Ağrı, sızı, karıncalanma, kramp ve yanma gibi semptomlar varisten muzdarip olanların sık yaşadığı sağlık sorunları. Toplumda görülme oranı hayli sık olan varis, yaşam kalitesini düşürüyor. Özellikle yaz aylarındaki sıcak havayla birlikte varis hastalarının yaşadıkları sıkıntılar daha da artıyor. Ancak varis sebebi tespit edildikten sonra başarıyla tedavi edilebilen bir hastalık.
Varisle ilgili en fazla merak edilen soruların cevabını Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sancaktepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Murat Uğur verdi.
1- Varis nasıl oluşuyor?
Normalde ayak toplardamarımız kanı kalbe doğru taşıyorlar. Kan, kalbe doğru taşınırken geriye kaçmasın diye toplardamar sisteminde kapakçıklar bulunuyor. Bu kapakçıklardaki deformasyona bağlı olarak toplardamar basıncının artmasından kaynaklı varis oluşuyor.
2- Risk faktörleri neler?
Varis için risk faktörlerine bakacak olursak önlenemez risk faktörleri var: Genetik yatkınlık ve kadın olmak gibi. Mesleki olarak ise uzun süre masa başında oturanlarda veya uzun süre ayakta çalışanlarda daha fazla görüyoruz. Risk faktörlerine bağlı olarak görülme yaşı değişiyor. Aile hikayesi olanlarda daha erken yaşlarda varis görebiliyoruz. Yine damar duvarındaki elastikiyetin azalmasına bağlı olarak ileri yaşlarda da görüyoruz. Fakat günümüzde özellikle gerek beslenme alışkanlığımızın değişmesi gerek yaşam koşullarımızın değişmesi nedeniyle daha sık varis hastalarıyla karşılaşmaya başladık.
3- Varis nasıl tedavi ediliyor?
Varis tam olarak tedavi edilebilen bir hastalık. Ama öncelikle sebepten sonuca doğru tedavinin yapılması gerekiyor. Bacaklarda görülen kılcal varisler ya da pake dediğimiz daha büyük varisler buzdağının sadece görünen parçası. Öncelikle sebebin irdelenmesi gerekiyor. Bunun için öncelikle venöz ultrasonografiyle venöz sistemin haritalanması gerekiyor. Haritalandırma yapıldıktan sonra sebepten sonuca göre farklı tedavi yöntemleri var.
İlaçlı tedavi oluşan lezyonu geçirmez. İlaçlı tedavi sadece damar duvarındaki direnci artırarak damardan dışarı kan kaçışını önleyerek varisin ilerlemesini engeller. Oluşan lezyonları gidermek için mutlaka girişim gerekiyor. Sebep derindeki damarlarsa şayet eskiden kesiyle yapıyorduk bu ameliyatları. Kasıkta ve ayak bileğinde kesi yaparak damarı çıkarıyor ve bağlıyorduk. Artık günümüzde anjiyo yöntemiyle iğne ve tel yardımıyla damarın içine girerek lazerle veya radyo frekans yöntemiyle tedavi etmek mümkün.
Yine kozmetik olarak rahatsızlık veren pake dediğimiz varisleri de skleroterapi yöntemiyle tedavi etmek mümkün. Kılcal damar varislerini de o bölgelere uygulanan lokal ısılarla -gerek lazer olur gerekse radyofrekans- onları da tedavi etmek mümkün.
4- Varis hastaları şikayetlerini azaltmak için neler yapabilir?
Risk faktörlerini minimuma indirmek gerekiyor. Sıcak yaz aylarında direkt güneşlenmekten kaçınmak şart. Yüzme çok fayda sağlıyor. Ayaklara soğuk suyla parmak ucundan başlayarak yukarıya doğru masaj yapmak gerekiyor. Yürüyüşü çok öneriyoruz. Günde 2 km yürüyüş, kasların toplardamar üzerinde pompa etkisini artıracağı için ayakta kan göllenmesini engelliyor. Topuklu ayakkabı giyilmemeli.
Varis gebelerde sık görülüyor. Ana toplardamar vücudun sağ tarafında olduğu için özellikle hamileliğin son üç ayında sol tarafa yatmalarını öneriyoruz. Akşamları eve geldikten sonra özellikle venöz yetmezliği olanların 15 dakika süreyle ayaklarını kalp seviyesinden yüksek olacak şekilde dinlenmeliler. Yine soğuk kompresler de varis şikayetlerini azaltıyor.
5- Varis tedavi edildikten sonra tekrar oluşabiliyor mu?
Ayak toplardamar sistemi ikiye ayrılıyor. Derin sistem kanın yüzde 90’ını kalbe götürüyor. Yüzeyel sistem yüzde 10’unu götürüyor. Varise sebep olan kısım sıklıkla bu yüzde 10’luk kısımdaki yetmezlik. Eğer orada olan bir yetmezlikten dolayı müdahale ettiysek tekrar oluşma riski minimum. Tabii risk faktörlerini de azaltmak gerekiyor. Eğer derin sistemde bir yetmezlik varsa, o damarı tamamen dolaşımdan bertaraf edemediğimiz için nüks etmesi mümkün.
TRT Haber