İstanbul Gelişim Üniversitesi'nden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Küçük, Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen ve yeni doğan her çocuğa yapılan tarama BERA işitme testlerinin önemine değinerek, doğumsal işitme kayıplarının erken dönemde tespit edilmesini sağlayan BERA testinin aynı zamanda işitme kaybı derecesinin ölçülmesine de olanak sağladığını ifade etti.
"Farklı işitme testi uygulamaları da yapılıyor"
Küçük, işitme kaybının ileri derecede olduğu durumlarda farklı işitme testi uygulamalarının yapıldığını da belirterek, "Özellikle bebek ya da çocuk yüksek ateşli bir hastalık geçiriyor ise, havale ya da sarılık öyküsü varsa bu hasta grubundaki kişilerde işitme kaybı olma ihtimali oldukça yüksek.
Aynı zamanda bu tür hastalık ve tedavilerden sonra kulak içerisinde sıvı olup olmadığına, işitme testi öncesinde mutlaka baktırılmalı. Kulak içinde biriken sıvı, çocuk için yapılacak olan işitme testine engel olabilmektedir. Bundan dolayı kulakta biriken sıvı için önce medikal bir tedavi uygulanmalı daha sonrasında işitme testi yapılmalıdır.’’ ifadelerini kullandı.
Antibiyotik ve özellikle kemoterapi ilaçları, kulak için zehirli olan maddeler içerdiğine değinen Küçük, bu tedavileri gören çocuk grubunda işitme testlerinin aralıklı olarak yapılması gerektiğinin de altını çizdi.
Sağlık Bakanlığı’nın, okullarda ve yeni doğanlar yürüttüğü işitme tarama testleri sayesinde ülkemizde işitme kayıplarının önüne geçilse de TÜİK’in yaptığı son çalışmalara göre Türkiye’deki 2-14 yaş gurubu arasındaki çocuklarda, yüzde 2 oranında işitme kaybı tespit edildi.
Bu noktada; kulak, burun ve boğaz muayenelerinin en etkili sonuçları doğuracağını dile getiren Nurten Küçük, işitme kaybının çok ileri olduğu durumlarda ise biyonik kulak uygulaması yapılabildiğini belirtti.
aa