12 Eylül artık kutlama günü olacak

Referandumun yapılacağı 12 Eylül tarihi, darbe mağdurları için artık cuntayla hesaplaşma günü.

Aradan geçen yıllara rağmen yaşananları unutamadığını dile getiren dönemin Demokrasi ve Barış Partisi Genel Başkanı ve aynı zamanda Türkiye İşçi Partisi üyesi Yılmaz Çamlıbel, 12 Eylül'de, demokrasi taraftarları ile statükocular arasındaki son mücadelenin olacağını düşünüyor. Bu sefer kazanan tarafın değişeceğini ön gören Çamlıbel, "İktidarı, silah zoruyla değil, sandığa 'evet' pusulasını atacak kesim kazanacak. 12 Eylül günü biz solcular için artık kutlama günüdür." diyor. Devrimci Demokratlar Grubu Üyesi Cemil Demircan da solcuların sandıkta statükocu zihniyetten hesap soracağını söylüyor.

30 yıl sonra gelen demokrasinin kendisi için çok anlamlı olduğunu ifade ediyor. Aynı zamanda yazar olan Çamlıbel, darbe döneminde Türkiye'nin dışa kapalı bir kutu haline getirilmesi için özellikle aydınların sindirildiğini anlatıyor. Darbe cenderesinden en çok sol kesim aydınlarının geçirildiğini dile getiren Çamlıbel, 'kara gün' dediği 12 Eylül günü için, "Biz solcular için artık kutlama günü" tanımlaması yapıyor. Gelinen nokta itibariyle referandumun, AK Parti'nin değil, demokrasi ile statükocu zihniyetin arasındaki mücadele meselesi olduğuna dikkat çekerken, "Yeni değişiklikle birlikte yakalanan enerji, tamamıyla sivil ve demokratik bir anayasa için kullanılmadır." önerisinde bulunuyor.

12 EYLÜL SOL KESİMİN DEMOKRASİYLE İMTİHAN GÜNÜ

Yazar Vildan Tanrıkulu, "En büyük darbe bana vuruldu!" diyor. Darbe sonrasında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkartıldığını söylüyor. Devrimci Demokratik Kültür Derneği'nin kurucusu Tanrıkulu, 12 Eylül referandumu için "Demokrasiye inananların darbecilerle hesaplaşma günü." tabirini kullanıyor. Tanrıkulu da 12 Eylül cuntacılarının daha çok sol cenahı ezdiğini düşünüyor. 12 Eylül referandum gününün, sol kesimi için demokrasiyle imtihan günü olduğunu ifade eden yazar Tanrıkulu, şöyle devam ediyor: "Cunta zihniyetinin gazabına uğrayanlar için bugün bulunmaz bir fırsat. Bunu iyi değerlendirmek gerekiyor. Artık vesayetçi zihniyetle hesaplaşmak gerekiyor." CHP, DSP ve BDP gibi kendisini sol kesimin temsilcisi sayan partilerin 'hayır' blokunda konuşlanmalarını da ciddi bir çelişki olarak değerlendiriyor: "Hem ezildim diyeceksin hem de seni ezenlerin, akıldan uzak anayasasını savunacaksın! Bu ne yaman çelişki böyle? Bu bileşim, özgürlükten, refahtan ve açık toplumdan yana olan, vesayetin değil, halkın egemenliğini benimseyen herkesin, referandumda neden 'evet' demesi gerektiğinin gerekçesidir." Devrimci Demokratlar Grubu üyesi Cemil Demircan da solcuların sandıkta statükocu zihniyetten hesap soracağını söylüyor. Ezici bir çoğunluğun evet yönünde oy kullanacağına inanan Demirci, solcuların bu işin öncülüğünü yapması gerektiğini düşünüyor. Anayasa değişikliğini içeren paketin eksikliklerine rağmen sahiplenilmesi gerektiğini vurgulayan Demirci, sözlerini şöyle tamamlıyor: "12 Eylül, darbeci zihniyete ve onun çağ dışı tutumunu yansıtan anayasasına karşı cevap niteliğinde olacaktır. Bu fırsatı kaçırmamak gerekiyor. Solcusu, sağcısı demokrasiye inanan herkes, Türkiye'nin önünü kapatan vesayetçi anlayışa son vermek için bulunmaz bir fırsat yakaladığının farkında olmalı."
Zaman
 

Toplum Haberleri