O günlerde yaşadıklarını hiç unutamamış ve kendince bir protesto yöntemi bulmuş. Şeyho dayı, 30 yıldır siyah renkten başka kıyafet giymiyor.
12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 30 yıl geçti. Darbe günlerini bizzat yaşayanlar askerî müdahalenin acılarını hâlâ üzerlerinden atabilmiş değil. Malatyalı Şeyho Karakoç da sivil yaşam alanını daraltan, toplumsal hayatı zoraki olarak belirli bir süre kökten değiştiren, demokrasiyi kesintiye uğratan darbenin mağdurlarından biri. Sağ-sol çatışmasının ardından dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren idaresinde yapılan darbe sırasında Malatya'nın Hekimhan ilçesine bağlı Ağılbaşı köyünde yaşayan Karakoç, hiçbir ideolojik görüşü doğrudan desteklemediği halde köy meydanında dayak yemiş. Yediği meydan dayağıyla bırakılmayan suçsuz köylü, 60 gün gözaltında tutulmuş. Hapiste de çeşitli işkence ve dayaklara maruz kalmış. Karakoç, darbe yıllarında yaşadığı mağduriyeti protesto etmek için ilginç bir yöntem bulmuş. 67 yaşındaki 'Şeyho Dayı' lakaplı Karakoç, 30 yıldan bu yana 12 Eylül yönetimini protesto etmek için baştan ayağa karalara bürünmüş.
Suçsuz yere dayak yedim
Hayatını çiftçilikle geçiren Şeyho Dayı, artık ihtiyarladığı için 8 yıl önce topraktan kopmuş. Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne bağlı huzurevinde yaşayan Karakoç, sıkıyönetim döneminin acılarını yansıtması için seçtiği protestonun detaylarını, bir 'ah' çektikten sonra başlıyor anlatmaya. Çorabından şapkasına kadar büründüğü siyahlar, darbe sırasında yaşadığı sıkıntıların adeta dışavurumu. Karakoç, "12 Eylül 1980 darbesi bizi silindir gibi ezdi geçti. Askerî darbe öncesi sokaklarda sağ-sol çatışması yaşanıyordu. Farklı görüşleri benimseyen, dostlar, akrabalar hatta kardeşler birbirini öldürüyordu. Darbe bazıları tarafından haklı görülebilir ancak az sayıdaki suçlunun dışında çok sayıda masum insan büyük sıkıntılar çekti. Kardeşi kardeşe düşüren kişiler, olayları dışarıdan seyretti. Masum olduğum halde büyük sıkıntılar yaşayanlardan biri de benim." diye anlatıyor o günleri.
Şeyho Dayı, hiçbir delil olmadan aranılan kişileri sakladığı gerekçesiyle birinde 43, diğerinde 17 gün gözaltına alınmış. "Darbenin ardından askerler köydeki kahveye geldi ve bütün erkekleri köy meydanında topladı. İtiraz eden, sopalarla dayak yedi. Ben de haksız gözaltı için küçük bir itiraz ettim diye onlarca sopa darbesine maruz kaldım." diyor.
Darbe yüzünden evlenemedim
Darbe dönemindeki zihniyetin anlaşılması için ilginç bir ayrıntı veren Şeyho Dayı, köyde başından geçen bir olayı şu şekilde anlatıyor: "Gözaltına alındığımız zaman köyümüzün yaşlılarından Tevfik Şener'i falakaya yatırmışlardı. Başçavuşun biri Tevfik Şener'e, "Hangi ayağından başlayalım?" diye sordu. O da "Sol ayağımdan başlayın." deyince başçavuş, "Bunlar sıkı solcu." deyip günlerce işkence yaptırdı." O karanlık günleri belleğinden hiç çıkaramayan Karakoç, Kenan Evren'i ve darbe yönetimini protesto için 30 yıldan bu yana siyahtan başka hiçbir renk elbise giymiyor. Belli ki darbe dönemi onda silinmeyecek, kötü izler bırakmış. Acılarla dolu zorlu sürecini şöyle özetliyor: "O karanlık gün ve geceler, birçok hayalimi alıp götürdü. Annem ve babam ben çok küçükken ölmüş. Yetim büyüdüm. Hep bir sıcak aile ortamına hasret kaldım. Kendim aile kurmayı planlıyordum. Ancak yaşadığım olayların etkisiyle evlenemedim. O günden sonra 'Kenan Evren' zihniyetini ve olayları protesto etmeye karar verdim. Kendi kendime 'bu zihniyet son bulana kadar beyaz giyinmeyeceğim' dedim. Şimdi ayakkabımdan saatime kadar her şeyim siyah."
Darde ile bastırılan duygular sandıkta yankı buluyor
Onun ilginç protestosunu kimileri komik buluyor, kimileri de destekliyor. Karakoç, "Bazen 'kim görecek seni niye giyiyorsun bu siyahları', bazen de 'haklısın, devam et' diyorlar. Ancak kimseye aldırmadan protestomu sonuna kadar sürdüreceğim." ifadesini kullanıyor. Darbe döneminde ideolojik saplantılara kapılan insanların kandırıldığını savunan, en büyük arzusunun ülkede ayrımcılık yapılmadan özgürce yaşamak olduğunu anlatan Karakoç, istikbaldeki Türkiye hayalini şu cümlelerle anlatıyor: "Darbe yönetimi her iki tarafı da etkiledi ancak mezhebimiz nedeniyle bizi daha çok sıkıntıya soktu. Herkes doğduğu ortamı seçme şansı olmadan dünyaya geldi. Ben Hekimhan'ın Ağılbaşı köyünde dünyaya gelmeyebilirdim. Mezhebim farklı olabilirdi. Bu yüzden kimse farklılıklarından dolayı ayrı değerlendirilmemeli. Her şeye rağmen ülkemi seviyorum. İnsan haklarının yerini bulduğu, demokrat bir ülke istiyorum."
Bugün de benzer darbe tartışmalarının yaşandığına dikkat çekiyor Şeyho Dayı. Sıkıyönetim heveslilerinin kulaklarına küpe olacak türden şu cümleleri yineliyor: "Darbe dönemleri ülkeyi hep geriye götürüyor. Ülkeye hiçbir faydası olmuyor. Binlerce insan acı çekiyor. Kendini yönetecek kişileri seçme işini halka bırakmalı. Darbe ile bastırılan duygular sandıkta yankı buluyor."
Şeyho Dayı'nın protestosundan darbe yönetiminin canlı temsilcileri bir şeyler çıkarır mı bilemiyoruz ama o ölene kadar bu protestoyu sürdürmeye kararlı. Kefeninin bile siyah olmasını isteyecek kadar hem de... Ancak tek bir şey onu kararından vazgeçirebilirmiş: Referandumdan çıkacak sonuç!
Zaman