İlim Ehlince kullanılan pek çok benzetmeler ve örnekler vardır. Bu benzetme ve örneklerin bu hususta ihtisas sahibi olanlarca ne anlama geldiği ve ne maksatla kullanıldığı bilinmektedir. İşte bu benzetmeler ilmin elinden çıkıp avamda kullanılmaya başlanınca veya mürur-u zamanla gerçek telakki edilmiştir. Bunun en güzel örneği yine Risale-i Nurda anlatılan ay tutulmasında ayın yılan tarafından yutulması hikâyesidir.
Eski astronomiye göre dünyanın etrafında dönen güneş ve ayın yörüngesinin kesişme noktalarına kuyruk ve baş denmesi ve ay başa gelince ay tutulmasının gerçekleşmesi zamanın astronomi ile ilgilenen uleması tarafından latif bir şekilde ay yılan tarafından yutuldu diye ifade edilmiştir. İşte bu benzeştirme zamanla ve bu ilimden bihaber avamca gerçek kabul edilmiştir. Bunun neticesinde semada koca koca şeffaf yılanların varlığına inanılmıştır.
Yine mesela; devletin ne üzerine ayakta durduğuna verilecek cevap kılıç ve kalem olacaktır. Burada ifade edilmek istenenin ordu ile bürokrasi ve adalet olduğu açıktır. Bu nedenle ordunun kılıç değil de son teknoloji silahlar kullanması veya bürokrasi ve adalette kalem yerine bilgisayar kullanılması ifade edilmek istenen hakikate bir zarar vermeyecektir.
İşte Resul-i Ekrem (ASM)ın pek çok hikmete binaen meseleleri izah ederken kullandığı teşbihler zamanla gerçek kabul edilmiştir. Bu durumu bilmek ve hadisin ifade ettiği gerçeği anlamak gerekir. Bir kusur varsa da bu kusurun muhatabı yanlış anlayışın sahipleridir.
Risale-i Nur yalnızca İslam âleminde 1000 yıllık birikmiş problemlere çözüm getirmemiş aynı zamanda içinde bulunduğu ve ilerdeki asırların ihtiyaçları göz önünde bulundurularak telif edilmiştir. İletişim ve teknoloji ile birlikte işlenebilen ve işlenen günahların hadsiz büyüklükte olduğu günümüz dünyasında verilecek iman dersinin olağanüstü hızlı ve yeterli olması gerekirdi. Adeta ilmin konsantre bir şekilde insanlara verilmesi zarureti vardı. Cenab-ı Hak lütuf ve kereminden olarak Risale-i Nur gibi bir ilmi kaynağı günümüz insanının imdadına Kuran-ı Kerimin yüksek burçlarından ihsan etmiştir.
Bütün ilmi kaynakları ortadan kaldırılmış veya anlaşılmaz hale getirilmiş yeni nesil Risale-i Nur sayesinde 15 yılda verilen medrese ilminin özünü 15 haftalık ciddi bir çalışma ile kazanma şansını Risale-i Nur sayesinde bulmuştur. Bu nedenledir ki; Risale-i Nurun ilmi kaynağından beslenen bir bahtiyar kişinin meselelere bakışındaki farklılık ve üstünlük hemen fark edilmektedir.
Risale-i Nurda geçen 15 haftada medrese ilimlerinden elde edilecek faydanın elde edilebilmesi meselesi sanırım bir iddia olmanın ötesinde canlı delillerle ispatlanmış bir kaziyedir. Bediüzzaman Said Nursinin ilk talebelerinin evveliyatına ve ortaya çıkan neticeye bakıldığında ilmi altyapıya sahip olmayan insanlardan bir ulema ordusu teşkil edildiği görülecektir. Yine Sikke-i Tasdik-i Gaybide (sf:259) belirtildiği gibi on beş senede kazanılabilen tahkiki imanı Risale-i Nur on beş haftada ve bazılarına on beş günde kazandırdığı hususunda binlerce şahıs tecrübeleriyle şahitlik ederler.
Risale-i Nurda sistematik olarak 40 hadis alınıp buna ilişkin değerlendirme yapılmadığı açıktır. Ancak 19. Söz, 19. Mektup, 24. Sözün 3. Dalı, 14. Lema ve 5. Şua üzerinde ciddi olarak yapılacak bir veya birkaç haftalık çalışma sonunda Resul-i Ekrem (ASM)ın yüksek ve örnek şahsiyeti ile hadislere bakışla ilgili olarak yüksek ilmi ve imani birikim elde edilebilecektir.
Netice itibariyle risale-i Nur verdiği İmani derslerde temel kaynak olarak Kuran ve Hadisi almıştır. Bu derslerin verilmesinde en avamdan en havassa hatta bir çocuktan ciddi bir âlime kadar herkesi bir anda muhatap almıştır. Herkeste hiçbir fark gözetmeden Risale-i Nurdan dersini almıştır. Bu nedenledir ki her seviyeden insan Bediüzzamanı Üstad kabul etmiş ve Risale-i Nurları kendi malları gibi kabul edip neşrine çalışmışlardır. Risale-i Nur talebelerine Kuran, İman ve Hadis ilmine ilişkin dersleri verirken adeta sadece balık vermemiş aynı zamanda balık tutmayı da öğretmiştir. Bu nedenledir ki bir Risale-i Nur talebesi yeni olaylara karşı her zaman hazırlıklı olup meseleye Kurani ve Nebevi bir bakış açısıyla bakabilmektedir.
Bu nedenle Resul-i Ekrem (ASM) ile hadisleri anlamanın en selametli, en güzel ve en kolay yolu Risale-i Nurdan geçmektedir. (D.Ö)