Zeynep Kaçmaz'ın haberi
Vakkasoğlu çifti, evlilik hayatlarında 4 kuralları olduğunu söyledi. İşte o dört kural: 1. Aile meclisi kurmak, 2. Suçu kendinde aramak, 3. Tartışma sonrası eve misafir davet etmek, 4. Karşılıklı söz hakkına sahip olmak.
Eğitimci-yazar Vehbi Vakkasoğlu, öğretmenlik mesleğine 35 yıl emek vermesine rağmen "Hocanın rahmetlisi olur, emeklisi olamaz" düsturuyla eğitim hizmetlerine devam ediyor. Tarih, edebiyat, din ve psikoloji konuları üzerine çeşitli eserleri bulunan Vakkasoğlu, özellikle de 'Bir Destandır Çanakkale" kitabıyla herkesin gönlüne taht kurdu. Şu sıralar yurtiçi ve yurtdışında verdiği 'Ailede Sevgi İetişimi' seminer ve konferanslarıyla evli çiftlere rehber olmaya çalışıyor. Peki, 40 yıllık evli ve 3 çocuk sahibi Vehbi Vakkasoğlu, aile içi sevgiyi nasıl sağlıyor? Eşiyle problemlerini nasıl çözüyor? Vehbi-Süheyla Vakkasoğlu çifti, mutlu aile hayatının sırrını anlattı. Vakkasoğlu çifti, evliliklerinde 4 kuralı hayata geçirmiş. Bunlar; aile meclisi kurmak, suçu kendinde aramak, herhangi bir tartışmada eve misafir davet etmek, karşılıklı söz hakkına sahip olmak.
Süheyla-Vehbi Vakkasoğlu çifti, 1971 yılında bir tanıdık aracılığıyla evlenir. Süheyla Hanım 22, Vehbi Bey ise 25 yaşındadır. O yıllarda Vehbi Bey, Adıyaman'da din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenidir. Çiftin evlendiklerinde herhangi bir ev eşyası yoktur, zamanla her şeyi taksitle satın alırlar. Bu sıkıntılı dönemlerde bazı sorunlar yaşasalar da bunların üstesinden gelmeyi başarırlar. Süheyla Hanım, herhangi bir tartışmada birbirlerine söz hakkı tanıdıklarını söylüyor. Süheyla Hanım, "Tartışma esnasında sadece tek bir taraf konuşmazdı. Birbirimizi dinler, söz hakkı tanırdık. Böylece orta yolu da bulurduk. Ayrıca eşim sadece dilini değil, sevgisini de konuştururdu. Hiç beklenmedik bir anda sürpriz yapar gönlümü alırdı." diyor.
'Ben içimden severim, göstermeme ne gerek var' düşüncesiyle hareket etmenin evlilikte yapılan en büyük yanlışlık olduğunu dile getiren Vehbi Vakkasoğlu, evliliklerinde 40 yıla ulaşmanın en büyük sebebini sevgilerini dil ve davranışlarla göstermek olarak görüyor. Vehbi Bey, "Maalesef biz erkekler olarak eşlerimize sevgi sözcüklerini kullanmıyoruz. 'Ben içimden seviyorum, söylesem ne olur, belli olmuyor mu? Ben parayı kazanıyorum, yediği önünde yemediği arkasında, sevgimi daha nasıl göstereyim' düşüncesiyle hareket ediliyor. Oysaki sevgi maddiyattan ibaret değildir. Ekmeğin içine sevgi ve şefkat katmalı. Eşe her ne şekilde olursa olsun sevgi belirtilmeli. Bunu yapmakla hiçbir şey kaybetmeyiz." diyor.
Çiftin 40 yıllık mutlu evliliklerinin diğer bir formülü de öfkeli anlarında eve misafir davet etmek. Çift, öfkenin verdiği kızgınlıkla birbirlerini kırmamak için evde misafir ağırlar, böylece kırgınlıklarını unuturlar. Misafir geldiğinde duygularına mola verdiklerini söyleyen Süheyla Hanım, ertesi gün hangi sebepten kavga ettiklerini dahi hatırlamadıklarını söylüyor. Ayrıca konuklar sayesinde çiftin çocukları faydalı bilgiler öğrenmiş. Vehbi Bey, ebeveyn olarak öğretemedikleri birçok değeri çocuklarının misafirlerden öğrendiklerini ifade ediyor.
Sorunları çözmede diğer bir yöntem ise 'Eşim böyle değildi, ne yaptım ki o bu hale geldi?' sorusuna cevap aramaları. Çift, 'Ben neyi eksik yaptım da eşim bu tavrı takındı?' düşüncesini akıllarından hiç çıkarmıyormuş. Sorunun cevabını bulduktan ve de karşılıklı uygun bir dille konuştuktan sonra problemler çözülüyormuş. Ayrıca aralarındaki sıkıntıları hemen konuşmamaya özen gösteriyorlar. Her iki taraf da duyguları ile değil de mantığıyla hareket edecek hale geldikten sonra sorunu tekrar ele alıyormuş. Öfkeliyken sorunları buzdolabına kaldırdıklarını dile getiren Vehbi Vakkasoğlu, böylece problemlerin de küçüldüğünü ve kırgınlıkların yaşanmadığını belirtiyor.
Çocuklara aynı anda kızmazdık
Süheyla-Vehbi Vakkasoğlu çifti Mehmed Said (39), Ayşe Nur Ebru (37), Ahmet Selim (32) adlı 3 çocuğa sahip. Ayrıca çiftin 4 torunu var. Vehbi Bey, evlendikten kısa bir süre sonra Türk çocuklarının eğitimine katkıda bulunmak için Berlin'e tayin edilir ve 6 yıl orada kalır. Bu süre zarfında çocuklarla Süheyla Hanım ilgilenir. Vehbi Bey, izne geldiği o yıllarda çocuklarıyla kaliteli vakit geçirmeye çalıştığını söylemesine rağmen pişmanlığını saklamıyor: Keşke çocuklarımın her daim yanlarında olabilseydim. Vehbi Bey, "Çocuklarım o yıllarda daha çok küçüktü. Tatillerde Türkiye'ye geldiğimde çocuklarım beni bir yabancı gibi karşılıyordu, benden çekiniyorlardı. Hatta bir keresinde küçük oğlum, 'Bu benim babam mı?' ifadesiyle yüzüme baktı. Sarılmak istedim ancak bana bir yabancı gibi uzaktan sarıldı. Keşke o kadar uzun süre kalmasaydım. Çocuklarımla eşim ve komşularım ilgilendi. Komşularımız Ahmet Şahin gibi değerli hocalarımızdı ki çocuklarım onları örnek aldılar, onların gözetimindeydiler." şeklinde konuşuyor. Öte yandan Vehbi Bey'in, babalara bir tavsiyesi var: Babalar mümkün olduğu kadarıyla çocuklarının her daim yanlarında bulunsun. Almanya dönüşü çocuklarıyla ilişkilerini geliştiren Vehbi Bey, aile meclisi oluşturduklarını belirtiyor. Akşam yemeklerini beraber yemeye dikkat eden Vakkasoğlu ailesi, yemeği neşeli geçirmeye çalışıyormuş. O günün nasıl geçtiğini anlatır, birbirlerinin doğrularını ve hatalarını uygun bir dille izah eder, yol gösterirlermiş.
"Çocuklarınızı nasıl yetiştirdiniz?" sorusuna Süheyla Hanım, "Fiziksel ceza yerine mahrumiyet cezaları verirdik. İstedikleri bir şeyi almazdık. Onları herkesin içinde rencide etmezdik. Bir köşeye çeker, uygun bir dille konuşurduk. Şahsiyetlerini ezmezdik. Ayrıca onlara aynı anda kızmazdık. Birimiz kızıyorsa diğerimiz de çocuğa kızmazdı. Böylece çocukların üstüne çok fazla gitmezdik." cevabını veriyor.
Çocukluğu üstadların yanında geçti
Vehbi Vakkasoğlu'nun çocukluğu Necip Fazıl Kısakürek, Arif Nihat Asya gibi büyüklerin yanında geçer. Vakkasoğlu'nun babası Hilmi Bey, Necip Fazıl Kısakürek, Arif Nihat Asya'yla yakın arkadaştır. Aynı davayı savunur, yedikleri içtikleri ayrı gitmezmiş. Vehbi Bey, 1955'li yıllarda Arif Nihat Asya'nın evlerine sık sık ziyarete geldiğini söylüyor. Vehbi Bey, "Arif Nihat Asya, evimize gelir, annemin kahvesini içerdi. Ayrıca Necip Fazıl Kısakürek, babam üniversite mezunu olmamasına rağmen "Sen Büyük Doğu Üniversitesi'nden mezun oldun' derdi." diyor.
Zaman