Çok düşkün olduğu babasıyla, üzerlerine doğrultulmuş namluların altında görüşmeleri ruhunda derin izler bırakmış. İdamdan sonra yaşadıklarını ise hiç hatırlamak istemiyor.
Türk demokrasisi içine kapanmasına ve ekonominin çökmesine sebep olan 27 Mayıs 1960 askerî darbesinin üzerinden tam yarım asır geçti. Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak kazınan darbe, Demokrat Partililer (DP) başta olmak üzere milyonlarca insanı mağdur etti. Darbe sonrasında Başbakan Adnan Menderes, Maliye Bakanı Hasan Polatkan ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'nun idamı hiç unutulmadı. En büyük travmayı ise darağacına gönderilenlerin aileleri yaşadı. Özellikle çocukları. Bunlardan biri de Hasan Polatkan'ın kızı Nilgün Polatkan Atlı. Babası idam sehpasına çıkarıldığında henüz 6 yaşındaydı. Babasına çok düşkün bir çocuk olduğunu duygulu gözlerle anlatıyor. Yassıada'daki ziyaretleri de çocuk yüreğinde derin izler bırakmış. Ablası ve annesiyle gittiği ziyarette, üzerlerine doğrultulmuş namluları hiç unutamamış. Babasıyla namlular altında yaptıkları görüşmeyi, "Hayatım boyunca unutamayacağım o anları. Gerektiğinde kullanılmaya hazır bir şekilde silahlarını üzerimize doğrultmuş olarak yanımızda oturan iki asker vardı." şeklinde anlatıyor. Bir süre sonra da babası asılarak idam edilmişti.
Baba şefkatinden mahrum büyümesi bir yana sadece bu olayın tesirini bile yıllarca üzerinden atamamış. Bu nedenle ailesine ve çevresindekilere, "Baban idam edildi" bile dedirtmemiş. İlkokul günlerini de aynı sebeple hatırlamak istemiyor. Yaşadığı acının hemen ertesi yılı okula başlaması gerekirken bunu biraz geciktirmek zorunda kalmış. Öğretmeninin, babasının idam edildiğini bile bile onunla ilgili sorular sorması da onu çok yaralamış. Nilgün Hanım, "Bana babamın adını, ne iş yaptığını ve nerede olduğunu sordu. Cevaplamakta bile zorlandım. Şimdi hatırlamak bile istemiyorum." diye anlatıyor o günü. Babasının ölümünü sıra arkadaşlarına da anlatmakta zorluk çekmiş.
Hasan Polatkan ve dava arkadaşlarının savunmaları bile alınmadan bilinçli bir şekilde idam sehpasına gönderilmelerini hayatı boyunca kabullenemediğini ifade ediyor. Nilgün Atlı, darbenin tek azmettiricisinin de dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü olduğu düşüncesinde. Devlet partisinin 1950 seçimlerinden sonra iktidarı Demokrat Parti'ye kaptırmasını içine bir türlü sindiremediğini savunuyor. Dönemin muhalefet partisinin, demokrasinin gereklerini yerine getirmektense memlekette ikilik çıkarıp bazı subayları DP'ye karşı kışkırttığı ve darbenin gerçekleştirilmesinde rol oynadığı görüşünü dile getiriyor. Nilgün Hanım, CHP üst düzey yöneticilerinin idamların bir an evvel yapılması için de bazı girişimlerde bulunduğunu öne sürüyor. İnönü'nün, idamlardan önce "Elinizi çabuk tutun, şefaatçileri çok olacak." dediğini söyleyen Polatkan'ın kızı, babasının idam edilme sebebini ise şu sözlerle açıklıyor: "Babamın genç, zeki, dinamik olup bütün olaylardan sonra yok edilen Demokrat Parti'nin tekrar canlanmasını, faaliyete geçmesini sağlayacak potansiyele sahip olduğundan dolayı idamı gerekli görüldü." Nilgün Hanım'ın bir de oğlu var. Adı; Hasan Polatkan Atlı.
Zaman