Bugün itibariyle 20 milyona yakın öğrencimiz 2022-2023 eğitim öğretim yılına başlayarak okul sıralarını doldurmuş olacak. Yeni eğitim öğretim dönemine başlarken bir eğitimci olarak hayalimde olan, uygulanmasında fayda göreceğim bir kaç hususu dile getirmek istiyorum. Bu yıl olmasa bile gelecek yıllarda uygulanması öğrencilerimiz ve Milli Eğitimimiz için faydalı neticeler doğuracağı düşüncesindeyim.
2021-2022 eğitim öğretim döneminden kalanlar
Türkiye’de bir önceki eğitim-öğretim döneminde okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim seviyesinde olmak üzere toplam 19 milyon 150 bin öğrenci eğitim aldı. Öğrencilerin sadece 1 milyon 580 bini özel eğitim kurumlarında, çoğunluğu ise devlet okullarında öğrenimlerine devam etmektedirler. Bunun 1 milyon 750 bini açık öğretim kurumlarında okumakta iken, 4 milyon genel liselerde, 1 milyon 850 bin meslek liselerinde, 618 bin imam hatip lisesinde eğitim görmektedir. Özel eğitim kurumlarında kayıtlı öğrenci sayısı ve okuma oranı yüzde 9’dur. Devlete ait okul sayısı 56 bin 200 iken özel okul sayısı 14 bin 200 olup toplam okul sayısı 70 bin 400’dür. Özel okullarda 140 bin 550 derslik varken, devlet okullarında 610 bin derslik olmak üzere toplamda 750 bin derslik bulunmaktadır. Öğretmen sayısı 1 milyon 140 bin civarındadır. Öğretmen açığımız bir tespite göre 97 bin, diğer bir tespite göre 138 bin kadardır. Atama bekleyen öğretmen sayısı ise 700 bini geçmiş durumdadır.
Özel eğitim kursları ne durumda?
Eskiden dershane denilen yapılar şimdi özel eğitim kursları halini almış durumda. Tek başına okuldan netice alamayacağını bilen velilerimiz sınav hazırlıkları için bazen dört yıl bazen iki yıl süre ile öğrencisini kurslara göndermek mecburiyetinde hissediyor kendilerini. Çevremde birçok veli öğrencisini en az iki yıl dershaneye veya özel öğretmene vererek takviye dersler aldırmaktadırlar. Özel eğitim kurumları bir şekilde istihdam kapısı olarak geleceğin öğretmen adaylarına aynı zamanda bir geçim ve tecrübe kapısı olarak da fonksiyonunu yerine getirmektedir. Öğrencilerimiz buralara kayıtlarını Haziran ayında erkenden yapmak zorunda kaldılar. Öğrenciler yazın ortasında ve sıcağında eğitimlerinde başlamış oldular. Öğrenciler hayatın birçok aşamasında yer alan faaliyetlerinden kısarak buralara yıl boyunca gidip gelecekler. Rabbim çalışanların emeklerine bereket versin. Ne yapalım kursa veya dershaneye gitmek kural gibi olmuş. Kursa gitmeyen öğrenci sanki kazanamaz gibi bir algı var. Tabii bunun yanında hiç kursa gitmeden de üniversiteyi kazanan öğrenci var ama bu parmakla gösterecek kadar azdır. İstisnalar kaideleri bozmuyor.
Özel okul ve kolejler standartlara uygun mu?
Yukarıda verdiğim istatistiki bilgilere de bakıldığında ülkemizde özel okul oranı yüzde 9 olarak görülmektedir. Bu oran bana göre çok azdır. Bunun en az yüzde 25 olması gerekir. Ancak her şeyde olduğu gibi bu alanda da müteşebbislerimizin bir kısmı işin kolayına ve kayıt dışılığına kaçmayı kendilerine maharet ve menfaat olarak görmektedirler. Düşük ücretli öğretmenden tutun, herhangi birinin yerine istihdam edilen üniversite öğrencilerini bile burada çalışıyor görmek mümkündür. Standartlara uymayan okul binaları ayrı bir konu. Mahalle ve sokak aralarında, çarşı içinde, apartman altlarında yer alan özel okulları da hiç söylemek istemiyorum. Bir milyonluk bir şehirde kaliteli ve standartlara uygun bir kolej ve özel okul bulmak bir elin parmakları kadar ancak vardır.
Bu kadar farklı kategoride lise türü fazla değil mi?
Ülkemizde orta öğretim kademesinde yer alan liseler; Fen Lisesi, Anadolu Lisesi, İmam Hatip Lisesi, Sosyal Bilimler lisesi, Teknik liseler, Sağlık Meslek liseleri, özel yetenek liseleri (müzik, resim, spor) gibi liseler mevcuttur. Bu kadar çeşit olacağına sadece iki ana kategoride düz lise ve mesleki liseleri (imam hatip, sağlık, teknik, öğretmen, özel yetenek liseleri ve diğerleri) olsa yeterli olmayacak mıdır? Bu kadar farklı lise türü öğrenciler arasında eğitimde ve yükseköğrenime yerleşmede fırsat eşitliğini de negatif yönde etkilemektedir. Çok farkı sayıda lise türünün yerine eskiden olduğu gibi tek bir lisede fen, sosyal ve matematik bölümleri olsa yeterlidir olacaktır. Bunun dışında kalan diğer tüm liseler ise mesleki ve teknik lise sayılmalıdır.
Din bilgisi ve değerler eğitimi nasıl verilmelidir?
Din bilgisi ve değerler eğitimi her okulda ve her kademede ciddi bir şekilde verilmelidir. Özellikle Kur’an okuma eğitimi seçmeli olarak her kademede verilmelidir. Kur’an okuma ve öğrenme eğitimlerini sadece yaz aylarında camilerimize ve din görevlilerimize havale edilmemelidir. Onlar bu sürecin takviye araçları olmalıdırlar. Değerler eğitiminde sadece yaz aylarında değil, eğitim öğretim dönemi içerisinde de sivil toplum kuruluşlarından destek alınabilir. Din eğitimi ve değerler eğitimi noktasında ülkemizde yetişmiş İlahiyat Fakültesi mezunları sayıca oldukça yeterlidir. Bahusus bu alanda öğretmenlerimizden zaman kaybetmeden bir an evvel yararlanmak yerinde olacaktır.
Kahvaltı ve beslenme saati nasıl olmalıdır?
Öğrencilerin birçoğu sabah kahvaltı yapmadan erkenden sabah 7 gibi okulun yolunu tutmaktadırlar. Kahvaltısını yapmayan öğrenciler çok olduğu için sabah 9’da olan ikinci teneffüs 30 dakika tutularak kahvaltı için uygun ortam hazırlanabilir. Öğrencilerin rahat kahvaltılarını yapabilmeleri noktasında gerek çantasında nevalesini getirenler, gerekse kantinde alışveriş yapanlar için bir salonda kahvaltı ortamının oluşturulması yararlı olacaktır.
İkili eğitim, günlük ders sayısı ve ders süresi
Günlük ders saat sayısı 6 olmak üzere eğitim süresi yarım gün tutulabilir. Bu şekilde öğrenciler sabahçı, öğlenci olarak okullarına devam edebilirler. Öğrenciler günün geri kalan yarısını sosyal ve sanatsal faaliyetlerde kullanabilirler. Bunun yanında öğretmenlerimiz de günün yarısında akademik çalışmalarına eğilerek kendilerine zaman ayırabilirler. Ders süreleri pedagojik olarak 45 dakikayı geçmemelidir. Teneffüsler 15 dakikadan az olmamalıdır. Eskiden ilk-orta ve liselerde ikili eğitim vardı, öğrencilerin bir kısım sabahçı diğer bir kısmı ise öğlenci olurdu. Bu durumun sabah veya öğlen işe gittiğimden bana çok faydası olurdu. Şimdilerde özel dershaneye ve kurslara gidenler için iyi bir uygulama olabilir. Ayrıca uzun süre okulda kalmak öğle yemeği gibi bir beslenme problemini de beraberinde getirmektedir. Bu külfetten de öğrenci ve veliler kurtulmuş olurlar. Bunun yanında okullarımız ikili uygulamaya geçerse okul, derslik sayısı ve sınıf mevcutları da rahat bir nefes almış olur.
Okul servislerinin eğitim sürecinde yeri nedir?
Eskiden şehirler küçüktü, okul sayısı az olsa bile evimize yakındı, yaz kış demeden günlük 15-20 dakika yürüyerek okuluma gidip gelmişimdir. Zamanımızda ise şehirler büyümüş, nüfus ve okul sayıları artmış ve neticede herkese yakın olan okullar uzak olmaya başlamıştır. İster istemez okul servisleri hayatımıza girmiştir. Öğrenciler gidiş ve geliş olmak günde en az 60 dakikalarını serviste geçirmektedirler. Bulunduğum Anadolu şehrinde geçen yıl 250 TL ile başlayan aylık servis ücreti akaryakıt zammından dolayı ikinci dönemde yüzde 50 zamlanmış, bu yıl ise geçen yıla oranla yüzde 100 zamlanmıştır. Bu da durumu zayıf olan ailelere ek külfeti beraberinde getirecektir. İnşallah dönem ortasında ikinci bir zam daha yapmazlar. Temennimiz bu. Bu arada servislerin kaliteli, eğitimli personel çalıştırması yanında lastikleri iyi, bakımı yapılmış, modeli çok düşük olmayan araçlar ile hizmet vermesi beklentimizdir. Bunun kontrolünü öğrenci ve veli her zaman yapamaz. Bu tarz denetleme ve teftişleri sıklıkla trafik ve yerel yönetimler yapmalıdırlar ki gözümüz arkada kalmasın. Keza, servis şoförleri tarafından araç içerisinde gürültü sınırlarını aşan, toplum tarafında kabul görmeyen müziklerin çalınmamasına özel gösterilmesi iyi olur kanaatindeyim.
Ara tatiller ve akademik süreç
Son yıllarda uygulamaya konulan birer haftalık ara tatiller akademik süreci ve öğrencinin derse ve okula olan motivasyonunu olumsuz etkiliyor düşüncesindeyim. Eğitim sürecine başlar başlamaz, öğrenciler okula ısınıyorken birden 45 gün sonra ara vermek öğrencileri okuldan ve dersten soğutur. Aynı zamanda her iki ara tatil, esas olarak okulların kapanma sürecini de uzatır. Ülkemizin birçok yeri Haziran ayında sıcaklık ve kuraklık ile boğuşurken bu ayda okulları açık tutmak akademik süreci olumsuz etkileyecektir. Bu bakımdan okulların Haziran başında mutlaka kapanması gerekir. Bunun yerine birinci dönem sonunda 15 günlük tatil bir aya çıkarılabilir.
Mesleki ve teknik liselere rağbet artmaktadır
Mesleki ve teknik liseler her bakımdan gerek ara iş gücü ve elaman yetiştirmede olsun gerekse üniversitelerimizin meslek yüksekokullarına ve fakültelerine öğrenci kazandırmada olsun birçok yarlarının olduğu görülmektedir. Bunun daha da ileri seviyelere götürülmesi gerekir. Son yıllarda devlet teşvikiyle açılan özel mesleki ve teknik liselerde kaliteli öğrenciler artmaktadır. Başarı çıtası, öğrenci sayıları ve bölüm çeşitliliği gün geçtikçe artmaktadır. Bu da bize verilen emek ve gayretlerin boşa gitmediğini göstermektedir.
YKS sınavlarında diploma notu ve orta öğretim başarı puanının (OÖBP) önemi
Yükseköğretim kurumlarına geçiş sınavlarında (TYT ve AYT) alınan puanların üzerine ayrıca orta öğretim başarı puanları eklenmektedir. Bu puanlar devlet okullarında daha özen gösterilerek adil olarak oluşmakta iken maalesef özellikle özel okullarda bazı hocalarımız ve yöneticilerimiz tarafından suiistimal edilerek şişirilmektedir. Hatta bazı özel okullarda hak etmeyen öğrencilere derslerden aldıkları notlar aşırı derecede yüksek tutularak bazı haksızlıkların yapıldığını görmek mümkündür. Örneğin diploma not ortalaması 70 olan birisinin orta öğretim başarı puanı 42 olurken, bir diğer öğrencinin diploma not ortalaması 90 olduğunda orta öğretim başarı puanı 54 olmaktadır. 3 milyon küsur insanın girdiği bir sınav yarışında aradaki 12 puanlık bir fark bir öğrenciyi on binlerce ileri veya geriye atabilecek kıymettedir. Bu nedenle gerek özel ve gerekse devlet okullarında mezuniyete esas olacak notların hakkaniyet ölçüleri içerisinde verilmeli, hak etmeyene ve çalışmayana verilmemelidir.
Başta fedakâr öğretmenlerimiz ve idarecilerimiz olmak üzere, okul öncesi, ilk-orta ve lise seviyesinde eğitim gören tüm çocuklarımıza ve gençlerimize yeni eğitim öğretim döneminde başarı ve muvaffakiyetler dilerim. Bu yılsonunda gerek lise geçiş sınavlarına (LGS) ve gerekse yükseköğretim kurumları geçiş sınavlarına (YKS) hazırlanan mezun ve son sınıf olan öğrencilerimize Allah’tan muvaffakiyetler dilerim.