Okullarda temizlik ve tertip
Şehrin her köşesinde yer alan orta dereceli okullar ve liselerin hemen hepsinde yıl içerisinde değişik zamanlarda sınav görevi aldığımızdan sınav süresinden önce ve sonra okulların başta öğretmen odaları, varsa kütüphaneleri, mescitleri, lavabo ve tuvaletlerini görme imkanımız oluyor. Denetleme amacıyla geleyim deseniz bile bu kadar gözlem yapamazsınız. Tuvalet ve lavabolarda hijyen, su, sabun gibi maddeler temizliğin olmazsa olmazları. Ayrıca imkânı varsa otomatik aç kapa musluklar su israfını önler. Tuvalet kâğıdı, musluklar, temizlik ve taharet kapları, kapılar çok kirli, renkleri koyulaşmış. Temizlik işçileri işlerini iyi yapmıyorlar mı acaba? Tabii bu arada öğrencilerin hor kullanıyor olması da işin başka bir tarafı. Laboratuvarlar, kütüphaneler genellikle terk edilmiş ve atıl durumda, mescitlerde çorap kokusu da olmasa şöyle böyle idare eder. Burada çalışan memur ve hizmetli kadrolarına, eğitim gören öğrencilere sorumluluk verilmeli. Nöbetçi öğrenci mekanizması yeterli bir şekilde işletilerek öğrencilerin temizlik ve diğer işlerde katkıları sağlanmalı. Gerekirse üniversitelerimizde olduğu gibi buralarda da gençlerimize kısmi zamanlı öğrenci statüsünde ücreti karşılığında iş verilerek sonuç alınmalı ve okullarımızın çehresi değiştirilmelidir. Öğretmen odaları ve toplantı salonu, müdür odaları genellikle ihtişamlı değil de sade olmalı. Mobilya abartılı olmamalı, müdür odaları adeta mülki idare amiri odasından eksik kalır yanı yok. Bundan 20 yıl evvel böyle bir savurganlık yoktu. Kırtasiye savurganlığı had safhada. Fotokopi makineleri ve bilgisayarların bir kısmı bozuk ve atıl, bozuk olanlar onarılmadan çürüğe ayrılıp yenisi alınıyor. Bununla beraber okullarımızda seçilen boya renkleri uyumsuz, hor kullanılıyor, çok çabuk kirleniyor. Temizlik ürünleri, sıralar ve zemin temizliği de çok önemli. Yapılan temizliği göze gösteren ürünlerin ve renklerin seçimi yine önem arz ediyor. Okullarda denetim şart, il milli eğitim müdürleri ve mülki idare amirleri okulları sık aralıklarla kontrol etmelidirler. Sadece ilk-orta ve lise okullarımız için değil, üniversite rektörleri ve dekanları da fakülteleri bu şekilde gezmeli ve denetlemelidirler. Unutmamalıyız temizlik, tertip ve takip üçgeni her zaman işletilmelidir.
Okul aile birlikleri
Okullarımızın camilerden farklı bir tarafı yok. Camilerde hemen her şey cemaatten istendiği gibi okullardan da isteniyor. Aslında en azından cari giderleri devletin karşılaması gerekiyor düşüncesindeyim. Okul ve camilerimizin trafiği yoğun olduğundan çok çabuk kirlenen yerlerdir, buna göre de azami derecede temiz tutulması gerekir. Klimalar çok hor kullanılıyor. Birçok okulda klima yok, olanının birçoğunu da veliler alarak kurmuşlar. Yine sınav mevsimindeyiz Haziran ve Temmuz ayı çok sıcak geçeceğe benziyor. Şanlıurfa gibi yerlerde sıcaklıkların öğrencilerimizi ve biz görevlileri yakacağa benziyor. Yetmişli yıllarda ilkokulda okurken odun bizden, kömür devletten idi. Siyasiler ve yöneticiler olarak biz şunu bunu yaptık dememize, evvelinde bu idi şimdi şu oldu demeye de gerek yok. Görünen köy kılavuz istemez, bunun yerine ‘şunları da ilave olarak yapacağız’ diyerek insanlara ümit vererek beklentilerini karşılamak gerekiyor. Diğer bir deyişle ‘yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır’ sözünü taahhüt etmemiz gerekir.
Öğrencilerde koşuşturma ve panik havası
Öğrencilerimizin birçoğu hemen her sınıfta, ortaokulda 5. sınıftan itibaren olmasa da 7. ve 8. sınıfta, lisede 9. ve 10. sınıflarda olmasa da mutlaka 11. ve 12. sınıfta günde 10 saat dershanede ek ders almak zorundalar sanki. Buna hafta içi 8 saat okul derslerini ve mesaisini kastarsanız buna ne can ne de kafa dayanır. Adeta öğrenciler yolda yürürken uyukluyorlar. Uykusunu alamayan, yeterince beslenemeyen, geç kahvaltı yapan, sabah-öğle karışımı ayaküstü kantinde atıştıran, eve dönünce acıkmış, uykusuz kalmış bir genç düşünün. Hafta içi beş gün devam eden bir koşuşturmaca ve sonunda iple çekilen Cuma akşamı. Hafta sonu gelse de dinleneceğini ümit edenler. Maalesef birçok öğrencimiz sabah kahvaltısı yapmadan okula gidiyor, pandemiden sonra bu alışkanlık daha da yaygınlaşmış hale geldi. Çocukların uyku ve beslenme pusulası şaşmış durumda. Halbuki erken vakitte yeterli kalori ile sabah kahvaltısını yapan bir çocuk öğleye kadar uyanık ve dinç kalır.
Özel eğitim kurumları ve eğitim merkezleri
Daracık mekânlarda bazen bir apartman altında bazen bir iş merkezi üstünde, dinlenme yerlerinden ve oyun bahçelerinden yoksun özel liseler, sözde kolejler, dershaneler, merdiven altı eğitim merkezleri. Birçoğunda el altından çalıştırılan mezun olmamış, daha formasyon bile almamış, etüt hocası adı altında ucuza çalıştırılan acemi öğretmen adayları hizmet veriyor. Bahsettiğim bu tarz okulların çoğunda kalifiye öğretmen çok az, başarılı öğretmen çalışsa bile o da el altından özel ders vererek kendisini ve zamanını tamamen çalıştığı yere vermiyor. Boş zamanı yok ki kafasını dinlesin, mesleki olarak kendisini geliştirmeye vakit bulsun, öğrencilerine doküman ve ders notu hazırlasın. Devletin elinde bulunan fen ve sosyal bilimler liseleri, özel programlı liselerin dışındaki okulların birçoğu veli ve öğrencilerin isteklerine cevap verecek nitelikte değil. Bu nedene birçok veli ve öğrenci ya özel kurs veya dershaneye giderek sınavda kendisinden istenecek kriterlere sahip olmak zorunda olduğunun idraki içerisinde. Özel okullardan birçoğu hakeza aynı şekilde diyebilirim. Bir ilde birkaç okulun dışında kaliteli ve beklentinin üzerinde eğitim veren kurum parmakla gösterilecek kadar az. Bu durum bir seçenek olarak gözükse de birçok velinin maddi takatinin bir hayli üzerinde gözüküyor.
Okullarda verilen yetiştirme kursları
Okullardaki açılan kursların birçoğu istenilen randımanı veremiyor, düzenlenen kurslara fakir olanlar mecburen gidiyor. Öğretmenlerin bir kısmı ise genellikle ek ders almanın peşinde, zaman geçiriyor, adeta sallabaşı al maaşı misali çalışıyor. Alan ve satanın memnun olduğu bir durum. Bu kurslarda görev alabilecek öğretmenlerimizin birçoğu ingilizce ve fen ve matematik alanından mezun, ayrıca alanında yetenekli olanlar zaten özel kurs veriyor, haliyle okullarının açmış olduğu kurslarda görev almıyor. Geri kalan zayıf kitlenin bir kısmı ya dışarıda alım satım ile vaktini geçiriyor ya da açılan kurslarda ek ders ücreti karşılığında kurs veriyor. Fayda ve zarar durumunu tahmin ile ifade etmek istemiyorum, tahminlerin ötesinde mutlaka bir istatistik araştırma çalışması yaparak analiz sonuçlarını deklare etmek gerekiyor.
Öğrenciler abur cubur ile besleniyor
Geçenlerde bir markete uğramışken kraker, bisküvi ve sair ürünlerin fiyatlarının çok yükseldiğini kasiyere söyleyerek “hala alan var mı” diye sorunca, “en çok satılan ürünler bunlar, yok satıyoruz, ana babalar ve çocuklar bunları daha çok tercih ediyor ve alıyor. Öğrenciler okul girişi ve çıkışında bunlardan çok tüketiyor” dedi. Okul kantinlerinde bu ve benzeri ürünler olmasa bile alternatif olarak çocuklar evlerinden ve yakın marketlerden bunları temin ediyorlar.
Sıcak şehirlerde okul sezonu
Şanlıurfa gibi sıcak şehirlerde yaz tatilinin haziran başında yeni dönem açılışının ise ekim başında olması gerekir. Bunun gibi sıcak şehirlerde bu zamanlar boşa harcanıyor, dersler ve sınavlar bitmiş oluyor. Öğrenciler ve hocalar boş yere zamanlarını heba ediyorlar. Sıcaktan bir şey anlaşılmadığı gibi birçok okulda klima da yok. Üniversitelerin bile bu sıcaklıkları dikkate alarak akademik takvimlerini ona göre ayarlaması gerekiyor.
Öğretmende rol model kişilik
Öğretmen öncelikle kendini sevdirmeli, sonrası arka arkaya gelir. Öğrenciler dersinde sevilen ve sayılan öğretmeni verdiği dersi de sever. Her öğretmen, her hoca, her idareci öncelikle kişilikli olmalı ve bunun üzerinden öğrencilerin gözünde rol model olmalıdırlar. Öğretmenlerin okul dışındaki etkinliklere de önem vermesi gerekiyor. Bu etkinlikler sayesinde çocuklar öğretmenlerin kişilikleri ile daha yakından tanışır ve onu rol model olarak örnek alır, onu sever ve sayar.
Teşvik, teşekkür ve takdir
Gerek lise ve ortaokullarda ve gerekse üniversitelerde öğrencilerimizin ders notları ve kişisel gelişim karakterleri esas alınarak ödül mekanizması maalesef yeterince çalışmıyor. Ben şahsen bunu çok az gördüm. Memuriyet hayatında da bu durum aynı, kendi kurumumda sadece bir defaya mahsus 1994 yılında başarı belgesi aldım. Bundan sonra hiçbir idareci bu mekanizmayı çalıştırmadı. Okullarda başarı belgeleri bir yarım A4 kâğıdından ibaret teşekkür ve takdirnameden öte gitmiyor. Artık bunun modası geçti, takdir ve teşekkür almayan yok denecek kadar az. Özel okullarda takdir ve teşekkür belgesi enflasyonu var. Bunun yerine öğrencilerimizin, herkesin olduğu toplu alanlarda ve programlarda veya yapılan bir etkinlik vesilesi ile başarı belgeleri tanzim edilerek takdir edilmesi gerekir.
Sınıf içi etkinlikler
Eğitsel kolları adı altında Kızılay, beslenme, kütüphane ve diğer kollar var ve hala da devam ediyor. Öğrenci iken bizlere eğitsel kollarda görev verilirdi, her öğrenciyi hocamız kendi fıtratına uygun bir kolda görevlendirirdi. Bununla yanında üniversitelerde ise öğrenci kulüpleri var. Bunların iyi bir şekilde organize edilmesi gerekir. Okul dersleri kaygısıyla müfredat yetişmesi kaygısıyla birçok etkinlik maalesef yapılamıyor. Herkes sınav kaygısı ve fobisi ile bu kollarda görev almaktan çekiniyor.
Sınıf dışı etkinlikler
Organize Sanayi Bölgeleri ziyaret ve etkinlikleri, sanayi ile işbirliği, ortak projeler, ortak ARGE, fabrika gezileri, tarla gezileri, hasat ve ekim, tarımsal ve hayvansal üretim, orman ve çevre bilinci, ağaç dikim faaliyetleri, zeytin, erik, kaysı ve dut gibi meyveli ağaç dikimleri teşvik edilmeli. Kamu kurum işleyişini yerinde görebilmek için teknik geziler düzenlenmeli. İl içi ve il dışında üniversite tanıtım ziyaretleri düzenlenmeli. Geçmişte ülkemizin kahramanlık destanlarının yazıldığı Çanakkale gibi şehit kanı ile sulanmış yerlere turlar düzenlenip geçmişimize projeksiyon tutularak öğrencilerimize tarih bilinci aşılanmalıdır.
Ödevler ve projeler
Ödev ve projelerde klasiğin üzerine çıkılmalıdır, sosyal medyaya yönelik ödevler, projeler verilmeli, bu noktada bilim ve teknoloji dersi hocalarından azami istifade edilmelidir. Öğrencilerimize matematiği aritmetik dili ile sevdiren, Türkçeyi gramer ile sevdiren, fen bilgisini çevre ile sevdiren, spor, yürüyüş, piknik, yerli malı haftası, davetler, evde pişirme pratikleri, kendin pişir kendin ye, el işleri, spor müsabakaları, güreş müsabakaları, satranç, uzun atlama, masa tenisi, sınıfta toplu kahvaltılar ve akla gelebilecek birçok faaliyetler öğrencilerin dinamizmini artırır. Fizik, kimya ve biyoloji laboratuvarları aktif olarak kullanılmalı. Çevre adeta bir fen ve tarım laboratuvarı olarak kullanılmalı, ekim dikim yaptırılarak öğrencilerimize üretim bilinci kazandırılmalıdır
İbadet vasıtasıyla dua bilincini aşılamak
Gerek okul yönetimi ve öğretmenler ve gerekse aile tarafından çocuğa başta namaz, oruç ve diğer ibadetlerin önemi ve insanlara vermiş olduğu kazanımlar anlatılmalı, ahlaki erdemler kazandırılmalı ve aşılanmalıdır. Öğrencilerimize her gün veya her hafta toplu olarak mıntıka temizliği yaptırılarak temizlik bilinci uygulamalı olarak kazandırılmalıdır.
Sonuç olarak; yazımızda yer alan alt başlıklarda dile getirdiğimiz problemler ve bu problemlere ait çözüm önerilerimiz yeni dönemde gerek okul yöneticilerimiz gerek velilerimiz ve öğrencilerimiz ve gerekse nihayetinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından gözden geçirilmeli ve problemlere çözüm odaklı yaklaşım gayretleri sergilenmelidir. Bu duygu ve düşüncelerle içinde bulunduğumuz eğitim-öğretim döneminin sonuna yaklaşırken yaz tatilinin öğrencilerimiz açısından verimli geçmesini ve gelecek yeni eğitim öğretim döneminde yeni kazanımlara kapı aralamasını temenni ediyorum. Selam ve muhabbetle kalınız.