Hazırlayan: Abdullah Yargı
RİSALE HABER
27 Mayıs 1960 darbesi Türkiye’nin gördüğü ilk askerî darbedir. Hükümetin baskı yaptığı gerekçesiyle devlet yönetimine el koyan ordu, darbeden sonra Nurculara olan baskı ve zorlamalarını artırmıştır.
Darbe olmadan 2 ay kadar önce 23 Mart 1960 günü vefat eden Bediüzzaman’a, 1957’den sonra seyahat özgürlüğüne engel getirilmişti. Darbe olduktan sonra ise ordunun gündem maddelerinden en önemlisi Üstadın mezarıydı. Urfa’da bulunan naaşı apar topar alınarak Isparta’ya götürülmüştür.
Darbe sonrası yıllarda, Risale-i Nurlara ve muhterem müellifi Said Nursi’ye sayısız iftira ve karalama kampanyası vardı. 1965 yılında Nurların basımı ve dağıtımı yasaklanmıştı. Bediüzzaman ve talebeleri hakkında birçok takibatlar oldu. Evlere yapılan baskınlar, sürekli gözaltına alınmalar, aramalar ve yargı kararlarıyla birçok zulüm yapıldı.
Risale-i Nur’un etkisini bitirmek için yoğun bir kara propaganda yapıldı. Müftü ve vaizlerin isimleri kullanılarak Nurlar ve müellifi aleyhine birçok broşür dolaşıma sokuldu. Dindarane yaşamaya çalışan herkes Nurcu ismiyle fişlendi. Risaleleri okuyanlar gözaltına alındı.
Son şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’nin, Said Nursi’ye ve mesleğine reddiye olarak yazdığı iddia edilen ‘Tuhfetür-Reddiye alâ Mezhebil-Said-i Kürdiye’ başlıklı bir broşür dolaşıma sokuldu. Mustafa Sabri Efendi’nin oğlu İbrahim Sadri Efendi ise 1965’te, o broşürün kesinlikle babasına ait olmadığını, babasının Said Nursi’yi her zaman takdir ettiğini açıklamıştır.
70’li ve 80’li yıllarda ise fişlemeler, gözaltına almalar ve haksız infazlar devam etmiştir.