Esentepeli gençler, kendi semtlerinde muhteşem bir program başlatmışlar. Pek çoğu internet kafe mezunu olan beyler, birkaç kafadar ve büyük katkısıyla, ‘Yahu kardeşim, haftanın bir günü de sohbet amaçlı bir araya gelelim, şu gençlik akıp giderken bari bazı saatleri kurtaralım’ demişler ve Risâle sohbeti başlatmışlar. Halen internet kafe dostluğunu sürdürenler de varmış. Hatta zaman zaman internet kafeden çay içmeye ders mekânına gidiyorlarmış. Yani durum onu gösteriyor ki, internet kafelerin yakınlarına dershaneler açmalı ve oradan bir koridor halinde sohbet meclislerine gençler transfer edilmeli. Tabi o transferi yapacak, kahramanlar gerekiyor. Yani kafeden mezun olanların, daha alt sınıftakilere hizmetlerinin geçmesi gerekiyor. Şu an bu sohbet gurubu 20 kişiyi bulmuş. Daha önce evlerde yapılan gezici ders programlarını, şimdilerde nasıl kalıcı hale getirebiliriz diye düşünüyorlarmış. Ne diyelim Allah bu gençlerin yardımcıları olsun. Haber muhteşem!
2015, Birleşmiş Milletler Bediüzzaman yılına bu gençler bu şekilde katkıda bulunuyorlar. Elbette bu yıl ilânları durup dururken olmuyordur. Bir kıpırdanmanın, bir hareketin, hizmetin sonucu olarak Cenâb-ı Hak böyle sonuçlar halk ediyor ve edecektir. Zahmetsiz rahmet olmaz. Haydin bakalım herkes, 2015 Dünya Bediüzzaman yılına kendini hazırlasın. Dünyanın rengi ancak böyle değişecektir. Öyle durup dururken, sihirli bir el kimse beklemesin. Herkes üzerine düşeni yapsın. Ya da karınca gibi o yolda olsun, o yolda ölsün…
Biz müjdelerin neresindeyiz?
Bu haberi duyunca içim sevinçten şöyle bir irkildi. ‘Dünya aslını yeni buluyor’ dedim. Söylemek garip olmasa, döktüğüm duygu dolu gözyaşlarını bile buraya kaydedeceğim. Yani iman ve Kur’ân hizmeti olan Risâle-i Nur hareketi, nereden nereye geldi. Hatta daha bu geldiği nokta, hak edilen nokta değil. Çünkü dünya küresel krizler, küresel hastalıklar yaşıyor. Buna karşı da küresel tedaviler uygulayacak programlar gerekiyor. Bu da ancak Kur’ânla ve onun tefsirleriyle mümkün olacak. Başkaca bir yol bulunmuyor. Dünya bu dönüşümü yaşayacak da, biz bu dönüşümün neresinde olacağız? Takvada, Kur’ân’ı okumada, anlamada ve yaşamada nerede olacağız? Bu ve benzeri soruların cevabını aramak durumundayız.
‘Ben buraya öylesine gelmiştim, bir daha gidemedim’
Bu cümle, Risâle sohbetlerine ilk kez gelip, bir daha ayrılamayan gençlerden birisine ait. Risâle-i Nur eserlerinin birer cazibe merkezi olduğu buradan anlaşılıyor. Sekiz sene önceki, sohbetlerimizde yer almış bir kardeşimiz geçenlerde çok dikkat çekici bir cümle kurdu: “Hocam, ben buraya, sadece öylesine bir uğramıştım, o gün bugündür ayrılamadım. Bu bir enerji akımıdır.” diyor. Bu cümlenin arka planında, futbol maçı için arkadaşına takılıp gelen gencin, o günden sonra her hafta sohbetlere takılması yer alıyor. Kapıldığı pozitif enerjiye kendisi de akıl sır erdirememiş.
Bizim de Pazar gençleri grubumuz, derslerine bu hafta başlıyor. Bu sene epey ciddî sayıda müşterimiz var. Grubumuzdan mezun olanların yerlerini yenileri alıyor. Futbol takım arkadaşlığı sürüyor. Anlaşılan bu sene takım epeyce seçmelere sahne olacak.
Grup arkadaşlığımız, sadece Pazar’da sınırlı kalmadı. Pek çok kardeşimizle mekânlarımız farklı da olsa, Risâle sohbetleri etrafında buluşuyoruz. Hatta umumî derslerimize pek çok arkadaşlar kazandık. Grubumuz içinden yeni yeni gruplar doğdu. Bunlardan birisi, bizim esnaf gençlerimiz. Marangozlar sitesindeki kardeşler 30 kişiye yakın bir arkadaş grubu oluşturmuş. Farklı bir semtte bir medrese tutmuşlar ve Risâle sohbetlerine devam ediyorlar. Hatta zaman zaman bizi de, sohbet günümüz farklı olduğu için Nur sohbetlerine dâvet ediyorlar.
Geçenlerde bir dersimizde, Pazar gençlerinden birisi, ‘Hocam, 2015 Bediüzzaman Yılı’na hangi programlarla hazırlanıyorsunuz.’ diyor. Hakikaten de öyle, kim, şu an, ne ile ilgileniyor? Kim kendini yarına nasıl hazırlıyor?’ düşündürücü.
Herkes kendi dünyasında, ne yapabileceğini düşünerek bir yenilik yapmak durumunda. Bir kampanya başlatmak ve ona uygun hizmetler yapmak en akıllıcası. Çünkü bir yenilik yapmadan farklı duygular tatmak mümkün değildir. Hani nasıl ki bir tüccar, elindeki malını pazarlamak için türlü türlü reklâmlar, ciddî harcamalar yapıyorsa, biz de nurları kendi malımız kabul edip, bu hazineyi, dünya pazarına nasıl sunabilirizi, düşünmek durumundayız.
Bunun için belki de, Şubat tatilinde, uygun bir mekânda neden beş-on kişilik ‘büyükler okuma programları’ düzenlemeyelim. Çünkü kendimizi yarınlara hazırlamanın en güzel yolu, okuma programlarıdır. Okuma programları, masivadan sıyrılma, takvayı kazanma antrenmanlarıdır. Okuma programları, günahlardan, haramlardan uzak kalma çabaları ve risâle deryasına dalma ve derinlere ulaşma çabalarıdır.
Şubat’a daha çok mu var diyorsunuz? O zaman, bulunduğumuz şehirde 3-5 kardeş-dost bir araya gelip, Pazar kahvaltısı vesileyle sohbetler yapılabilir. Yapanlar var.
O da olmaz diyorsanız, o zaman neden bir program içerisinde günde 10-20 sayfa risâle okumayalım. Buna da, yaşanan dünyanın bunca heyecanı içerisinde ‘hayır’ diyecek kimse olmaz. Olsa da, buna rağmen adımlar daha kıymetlidir. Haydin hayırlısı bakalım.
Yasin Sûresi bir madalya oldu
2009’da iki küçük kızım, Kur’ân’dan Yasin Sûresini ezberlediler. Artık Cuma geceleri, evimizde, ikramlı, Yasin Sûresi ezbere okunuyor. Çocuklarımın kalplerine Yasin Sûresi birer madalya oldu adeta. En küçük kızım da, şu an yarısını ezberledi. Gelişmeler mükemmel.
Kim bilir, 2015’lerde nelere sahip olacağız? Şimdiden geniş dairelerden müjdeli haberler gelmeye başladı. Bakalım en küçük ve en etkili dairelerde bu müjdeli haberler nasıl ‘açılımlara’ dönüşecek?
Haydin hayırlısı…