Dördüncü Mesele'de ana konu radyo dinlememek değil, dünyaya bakmamak, önemsememek, değer vermemektir. Ki olan dünya savaşıdır!
Dinleyen bir kısım insanlardır; fazla hamaset bir zaman sonra hamakat dengesizliğine düşürebilir.
Mesleğini Üstadını yücelteyim derken diğer meslek ve meslek sahiplerini incitmek ve küçültmek tehlikesi de var.
Said Nursi o zamanda öyle yapmakla; imanın şahikasını gösteren yüksek bir dirayet ve feraset göstermiştir; yaptığı tarihsellik kalıpları arasında sıkışıp kalan bir hareket de değildir.
Bugünleri ve yarınları kuşatan bir duruştur sergilediği.
Said Nursi bu davranışıyla sadece övülmeyi hak etmiyor; benzeyebilindiği ona benzemeyi, onu anlayarak yolunda yürümeyi hak ediyor.
Bugün radyo dinleyen var mı?
İnternet üzerinden sosyal medya ile ilgilenmeyen var mı?
Hatta “Dördüncü Mesele” çok defa paylaşılmıştır mesela; paylaşan ve tıklayan okudu ve manası üzerinde düşündü mü meçhul!
Yediği, içtiği, gezdiği yerleri paylaşırken ve birileri beğenirken arada kayboldu mesele.
Sonra Üstad radyo bile dinlememiş ne mübarek adam!
Bakmadığı dünyadır; ne savaştır, ne de boğaz harbi!
Zaruretin haricinde nefsani olan her şey dünyadır.
Risale sohbeti esnasında sosyal medya ile ilgilenmenin adı nedir?
Biz Bediüzzaman değiliz, o saha da boş bırakılmamalı elbette ki!
Yıllarca bu kitapları okuyanlar biraz olsun Bediüzzaman’a benzemeli değil mi?
Yaptığı yanlışın farkında olmak ve geri dönüş yapmak gibi.
Söz ile Said Nursi'yi savunmak bizi kurtarmaz; onun sünneti yaşayış tarzını, Kur'an'a bağlılık şeklini takip etmek bizi inşaallah kurtarır.
Bügün neye benzediğimizi fark edemeyecek kadar meşgulüz; sanal rüzgarlara sahici savruluyoruz.
“Dördüncü Mesele” netice bir mesele; diğer imani meseleler iyice okunarak içselleştirildiğinde uygulanacak bir mesele. Tekrar tekrar okumanın telkin yönü olduğu da bir vakıa.
Ordumuz Suriye’ye girdi, girecek! Apartmanda neler oluyor? Şehrin trafiği!
Uzatılacak örnekler!
Kısa soru; bugün 5 vakti camide cemaatle kılabildik mi?
Kılmış isek 4'ten 5’e geçmişizdir vesselam.