Ayasofya'nın 1991'de ibadete açılan bölümü Hünkar Kasrı'na, Diyanet İşleri Başkanlığınca 17 Temmuz 2016'da, imam olarak Kurra Hafız Önder Soy atandı. Soy'un 4 yıldır görev yaptığı Ayasofya'nın dört minaresinden 5 vakit ezan sesi yükseliyor.
Soy, pandemi sonrasında yeni normalleşme sürecinde diğer camilerde olduğu gibi sadece öğle ve ikindi vakitlerinde namaz kıldırıyor. Musiki dersleri alan, boks yapan, hat sanatı gibi alanlarda uğraşan Soy, Ayasofya'daki imamlık tecrübesini Anadolu Ajansı muhabirine anlattı.
Hünkar Kasrı'nın Osmanlı döneminde padişahların can güvenliğinin muhafaza edilmesi için yapıldığını belirten Soy, bazı rehberlerin, turistlere buranın eskiden ahır olarak kullanıldığını söylediklerine şahit olduğunu ve buna müdahale ederek gerçeği anlattığını dile getirdi.
Soy, padişahların bayram ve cuma namazlarını Ayasofya'da kıldığını vurguladı.
"4 yılda 7 kişi ezandan etkilenerek Müslüman oldu"
Dünyanın dört bir yanından İstanbul'a gelen turistlerin ezanı dinlediğini, herhangi bir olumsuz tepkiyle karşılaşmadıklarını belirten Soy, imamlığı döneminde ezandan etkilenerek Müslüman olan 7 kişiyle hala görüştüklerini aktardı.
Ayasofya'nın müzeye çevrilmesinin ardından Hünkar Kasrı'nın da 1980 yılına kadar lojman olarak kullanıldığını dile getiren Soy, 1980'de kasrın 40 gün ibadete açık kaldığını, darbe sonrası restorasyon gerekçesiyle kapatıldığını söyledi.
"Sultanahmet Camisi ile münavebeli ezan okuyoruz"
Soy, 1991'de dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Başbakan Yıldırım Akbulut'un girişimleriyle Ayasofya'nın hünkar mahfili ve Hünkar Kasrı'nın ibadete tekrar açıldığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Ezan okunmaya bir minareden başlanmış. Ezan Ayasofya'da sürekli okunmuş. Bir minareden okunan ezan, 2013'te iki minareye çıkartıldı. Daha sonrasında da 4 minareye çıkartılarak 3 müezzin tarafından Ayasofya'da Ezan-ı Muhammedi yükselmeye başladı. Yine aynı sene 29 Mayıs'ta İstanbul'un fethi gününde Sultanahmet Camisi ile münavebeli ezan okunmaya başlandı. Bizim atanmamızla birlikte aynı şekilde Ayasofya'nın 4 minaresinden özellikle öğle ve ikindi ezanı Sultanahmet Camisi ile karşılıklı okunmaya devam ediyor."
Soy, Osmanlı döneminde olduğu gibi, Muharrem ayının birinci gününden onuncu gününe kadar, Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitlerine ithafen Ayasofya'da ezanların Hüseyni makamında okunduğunu vurguladı.
"100 kişilik turist grubu arasında ezan okudum"
Özellikle ezan okunurken turistlerden yoğun ilgi gördüklerini söyleyen Soy, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir gün ezan okuyordum, karşıma yaklaşık 100 kişilik Çinli ya da Japon turist grubu geldi, ezanı dinlemeye başladılar. Aralarından bir tanesi işaret yaptı, 'Yanınıza gelebilir miyim?' diye. Ben de 'Tabii' dedim. Ben ezan okurken bana sarıldı ve fotoğraf çekildi, video çekmeye başladı. Derken diğeri de geldi, sonra da bir diğeri geldi. Bir baktım 100 kişi arasında ben ezan okuyorum. Elimi kaldırdım ve 'Ya Rabb'i sana hamdüsenalar olsun bir davet yaptık, 100 kişi gönderdin sen bana' dedim."
"Ayasofya'da ezan okurken heyecandan mikrofonu düşürdüm"
Kurra Hafız Önder Soy, Ayasofya'da ezan okumanın farklı bir heyecanı olduğunu ifade ederek, duygularını şöyle dile getirdi:
"Çok güzel ezan okuyan meslektaşlarımız ara sıra gelir buraya. Bacaklarının titrediklerini görürüm. Ben yaşamıştım bunu, 'Acaba onlarda da oluyor mu' diye bakarım. İnsan heyecandan titrer. Ayasofya'da imamlığa başladığım ilk hafta Fatiha Suresi'nde şaşırdım. Beş yaşındaki çocuk bile Fatiha okur. Ben kurra hafızım, Fatiha'da şaşırılır mı ya? 'İhdinessırat el-müstakim' bitti, gerisi gelmiyor. Bazı şeyler anlatılmaz yaşanır. O heyecan hiçbir zaman gitmedi. Her ezan vakti geldiğinde aynı heyecanı yaşıyorum. Geçen gün burada ezan okurken ben mikrofonu düşürdüm, bir mikrofon 250 gram, ama heyecandan düşürdüm."
AA