Duran Savaş'ın haberi:
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Erbaş, bu hassas dönemde Türk ve Kürt halkını bir takım senaryolarla karşı karşıya getirmeye çalışanlar olduğunu belirterek, "Sayıları 2 bine yaklaşan biz ilahiyatçılar olarak camilerde ve her yerde kardeşliğimizi anlatmaya hazırız." dedi.
Erbaş, Cihan Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, Türk-Kürk halkının birbiriyle problemi olmadığını vurguladı. İki halkın barış ve huzur içerisinde binlerce yıl yaşadığını kaydeden Erbaş şöyle konuştu: "Biz bin yıl, belki daha fazla yıldan beri iç içe geçmişiz, aynı dine inanıyoruz. Aynı dine inanıyoruz. Kız almışız, kız vermişiz. Bunun arka planında ülkemizdeki birlik ve beraberliği bozmaya yönelik senaryolar var. Son saldırılar senaryoların bir parçası. Bunu insanlarımıza çok iyi bir şekilde anlatmamız lazım. Yüzde 99'u biliyor ama yüzde 1'i bilmese bile önemli. Bu yüzde 1'lik bir kısım bilmese bile toplamda büyük bir yekûn teşkil ediyor. Onlara da bu gerçeği anlatmamız lazım."
"CAMİLERDE VAAZ VERMEYE HAZIRIZ"
İlahiyatçılar olarak kardeşliğin pekişmesi için her göreve hazır olduklarını dile getiren Erbaş, camilerin bu görevi yerine getirmede büyük rol oynayabileceğini anlattı.
Müftülüğün talebi doğrultusunda cuma vaazlarında cemaatle buluşup vaaz verebileceklerinin altını çizen Erbaş, "Kardeşliğimiz üzerine oynana senaryoları özellikle cuma namazlarında gerekse kürsülerde, gerek minberlerde gerekse hutbede dile getirmek gerekiyor. Biz bu konuda elimizden geleni yaparız. Bu hassas konuda hiçbir zaman görevden kaçmayız. Türkiye'de 2 bine yakın ilahiyat hocası var. Ayrıca ilahiyat mezunu binlerce insanlar var mutlaka faydalanmak lazım. İnsanlara kan akıtmanın, insan öldürmenin ne kadar yanlış olduğunu, Ölenin de öldürenin de Müslüman olduğunu, arkada senaryo olduğunu anlatmak lazım. Biz de bu göreve hazırız." diye konuştu.
"VEDA HUTBESİNİ SIK SIK HATIRLATMAK GEREKİR"
Türk-Kürt kardeşliğinin anlatılırken Hz. Muhammed(sav)'in Veda Hutbesi'nin sık sık hatırlatılmasının yararlı olacağını kaydeden Erbaş şöyle devam etti: "Bir kere veda hutbesinde peygamberimiz Kur'an-ı Kerim'den aldığı ilhamla veda hutbesinde bunlar o kadar güzel dile getiriyor ki bu veda hutbesini insanlara sık sık hatırlatmamız lazım. 'İnsanlar sözümü iyi dinleyin' diye başlayan kısımda, kan davalarından bahsediyor, ırkçılıktan bahsediyor, siyah olanın beyaza, beyaz olanın siyaha, Arap olanın Arap olmayana, hiçbir ırkın birbirine üstünlüğü yoktur, üstünlük ancak takvadadır, takva da, kim iyi insan olursa, Allah katında en iyi kul kimse üstün odur. Hutbe bunları dile getiriyor. Kendi yakınlarından başladığını belirtiyor. Kendi yakınlarımızdan başlayarak bu gerçeği anlatmamız lazım."
Vaaz ve nasihatlerde insan unsurunu ön plana çıkarılmasının önemine işaret eden Erbaş, "İnsan her şeyden önce Allah'ın yarattığı eşrefi mahlûkattır. Bırakın ırk ayrımı, din ayrımı da gözetmemek lazım. Bu konuda insanın temel hak ve hürriyetlerine saygı göstermek lazım. Bunun başında da hayat hakkı, yaşama hakkı geliyor. Ne olursa olsun insanın yaşamına saygı göstermek lazım. Düşüncelerine, inançlarına saygı göstermek lazım. Bizim dinimiz bunlara çok önem veriyor. Bu konu her yerde, her mekânda sohbet ortamlarında, kahve sohbetlerinde anlatılabilir. Herhangi bir vesileyle diyelim ki bir cemiyette sohbet ortamında tüm bunları sürekli dile getirmek lazım. Bilmeyen bilsin. Anlamayanlar anlasın, bilgisizlikten insanları kurtarma fırsatları oluşturmak lazım. Hem cami hem okulda, hem düğünde bayramda nerede olursa olsun bunları anlatmak gerekir." ifadelerini kullandı.
"KANAAT ÖNDERLERİNE DE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR"
Erbaş, bölgelerdeki kanaat önderlerinde de kardeşliğin pekişmesi noktasında faydalanabileceğini vurgulayarak, "Kanaat önderlerine çok büyük görev düşüyor. Onların zaman zaman bir araya gelmeleri gerekir. Bu konuya topluluklara sürekli anlatmaları gerekir. Kendisini dinleyen insanlarında bunları başkalarına anlatması lazım. Ağızdan ağza böyle yayılır gerçekler. Kanaat önderlerinin de en az vaizler kadar imalar kadar bu konuda sorumlulukları vardır ." dedi.