunları çözerken iletişimi, diyalogu değil de şiddeti kullandığına işaret eden Teber, 'Çocuk da kendi ilişki ve sorunlarını şiddet ile çözebileceğini zanneder. Bizim zamanımızda He-man, Temel Reis, Power Rangers, Batman gibi çizgi filmler vardı ve hepsinde çözüm yolu şiddetti. Şimdilerde ise Benen, Bakugan, Tranformers, Süperman var. Yani şiddet tohumları zihinlere ekilmeye devam ediyor. Şu anda gördüğümüz üçüncü sayfa haberleri ekilen bu tohumların bir yansıması sadece' diye konuştu.
ÇÖZÜM YOLU OLARAK GÖRÜRLER
Şiddete özendirmenin RTÜK kanununda yasak olduğunu belirten Teber, 'Fakat gelin görün ki, TV kanalları şiddet sahneleri ile doludur. Amerikan Psikiyatri Derneği'nin yaptığı bir araştırmaya göre çocuklar 12 yaşına gelene kadar TV'de 100 bin şiddet sahnesi görür' dedi. Teber 'Birincisi çocuk şiddeti model alır. İkincisi şiddeti doğru bir çözüm yöntemi olarak görür ki buna meşrulaştırma denir. Üçüncüsü ise şiddet eylemlerine karşı olan duyarlılığını azaltır. Yani şiddeti ve sonuçlarını normalleştirir. Çizgi filmdeki kahraman karşılaştığı sorunları şiddetle çözerse çocuk da sorunlarını şiddet ile çözmeye çalışır.' şeklinde konuştu.
FARKEDİLMESİ İMKÂNSIZ
Çocukların 'subliminal' adı verilen bilinçaltı teknikleriyle şiddet ve cinsel içeriklerle birebir muhatap olduğunu anlatan Teber, 'Teknikler aracılığıyla bilincin fark edemediği ses ve görüntüler beyne iletiliyor. Bu mesajlar birçok filme ve çizgi filmlere yerleştirilebilir ve fark edilmesi neredeyse imkânsızdır. Mesela çizgi filmin bilinci algılayamayacağı bir yerine bir cinsel organ, sex yazısı yerleştirilebilir. Günümüzde bilinçaltı görsellerinin nasıl hazırlandığını merak edenler 'Offensive Drawing' başlığını araştırabilirler' açıklamalarında bulundu.
KAHRAMAN UÇARSA BEN DE UÇARIM!
Geçtiğimiz yıllarda kendini çizgi film kahramanı sanarak camdan atan çocukların kendini bir kahramanla özdeşleştirdiği için bu eylemi gerçekleştirdiğini aktaran Teber, 'Özellikle 7 yaş altındaki çocuk kendini kahramanla özdeşleştirir. Onun gibi olmak, ona benzemek ister. Kahraman uçarsa, çocuk kendinin de uçabileceğini düşünüyor. Çünkü henüz çizgi filmin bir kurgu, senaryo ve hayal ürünü olduğunu idrak edemiyor' diye konuştu.
2 yıl ekrandan uzak dursunlar
Renkli küp bloklar, çubuklar, yapbozlar, görsel oyunlar, boyalar zaten görsel algıyı geliştirir. Sokak görsel algının gelişmesi için en ideal zemindir. 2 yaş öncesinde ekranla yani TV + PC + Tablet + Telefon ile çocuğun ilişkisi olmamalı. 2 yaşından 6 yaşına kadar en fazla 30 dakika ekran görebilir. 6-12 yaş arasında ise bu süre 1 saat olabilir. Günümüzde görsel algıyı geliştirecek birçok kitap mevcut, çocukların görsel zekâsını geliştirmek için televizyona ise ihtiyaç yok.
Birikimler vahşete yol açıyor
Çocuklar çeşitli yaş dönemlerine göre farklı oranlarda olmak üzere kitle iletişim araçlarından verilen mesajlardan etkilendiğini anlatan Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Subliminal İşgal kitabının yazarı Sefer Darıcı, 'Şiddet ve cinsellik içeren görüntüler televizyon, internet ya da diğer iletişim kanallarında kullanılıyor' dedi. Televizyon ya da sanal ortamdaki şiddet görüntülerine değinen Darıcı, 'Çocuklar TV'de izledikleri karakterlerin uyguladıkları şiddeti içselleştirir. Tutum ve davranışlarını benimser. Şiddetin hele de rol model olarak alınan bir karakter tarafından gerçekleştirilmesi çocuk için bunun meşru kılınması haklı görülmesi için yeterli bir sebeptir.' dedi.
UZAK KALMAYA ÇALIŞIN
Yaşanan çocuk cinayetlerinin vahşice işlenen şiddet eylemi olduğunu vurgulayan Darıcı, 'Basit sebeplerin bu denli vahşi cinayetlere yönlendirdiğini düşünmek ve arka plandaki birikmiş psikolojik verileri göz ardı etmek yanlış olur. Zanlıların çocukluklarından beri maruz kaldıkları şiddet ve içeriği, geçmişte izledikleri yayınlar, oynadıkları şiddet içerikli bilgisayar oyunları, yaşam öyküsü de cinayetlerle ilgili geniş çerçevenin belirlenmesinde bizlere yardımcı olacaktır' dedi. Ailelerin öncelikli olarak neyi denetleyeceğini bilmesi, tehlikenin farkında olması gerektiğine dikkat çeken Darıcı, 'Ailelerden elbette TV'nin yanına olmayan bir şifre çözücü koymalarını bekleyemeyiz. Ancak çocuklarımızı ve kendimizi ne kadar bu uyaranlardan uzak tutarsak o denli etki düzeyi azalacaktır.' şeklinde açıkladı.
Toplumsal bir patlama yakın
Psikiyatrist ve Psikoterapi Uzmanı Dr. İnci Şen: 20-30 sene önceki çocuk yetiştirme kurallarını bugün uygulayamayız. Çocuk ölümleri Türkiye'deki alttan alta kaynayan ve patlamaya hazır öfke potansiyelin ilk işaretleridir. Aynı zamanda ahlaki değerlerin değiştiğini ama toplumun buna uyum sağlayamadığını, bu yüzden de ahlaki çöküşün işaretleri olarak görebiliriz. Bu işaretler ciddiye alınmayıp, nedenleri analiz edilmediğinden toplumu rahatlatacak çözümler bulunamıyor. Bu sonuçlar toplumsal patlamaların çok uzaklarda olmadığını düşündürmektedir.
Bir topluluğu bile yönlendirebilirsiniz
Subliminal mesajlarla bireyin ya da grupların davranışlarının verilen mesajın içeriğine göre yönlendirilmek istenir. Öğrenilme mekanizması genellikle yüzde 1 tat alarak, yüzde 1 buçuk hissederek, yüzde 11 işiterek yüzde 83 ise görerek olur. Beynin bilimsel olarak keşfedilen zaafları kullanılarak süreç işliyor. Bu mesajlarda ağırlıklı olarak şiddet, korku ve cinsellik kullanılır. Maalesef bu da uzun süreli bu mesajlara maruz kalan kişilerde ciddi davranış değişikliklerine neden olabilir. Subliminal mesajlarla bir insanı yönlendirilebileceği gibi, bir grup hatta toplumun tamamı istenen amaç doğrultusunda yönlendirilebilir. Bilinçaltı mesajlarda da ağırlıklı olarak görme duyumuz olan göz kullanılır.
Mesajı vermenin en önemli unsuru tekrar
Bilinçaltı bir mesaj sadece cinsellik, görüntünün içerisindeki korku ve ölüm unsurlarıyla verilmez. Örneğin bir şeyin olduğundan daha küçük veya daha büyük olması dahi bilinçaltı için önem taşır. Yani hayatın akışı içerisinde dış dünyada normal olarak değerlendirdiğimiz nesnelerin kendi uzamsal sınırlarının dışında kullanılması da bilinçaltına etki eder. Ya da başta dalga geçtiğiniz, hadi canım sende dediğiniz bir görüntü sık tekrar edilerek, adeta gözünüzün içine sokularak yıllar sonra davranış kalıbınız, vazgeçilmeziniz haline gelebilir. Burada en hassas nokta çizgi filmlerde bunun kullanılıyor olması. Mesajın etkisi kişilerin mesaja maruz kalma sıklığına göre değişir. Subliminal mesajların en önemli unsuru tekrardır. En fazla ise henüz bilinçli beyinleri yani korteksleri gelişmemiş olan çocukları etkiler.
Dokunuşları öğretin
- Çocuklarınıza vücudun özel bölgelerinin doğru adlarını öğretin.
- Sadece yabancıların tehlikeli olduğuna odaklaşmayın. Çocukların çoğunluğu tanıdığı kişiler tarafından istismar edilmektedir.
- Çocuklarınıza fiziksel güvenlik ve hangi dokunmanın normal hangisinin normal olmadığını öğretin.
- Çocuklarınızı vücutları hakkında kararların kendilerine ait olduğunu konusunda bilinçlendirin.
- Çocuklarınızı iyi sırlar ve kötü sırlar (onlar çocuğun sonsuza kadar tutmak zorunda olduğu sırlardır, ki bu kabul edilemez) arasındaki fark konusunda eğitin.
- Çocuklarınıza kendi bedenlerinin bölgelerine kendilerinin bakmalarını öğretin (Tuvalete, banyoya giderken, tuvalet kâğıdı kullanırken vs). Böylece diğer yetişkin ve çocukların yardımına bağımlı olmazlar.
- İçgüdünüze güvenin. Eğer çocuğunuzu birine bırakmanın kolay olmadığını düşünüyorsanız, bırakmayın. Cinsel istismar konusunda kaygılanıyorsanız, sorular sorun.
Yeni Şafak