Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Merkez Bankası'nın dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek atılması gereken adımları zamanında attığını belirterek, 'Merkez Bankası, Türkiye ekonomisini speküle etmeye çalışanlar olursa 'buna müsaade etmem' güvenini piyasaya veriyor' dedi.
Bakan Ergün, bir televizyon kanalında katıldığı programda gündeme ilişkin soruları cevaplandırdı. Merkez Bankası'nın uyguladığı politikaları nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Ergün, şunları kaydetti:
'Merkez Bankamızın uygulamış olduğu politikaların son zamanlarda proaktif politikalar olduğunu görüyoruz. Yani dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden ve alınması gereken kararları zamanında alan, hatta biraz da erkenden bazı şeyleri görerek alabilen bir yapıda olduğunu görüyoruz. Bunun nedeni, Türkiye'de ekonomisinde bazı dengelerin kurulmuş olması ve Merkez Bankası döviz rezervlerinin güçlü olması. Yani Merkez Bankası her türlü argümanı devreye sokabileceği mesajını piyasalara çok net bir şekilde veriyor. Diyor ki, 'Ben istersem faiz koridorunu daraltırım ya da genişletirim, istersem dövize müdahale ederek gereken tedbirleri alabilirim. Çok geniş bir alanda hareket kabiliyetim var. Onun için Türkiye ekonomisini speküle etmeye çalışanlar, Türkiye ekonomisinde birtakım gereksiz kırılganlıklar meydana getirmeye çalışanlar olursa bunlara müsaade etmem' güvenini Merkez Bankası piyasalara vermiş durumda.'
-'Genel hedeflerle uyumlu politikalar izleniyor'-
Dünyadaki gelişmeler yakından takip edildiğinde merkez bankalarının ihtiyatlı bir politika izlemesi gerektiğini savunan Bakan Ergün, 'İşte mesela enflasyon hedefini yüzde 6,5'ten 6,2'ye Merkez Bankası revize etti. Demek ki enflasyonla mücadele konusunda atılan adımların olumlu birtakım sonuçları olduğunu görüyoruz. Yoksa faizle ilgili çok sert birtakım tedbirler beklentilerin bozulmasına da yol açılabilir. Bankanın beklentileri de koruması gerekiyor. Sadece enflasyonla mücadelede başarılı olması veya diğer politikaları destekleyen para politikaları uygulaması gerekmiyor. Ben, Merkez Bankası'nın dünya ve Türkiye ekonomisini bağımsız bir şekilde takip edip, Türkiye'nin genel hedefleriyle de uyumlu (bir taraftan istihdam oluşturmak, üretim ve ihracat yapmak, bir taraftan da büyümek) politikalar izlediğini düşünüyorum' diye konuştu.
Merkez Bankası'nın faizleri biraz daha aşağı çekerek bir destekleyici katkı yapması yönündeki taleplerin sorulması üzerine Ergün, faiz oranları konusunda bir miktar düşmelerin olduğunu, 6 ay öncesi yüksek faiz oranları yerine daha düşük faiz oranlarıyla borçlanma imkanlarının oluştuğunu söyledi.
-'Büyüme yüzde 4'ün üzerine çıkabilir'-
Bakan Ergün, orta vadeli programda şu anda revizyonu gerektirecek büyük bir durumun görünmediğini ama revizyon gerekirse de bunu yapmaktan da kaçınmayacaklarını belirterek, 'Orta vadeli programda öngördüğümüz yüzde 4 hedefinin belki biraz da üzerinde bir büyüme tablosunu devam ettireceğimizi görüyoruz. Türkiye ekonomisinin önemli farklarından biri de güven unsurudur. Yani güven de açıklıkla ilgili bir konudur. Eğer revizyonlar yapmanız gerekiyorsa, bunun makul gerekçelerini ortaya koyarak yaparsınız. Bugün orta vadeli program hedeflerinde çok büyük bir revizyonu gerektirecek bir tablo görünmüyor. Bence genel gidişatla uygun bir orta vadeli program, bütçe tablosu ortaya çıkmış olacak' diye konuştu.
-'Yerli otomobilde 3-4 çalışma yürüyor'-
Yerli otomobil konusunda herhangi bir gecikmenin söz konusu olup olmadığıyla ilgili diğer bir soru üzerine ise Ergün, yerli otomobille ilgili 3-4 çalışmanın olduğunu bildirerek, şöyle devam etti:
'Kamuoyu beklentileri hemen olsun şeklinde olabilir ama, kamuoyu beklentileriyle yatırımcının rasyonel karar alma süreçleri aynı olmayabilir, nihayetinde parayı yatıracak olan onlar. Devlet olarak burada, üretici rolünü, ortak rolünü üstlenmiyoruz. Teşvik edici bir roldeyiz. Kamuoyundaki beklentileri, sektörün büyüme potansiyelini görüyoruz ve markalaşma ihtiyacını tespit ediyoruz. Bu konuda yan sanayimize, ana sanayimize diyoruz ki, 'siz de bunu görün, biz de arkanızdayız, sizi teşvik edeceğiz, destek vereceğiz.' Yoksa vaktiyle TOFAŞ'ı kurduğumuz gibi bir kamu iktisadi teşekkülü kurardık, bir otomobil tasarımı yapardık ve devlet bir otomobil markası ortaya koymuş olurdu. Bu konuda beklentiler bazen yanlış bir istikamete gidiyor sanki devlet bir marka yaratacakmış gibi, halbuki biz özel sektörün marka yaratmasını istiyoruz.'
Bakan Ergün, özel sektörün yerli otomobil konusunda bir potansiyel görmeme ihtimalinin sorulması üzerine, 'Özel sektör potansiyel görüyor ama belki dünyadaki kırılmaları değerlendiriyor. Mesela Avrupa'da otomotiv sektöründe bir daralma olduğunu görüyor. Bu da onların kararlarını geciktirebilir. Yapılan otomobil sadece iç pazara hitap etmeyecek. Çünkü bu yapılan çalışma için iç pazar önemli bir dayanak olacak ama esas itibarıyla dış pazara da hitap edecek. Çünkü üreteceğimiz araba harcıalem bir araba olamaz artık. Bu saatten sonra Türkiye harcıalem bir araba üretmeyecek. Dünyanın en iyi arabalarından bir tanesini üretecektir. Belki orta gelir düzeyine hitap edecek bir araba üretilecek ama bu nihayetinde iyi bir araba olacak' dedi.
Yeni Şafak