Kriptoda AKP’nin ilk zaferini ilan ettiği 2002 seçimlerinden önce, Kapıkule’de Gümrük Muhafaza-MİT ortak çalışmasıyla ele geçirilen silahların Türkiye’yi kargaşaya sürüklemek üzere DHKP/C’ye ulaştırılacağına inanıldığı belirtildi. Türkiye’nin AKP iktidarlarının ilk günlerindeki terör ortamının çizildiği raporda, Ecevit hükümetinin Afganistan’daki “Sonsuz Özgürlük Operasyonu”na tanıdığı kolaylıklardan Hizbullah’ın teorik çalışmalara başladığına, PKK’nın Öcalan’ın mahkûmiyeti sonrası stratejisine değin birçok konuda değerlendirme bulunuyor.
-TÜRK HÜKÜMETİNİN BÜYÜK TERÖR KARŞITI ÇABALARI-
Wikileaks’ta yer alan, ABD Büyükelçiliği’nce Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen “2002 Türkiye Terörizm Raporu”nda Türk hükümetinin teröre karşı gösterdiği büyük çabalar altbaşlığında şöyle denildi:
“Türk Hükümeti terörizme karşı agresif mücadelesini 2002’de sürdürdü. Örneğin Türk Gümrük Muhafaza ve Milli İstihbarat Teşkilatı ortak operasyonunda Kapıkule sınır kapısındaki bir arabada 2002 Eylülünde, 9 Kaleşnikof tüfek ve akrep susturuculu suikast silahı ele geçirildi. Bu silahların Kasım 2002’de yapılacak Türk genel seçimleri öncesinde kargaşa yaratmak üzere DHKP/C’ye ulaştırılmasının amaçlandığına inanılıyor."
-HİZBULLAH 2002-
Belgede 2002 Hizbullah’ına ayrılan paragrafta şöyle denildi:
“Türkiye’nin ana radikal İslamcı terör grubu Türk Hizbullahı’dır. Rakipleriyle mücadele ettiği bilinse de, yani PKK ve diğer İslami rakip gruplar, yetkililerle karşılıklı meydan okuma sonucu Türk Hizbullahı 2002 yılında herhangi bir büyük eylem gerçekleştirmedi. Diyarbakır’da 2001 Ocağında kurulan, Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve beş korumasının canını alan büyük tuzakla sahneye çıktı. İki gizli polis bir başka Hizbullah saldırısında, 2001 Ekim ayında öldürüldü. Devlet yetkililerine göre Hizbullah etkinliklerini teorik bazda tutmaya devam ediyor.
-Diğer İslami gruplar arasında Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (IBDA-C), Anadolu Federal İslami Devleti (Kaplancılar), Selam Group, İslami Hareket Örgütü (İHO), Kudüs Savaşçıları, Selefiler, Sofular ve Beyyiat-i El İmam. İBDA-C ve Beyyiat-i El İmam’ın her ikisi de El Kaide sempatizanı olarak tanınıyor.”
Kriptodaki terörizm tahlilinde, Türkiye’nin Çeçenler söz konusu olduğunda terörizme karşı duruşunun yumuşadığı belirtiliyor ve şöyle deniliyor:
“-Çeçenler elbette Müslüman ve Türklerle Çeçenler arasında kültürel bağlar Rusya ile de uzun süren çekişme var. Silahlı ancak şiddet kullanmadan 1996’da bir feribotun, 2001’de ise İstanbul’da bir otelin ele geçirilmesine basında terörden çok protesto gibi tutum alındı. Bu 23 Ekim 2002’de Moskova’da bir tiyatronun ele geçirilmesi ve 100’den fazla ölümden sonra değişti. Türkiye rehin olayını kınadı ancak medya hala Çeçen halkının katlandıklarını adres göstermeyi sürdürdü.
-TÜRKİYE’NİN HÜR BİR BASINI VAR-
ABD Büyükelçiliğinin 2002 Türkiye Terörizm Raporu şöyle devam etti:
“-Türkiye’nin hür bir basını var. Solcu ve İslami basında Çeçen isyancılar, Filistinli intihar bombacıları ve hatta El Kaide üyeleri ‘özgürlük savaşçıları’ olarak çiziliyor. Terörizm Türkiye’de akademisyen ve yazarların uzun bir süredir ilgi alanında. Son yıllarda konuya ilişkin birçok konferans düzenlendi. Devlet kurumları tarafından düzenlenenler terörizme karşı mücadele aracı olarak görüldü. Özel fonlamalı akademik programlar ise daha çok terörizmin etkisi ve terörizme yol açan etkenlerin kökenlerine odaklandı.
-Ocak 1981’de yürürlüğe giren Türkiye ve ABD arasındaki ikili yasal yardım anlaşması, soruşturma alanında işbirliğini düzenler. Türk hükümeti bu anlaşma çerçevesinde soruşturmalarda kanıtlara erişim için taleplerde bulundu. Ancak kimi durumlarda Türk Hükümeti talepleri üç yıl boyunca yanıtsız bıraktı. Türk Adalet Bakanlığı ve ABD Adalet Bakanlığı arasındaki danışmalar sürecin kolaylaştırılması çabasıyla sürüyor.
-Türk ordusu aynı zamanda, İncirlik hava üssünün yükünü hafifletmek için ek hava üssü kullanımı sundu ve ABD uçuş kısıtlamalarını, Afganistan’da çalışan ABD güçlerine destek için rahatlattı. OEF’in (Operations of Endurig Freedom – Sonsuz Özgürlük Harekatı) desteklenmesinde diğer Türk etkinlikleri içinde şunlar bulunuyor: Terörizmle küresel savaşın desteklenmesinde ek yabancı birliklerin konuşlanması ve birliklerin yurtdışına çıkması konusunda yetki alan ilk ülkelerden biri, özel operasyon kuvvetleri ortaya koyan ilk ülkelerden biri, ABD’nin İncirlik hava üssünü, Afganistan’daki ABD özel operasyon kuvvetleri ve Kuzey İttifakı’na insani ve diğer yardım formları (öldürücü mühimmat dâhil) için anahtar transit noktası olarak kullanmasına izin verdi, OEF bağlantılı operasyonlar için Türkiye’de ek hava üsleri verdi, İncirlik hava üssünü Taliban ve El Kaide tutuklularının Afganistan’dan GTMO’ya (Guantanamo) iletilmesi için yetkilendirdi, ABD OEF bağlantılı uçaklar için genel ayrılma izni verdi ve gümrük prosedürlerini kolaylaştırdı (bu tarihe kadar 5000’in üzerinde uçuş), terörizmle savaş için KC-135 tanker desteği. Türkiye şimdiden OEF bağlantılı misyona kendisinden 80’e yakın KC-135 katkısında bulundu.”
-TÜRKİYE’NİN TERÖRİZME BAKIŞI-
Türkiye’nin başındaki terör sorunu dolayısıyla uluslararası terörle mücadeleye destek ve değer verdiği belirtilen raporda, “İç ve uluslararası terörist gruplar Türkleri ve yabancıları, arada sırada ABD’lileri 40 yıldan fazla bir süredir hedef almışlardır. Uluslararası ve içteki terör grupları Marksist-Leninist, Radikal İslamcı, Ayrılıkçı ve Çeçen yanlısıdır. Türk hükümeti bu tehditlere hem güçlü bir kararlılık hem de terörle mücadele yeteneğiyle yanıt vermiştir. Türkiye AB hükümetinin uluslararası, eşgüdümlü yaklaşımını desteklemeyi sürdürmektedir” denildi.
-TÜRKİYE “SONSUZ ÖZGÜRLÜK HAREKATI”NI DESTEKLİYOR-
Wikileaks’taki kriptoda yer alan terör raporunda 11 Eylül saldırılarından sonra Türk desteğinin, hükümetin taahhüt ettiği terörle mücadele politikasıyla pekiştiği belirtildi. Türk hükümetinin saldırıları kınayan güçlü bildiriler yayınladığı kaydedilirken “Güçlü kamuoyu muhalefeti karşısında parlamento, Başbakan Ecevit liderliğinde, hükümete Türk birliklerini dışarı gönderme ve yabancı birliklerin Türk topraklarında Sonsuz Özgürlük Harekatı’nı desteklemek üzere konuşlandırılmasına izin verilmesine yönelik bir karar aldı. Türkiye, ISAF 2002’de liderlik rolünde üstlenen ve ISAF’a kuvvet katkısında buluna ilk ülkelerden biriydi” denildi.
-PKK VE DİĞERLERİ-
Raporda hareket kabiliyeti Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma, polis ve köy korucularının (yerel köylülerden alınan bir paramiliter koruma kuvveti) süregelen ve güçlü karşı direniş çabalarına bağlı olarak şiddetli biçimde azalmış olsa da eski adı PKK olan KADEK’in Türkiye’de 2002 itibarıyla en büyük ayrılıkçı örgüt olduğu belirtildi. Bu çabanın PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tutuklanıp mahkum edilmesiyle sonuçlandığı, AB’nin Mayıs 2002’de PKK’yı bir terörist örgüt olarak tanıdığı kaydedildi. Wikileaks kriptosundaki terör raporuna şöyle devam edildi:
“Nisan 2002’de grup yeniden örgütlenmeye ve ad değişikliğine gitti. Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi adını aldı (KADEK). Örgüt operasyonlarını daha siyasi eylemlere odaklanarak genişletti. KADEK PKK’nın aynı sembolünü ve üye sayısını 9’dan 11’e çıkarsa da başkanlık konseyini korudu. Türk hükümet uzmanları ve sivil toplum örgütlerine göre KADEK Türkiye’de yaklaşık 500 silahlı militan Kuzey Irak’ta ise 5 bin silahlı militan bulunduruyor. Örgüt büyük ölçüde PKK’nın kendi kendine 1 Eylül 1999’da ilan ettiği ateşkesi izlese de, destekleyen gazeteler aracılığıyla, belli hareketler yapılmazsa ileride yapılacak silahlı saldırılara ilişkin uyarılar yayınlandı.”
Haber 7