Sevgili dostum;
Zirveler, sıradan insanların harcı değil elbette. Oralara çıkmak, mertlik ister, yiğitlik ister ve çile ister. Çile çekmeyi göze alamayanların bu zor yolculuğa çıkmaları, elbette başarısızlıkla sonuçlanır.
Aslında hayat zor bir yamaçtır. Bu yamaçta kayıp gidenler çoktur. Hayatta istikamet olan doğruluğu yakalamak ince ip üstünde yürümek kadar zor… Bu istikametle zor olana tırmanmak ise, zorluğu iki kata çıkartıyor.
Boşuna dememişler; “Herkes dağa tırmanır, ancak Musa olanlar çıkar”. İstikametle tırmanmak, doğrulukla sürünmek, alın teriyle yol almak ve ama uçarak gitmeyi beklememek. İşte cesaretin ve çilenin ruh hali!
Musa, zorluğa göğüs gerenlerin sembolü, arkasına bakmayıp sürekli ileriye yoğunlaşanların, teslim olanların, acizliğini bildiği halde güçlülerin ve tüm Firavun ve Firavun gibi olanlara meydan okuyanların…
Dağ zirvesinin ardındakiler, Musa ve Dağ zirvesi… Bu, bize neyi çağrıştırır sevgili dostum? Sana çok şeyler çağrıştırdığını biliyorum. Yanımda olsan, elbette onları senden dinlemek isterdim. İsterdim seninle birlikte derin düşüncelerin ördüğü dünyalara girmeye. Seninle olmak elbette ayrıcalık! Senden uzakta, sensiz, dostların çok az olduğu buralarda, yalnızlığım ve sessizliğimde, ben de senden aldığım ilhamla çok şeyleri çağrıştırıyorum.
Dağ zirvesinin ardındaki her şey dünya ve dünyanın içindekilerdir. Musa, dünyanın hayhuyunu elinin tersiyle iten bir büyük kahraman, mücahit, bir havari ve bir peygamber yani lider… Dağ zirvesi ise, Musa’nın önündeki zirve ve zirvelerdir. Dağ bir amaçtır. Bu amaca kilitlenmenin en büyük şartı dağ zirvesinin ardındakilere meydan okumaktır. Dağ zirvesinde karşılaşacağı bu kutsal birliktelik karşısında bir hiç olduklarının bilincine varmaktır. Bu bilince sahip olmayan, yeltense de dağa çıkmayı başaramaz, bir yerinde, bir yamacında mutlaka tökezler ve sonunda pes eder. Dünyanın dünyaya kalacak kesimlerinde boğulanlar, bu sarp yolda çok şeyler kaybettiler, hayatlarını kaybettiler ve özgürlüklerini yitirdiler. Ha, özgürlüğünden ödün verenler de dağa tırmanamazlar. Elbette dünya bir araç olmalı bu yolda girmeye karar verenler için. Amaç olduğu takdirde dağa çıkma enerjisini kaybederler.
Dağ zirvesinde sonsuz buluşmanın ilk muştusu var. Bu muştuyla orada karşılaşacağını görür gibi inananlar ancak dağa tırmanma cesaretini kazanabilir. Ümit, bitmez bir motivasyondur. Ümidini yitirenler de dağa tırmanamaz. Dağ zirvesinde sonsuz buluşmanın ilk işaretleri vardır. Kalp, akıl ve ruhun birlikteliğinde yapılan bu yolculuğun sonunda böylesi buluşmanın kesinliği o kadardır ki, asla bu kesinlikte bir toz kadar şüpheye yer yoktur. Böyle bir ümitle yola çıkan Musa elbette zirveye çıkmıştır. Sonsuz buluşmanın ilk basamağında, sonsuzlukla ilgili on müjdeyi almıştır ve sevgi haleleri içinde müjdelerle de dönmüştür. Bu on müjde ve on müjde gibi daha bir takım yoldaki işaretlere uyanlar ancak dağa çıkma fırsatını yakalayabileceklerini de halkına duyurmuştur. Zirveye her çıkan hem kendisi ve hem de başkaları için muştularla döner. Onlar artık toplumlarının iyilik melekleri ve sevgi dağıtıcılarıdır.
Zirveler ve Musa’lar… Zirve her zaman oradadır, bir yerdedir. Zirvelere çıkanlar da her zaman Musa’lar olmuştur. Musa ya da Musa gibi olmadan yapacağımız bir şey yok. Dünya, dünyada kalıcı tarafıyla bir büyük hapishane… Dünyanın geçici yanının en küçük zerresini kalbine misafir etmeyenler, ancak Musa olabilir. Dünya ve dünyadakilerin hepsi eğreti şeylerdir. Evet, eğretiye gönül vermeyenler ancak Musa olabilir.
Musa bizim de sembolümüz, sevgili dostum! Olamamışsak da onun yoluna baş koymuşuz. Seninle birlikteliklerimizin anlamı bu değil mi sanki? Birbirimizle kaldığımızda akıttığımız güz yaşlarımızın anlamı budur tabi. Yılın en uzun gün ışığına, en uzun soluğuna ve en uzun birlikteliğine kavuşmak için musavari yol almaya birlikte azmettik. Birlikte acılar çekeceğiz bu yolda, o yamaçta, şu patikada. Ama er geç zirveye, çağımızdaki yılın zaman tünelinin en uzun gün ışığına çıkacağız birlikte. O zaman zirvesinde zamana bağlı olmayan dostluğumuzun bir büyük bayramını yaşayacağız gün boyunca ve o günün gecesinin tan yeri ağarıncaya kadar.
Kal sağlıcakla sevgili dostum…