Peygamberimiz (sas) başta olmak üzere pek çok peygambere peygamberlik vazifesi kırk yaşında verilmiştir. Pek çok ilim adamı, kırk yaşından sonra eser yazmaya başlamıştır. Dua ille de kırk yaşa gelince yapılacak diye bir şey yok, ama kırk yaşa özellikle vurgu yapılmıştır. Kırk yaş, ortalama insan ömrünün ortasıdır. İnsan, bu çağda geçmişindeki birikimlerinden hareketle geleceğe dönük hazırlıklara daha yoğun bir biçimde yönelir. Bazılarında bu çağdaki bu sorgulama ve kararsızlık çeşitli bunalımlara sebep olabilmektedir. İnsan, genellikle kırk yaşına basınca çocukları yetişmiş olur ve acısı tatlısıyla anne-baba olmanın ne demek olduğunu daha iyi anlamaya başlar.
Kırk sayısının daha başka özel sebepleri de olabilir. Nitekim kültürde kırk rakamına çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Kur'ân'da kırk sayısı üç yerde, biri Hz. Musa'nın Tûr'da geçirdiği kırk gece ile ilgili olarak (Bakara, 2/51); ikincisi, İsrailoğullarının kırk yıl çölde perişan bir hâlde dolaşması anlatılırken (Maide, 5/26); bir yerde ise 40 yaşına gelince yapılacak dua ile ilgili olarak (Ahkaf, 46/15) geçer: "Biz, insana anne-babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip kırk yaşına varınca şöyle der: Rabb'im, bana ve anne-babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben Sana döndüm. Muhakkak ki ben Sana teslim olanlardanım."
Bu ayette, Rabb'imiz, hem bizi dua etmeye yönlendiriyor hem de bunun bir örneğini gösteriyor. Aynı dua, Kur'ân'da az bir farkla Hz. Süleyman'ın duası olarak da sunulur. (Neml/27: 19).
Duada önce, Yüce Allah'ın üzerimizdeki nimetleri hatırlanıyor, o nimetlere gereği gibi şükretme imkânı isteniyor. 'Senin nimetin' denilerek nimetin gerçek sahibine dikkat çekiliyor. Gerçek şükür, nimetin asıl sahibini tanımak, nimeti asıl sahibinin ölçüleri doğrultusunda kullanmak, nimetin elimizden alınıvereceğini düşünmek, lâyıkıyla şükredebilmek için Yüce Allah'tan yardım istemekle olur.
Ardından, anne-babamıza bahşedilen nimetler hatırlanıyor ve onlara da lâyıkıyla şükredebilme arzusu dile getiriliyor. Anne-babamız da nimetlerin en büyüğü, evlât olarak biz de onlar için büyük nimetleriz. Bu nimetlere şükredebilmek için ise anne-babanın kıymeti bilinmeli, onların haklarına riayet edilmeli.
Üçüncü olarak, hoşnut olacağı salih amel işleyebilme konusunda Cenab-ı Allah'ın yardımı isteniyor. Salih amel, hem kişinin kendisine hem de başkalarına yararı olan ve Yüce Allah'ın razı ve hoşnut olacağı tüm davranışlardır. Salih davranış, sulh ve ıslah merkezli her harekettir.
Dördüncü olarak 'Bana salih, dine bağlı, makbul bir nesil nasib eyle; zürriyetimi benim için ıslah eyle' isteği geliyor. Çoluk çocuğumuzun iyi olması için yapılması gerekenleri yaptıktan sonra dua etmeli. Nice dindar evlâtlar vardır, anne-babalarına hayrı yok, onlara dargındır. Yahut anne-baba, çocuğu doğru yola gelmeden, salih davranışların adamı olmadan dünyadan göç etmiştir.
Beşinci olarak tevbe geliyor. Kişi, insan olması hasebiyle her zaman olduğu gibi, anne-baba olurken, çocuklarını yetiştirirken de yapması gerekenleri yapmamış yahut eksik yapmış olabilir. İşte tüm bu eksikliklerden dolayı tevbe.
Son olarak Müslüman olduğumuzu teyit ve tekid ediyoruz. O'na teslim olduğumuzu, her şeyimizle O'nun olduğumuzu ilan ediyoruz. Zira Müslüman yaşamak kadar, Müslüman olarak dünyadan göç etmek de önemlidir.
BU DUA ÇOKÇA OKUNMALI
Özellikle 40 yaşında okunması tavsiye edilen, âlimlerin, bilhassa çocuğu haylaz ve yaramaz olan anne-babalara çokça okumayı tavsiye ettikleri dua Kur'an'da şöyle geçer:
"Biz, insana anne-babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: "Rabb'im bana ve anne-babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben Sana döndüm. Muhakkak ki ben Sana teslim olanlardanım." (AHKAF 46/15)