16 yıl sonra bir kez daha mercek altına alınan 24 Mayıs 1993’te dağıtıma giden 33 silahsız erin Bingöl-Elazığ yolunda şehit edilmesine ‘tanık’lık eden 5 asker arasında yer alan Erdal Özdemir’in, polise verdiği ifade ele geçirildi.
33 erin şehit edildiği saldırıyla ilgili katliamdan kurtulan 5 askerden
birinin polis tarafından ifadesi alınmıştı. 33 arkadaşının şehit edilişini 16 yıl sonra bir kez daha polise anlatan Erdal Özdemir, saldırıyı "Kaostan beslenen ve terörün devam etmesini isteyen kişilerin yaptırdığı bir eylem" sözleriyle değerlendirdi. Saldırıda omuzundan, kolundan, bacağından, omuriliğinden yaralanan ve tekerlekli sandalyeye mahkûm kalan özdemir, saldırının Ergenekon tarafından yapılmış olabileceğini düşündüğünü de belirterek, "Bu eylem sonrası ülkede bir Kürt-Türk kavgası çıkartılmak istenmiş ve ülkede bir kaos ortamı oluşmasına neden olunmuştur. Ergenekon ile bağlantısı olabileceğini düşündüğüm eylem, hem PKK'ya hem Ergenekon'a yaradı iddiasında bulundu. Özdemir şunları anlatı:
DEHŞET İFADELER
"Bizi (24 Mayıs 1993) saat 11.00 sıralarında Malatya İl Jandarma
Komutanlığı'na getirdiler. Burada astsubaylar bize gece orada
kalmamamızı, yoksa sabaha kadar dayak yiyeceğimizi, hemen hazırlamış
oldukları sivil arabalarla usta birliğimiz olan Bingöl İI Jandarma
Komutanlığı'na gitmemizi söylediler. 50 askerdik. Astsubay tarafından yol
parası olarak 5 bin TL toplandı. Bizden toplanan paraların araç
şoförlerine verilip verilmediğini görmedim. 50 NC (OTOYOL) ve M23 tipi
arabalara bindirilerek saat 12.00'de Bingöl'e doğru yola çıktık. Bindiğimiz
araçların bir tanesi 34 (İstanbul), diğeri 44 (Malatya) plakalıydı. Araç
içerisinde ve çevresinde ne eskort ne koruma vardı. Hepimiz sivildik,
üzerimizde sadece askeri kimlikler vardı."
TELEFON TRAFİĞİ
Yol boyunca araç şoförlerinin 5 kez mola ve lastik patladığı gerekçeleriyle
durduklarını, her seferinde ise ankesörlü telefonla birileriyle
görüştüklerini ifade eden Özdemir, Malatya-Bingöl arası araçla 2.5 saat
olduğu halde 6 saatte Bingöl'e varamadıklarını kaydetti. Özdemir,
şoförlerin bu molalardan birinde bir çobanla konuştuklarına da dikkat
çekti.
ŞOFÖR: SİZE 50 ASKER VAR
"Saat 18.00 sıralarında bir kargo kamyonu tarafından yolumuz kesildi. Bazı araçların durdurulduğunu gördük, bizim aracımız ve diğer askerleri getiren araç da durduruldu. Şoförler teröristlere, '50 asker var, ne yaparsanız yapın' dedi. Daha sonra öğretmen olan 3-4 kişiyi bizim bulunduğumuz grup içerisine aldılar. Şoförleri serbest bıraktılar."
"ÖĞRETMENLER ŞEHİT"
"Öğretmenleri (diğer araçlardan indirilen) 20-30 metre ayrı tutuyorlardı. Bir süre sonra köyün içerisinde teröristler öğretmenleri silahla tarayarak şehit etti. Saat 23.00 sıralarında bulunduğumuz bölgeden ayrılarak 40-50 kişilik örgüt mensupları ile birlikte biraz daha ileride bulunan köye doğru gitmeye başladık.
Saat 24:00 civarında köye vardık... Benim de içerisinde bulunduğum 40
kişiyi köyden alarak dağa doğru götürmeye başladılar. Bizden ayırdıkları
10 kişinin kurtulduklarını duydum. 1.5-2 saat yürüdük, gündüz şoförlerin
kendisiyle konuştuğu çobanı tekrar gördüm. Bu çoban ile bizi götüren örgüt mensupları aralarında konuştular. Bu konuşmalardan birbirlerini
tanıdıklarını anladım. Çobanın yanından ayrıldıktan 2-3 kilometre sonra
traktörlerin geçebileceği genişlikte olan bir yolda bizi durdurdular. Saat
03.00 sıralarında kol kola girmemizi söylediler. Bizi öldüreceklerini
anladık. 40-50 kişilik teröristler silahlarla bizi taradılar."
‘ÖZGEN PAŞA’YA HESAP SORDUM TEHDİT EDİLDİM’
Erdal Özdemir, 2006’da bir TV programına telefonla katıldığını, dönemin Jandarma Asayiş Bölge Komutanı emekli Orgeneral Necati Özgen’e, “50 askeri niçin silahsız ve korumasız olarak gönderdiniz? Emri siz vermişsiniz, niye bize sahip çıkmadınız?” diye sorduğunu anlattı. Özgen’in kafasını bile kaldırmadığını söyleyen Özdemir, 10 dakika sonra ev telefonunun aranarak, “Niye böyle konuşuyorsun. Bu konuşmalarından dolayı öleceksin. Yalvarta yalvarta öldüreceğim. Pişman olacaksın” diye tehdit edildiğini anlattı. Olayın ardından konunun savcılığa intikal ettiğini ifade eden Özdemir, “Tehdit eden kişinin bulunması gerekirken eniştemin ifadesini aldılar... Tehdidin Ergenekon ile bağlantısı olabileceğini düşünüyorum. Bunun araştırılmasını istiyorum” dedi.
KATLİAM GAZİLERİ DEHŞET GECESİNİ ANLATTI
BİNGÖL'de 33 erin PKK tarafından şehit edildiği katliamın üzerinden 16 yıl
geçti, "devre'leri şehit düşerken, üzerlerine yağan binlerce mermiye
rağmen yaralı olarak kurtulan erler o 'dolunay'lı geceyi unutamıyor. Dün gibi akıllarında sıkılan kurşunlar, inleyen askerler ve karanlıkta hayatta kalabilmek için verdikleri mücadele. Erkan Omay, Erdal Özdemir, Erdem Doğan ve Osman Partal... Kimi isimlerinin önündeki "gazi" unvanını 1993'deki katliam gecesinden sonra aldı. Kimi kalıcı sakatlığı olmadığı için gazi sayılmadı. Katliamın tanıkları, hiç unutmadıkları 24 Mayıs 1993'teki "karanlık" geceyi anlattılar...
Erdem Doğan: Erleri Sakık sorguladı
"OTOBÜSÜ durduklarında saat 18.20 civarıydı. 'Sayım yapacağız' deyip bizi tek sıra dizdiler. İlerleyen saatlerde dağa götürdüler. Gece 24.00'te de ifadeye aldılar. 'Adın ne, ananın babanın adı ne? Buraya niçin geldiniz, neden askerlik yapıyorsunuz?' gibi sorular sordular.
ÖLÜM EMRİ
İfadeyi alan Semdin Sakık'-tı. Anladığım kadarıyla ölüm emri
bekliyorlardı. Saat 03.00'ü gösterdiğinde dağ ya -maçının aşağı tarafına
bizi dizip, yukarı tarafına da kendileri çıkınca tarayacaklarını anladım.
O an kurşunun sağ aya -ğıma girip çıktığını hissettim. İlk anda acı
duymamıştım. Hemen yere düştüm zaten. Tarama sürüyordu. Sürüne sürüne kaçmaya başladım. Bu arada dolunay da yavaş yavaş git -miş, hava kararmıştı. Makilik bir araziydi. Çalıların arasına saklandım. Sabah 07.00 sularında askerler geldi."
Erkan Omay: Üzerimizde çakı bile yoktu
"BİRLİĞİMİZE doğru giderken yok lastik patladı, yok yemek molası diye 3-4 yerde mola verildi. 18.30'a kadar bekletildi otobüs. Ben ikinci otobüsteydim. Bingöl'e 10 kilometre kala önümüzdeki otobüsün durdurulduğunu gördüm. İkinci şoföre 'PKK yol kesmiş' dedim. Çünkü az ileride de çatışma vardı. İkinci şoför de 'Onlar PKK değil' dedi. Hatta Bingöl Tur'dan otobüsü de durdurmuşlardı. Bir astsubaya herkesin gözü önünde işkence ediyorlardı. Öyle kötü işkence ediyorlardı ki, astsubay 'Beni öldürün!' diye yalvarıyordu. Bunları hatırlamak bile istemiyorum, öyle çok acı veriyor ki. Bizde çakı bile yok. Sonra bizi taradıktan sonra askerleri yardıma çağırmaya ben gittim. Kurşun ayağımı sıyırmıştı. Askerlerin üzerine koşarken askerler tarafından da tarandım. Beni PKK'lı sanmışlar. Yardım istedim, hayatta olanlar olduğunu anlattım. Bize yine Bingöl Komando Taburu yardım etti, zannedildiği gibi Özel Harekât falan kesinlikle yoktu. Bizi kaçıran o PKK'lı gruba yönelik operasyonda, 66'sının cesedini getirdiler."
Savcı İnayet Taş: İhmaller zinciri vardı
BİNGÖL'de, 24 Mayıs 1993 tarihinde 33 askerin şehit edilmesinin ardından, sorumluların cezalandırılması için dava açan dönemin Elazığ 8. Kolordu Askeri Mahkemesi Savcısı Binbaşı İnayet Taş, olayın Ergenekon ile ilişkilendirilmesiyle ilgili olarak "Olayın perde arkası var mı yok mu bilemem. Olayda bir kasıt görmediğim için sorumlular hakkında ihmalden ötürü iddianame hazırladım" dedi. Taş ihmaller zincirini şöyle sıraladı; "Sevk edilecek erler için otobüs tutulması gerekirken "Midibüs" tutulmuş. Araç içinde, askerleri koruyan silahlı görevli olması gerekirken, yok. Bölgede teröristlerin bulunduğu bilgisi nedeniyle helikopter uçması lazım. Ama bunlar yapılmamış."
Haber Türk