Dilek Hayırlı'nın haberi
Diğer tezgâhta gözlüğü burnunun ucuna düşmüş yaşlı amcalar atkı örüyor. Burası kimsesizlere, yaşlı ve acizlere kol kanat geren Darülaceze'nin rehabilitasyon merkezi. Onların ürettikleri atkılar kışın kimsesiz çocukları ısıtıyor, satışından kazanılan para ise yine yetim çocukların eğitimine harcanıyor. 70'lik amca ve teyzeler de hem hayatın onca yorgunluğuna rağmen üretmenin zevkini hem de ihtiyaç sahiplerini sevindirmenin mutluluğunu yaşıyor.
Bu sene kuruluşunun 115. yıldönümünü kutlayacak olan Darülaceze, sakinlerine sadece kol kanat germekle kalmıyor, onlara meslek de kazandırıyor. İşte 17 yaşında hemşire olarak girdiği kurumda 38 yıldır rehabilitasyon merkezinin sorumlusu olarak görev yapan Havva Gürok, halı, kilim, battaniye, atkı ve çorap dokuma atölyeleri kurmuş. Darülaceze sakinlerine resim, seramik ve takı tasarımı kursları verilmeye başlanmış. Zamanla eli iş tutan 70'lik teyze ve amcalar, dokuma tezgâhlarının başına oturmuş.
Her gün saat 08.30'da atölye kapıları açılıyor. Darülaceze sakinleri istedikleri saatte gelip tezgâhlarına kuruluyor. Kimi 3 kimi 5 saat dokuma yapabiliyor. Çalışmalarının karşılığında da aylık 30 ila 90 TL harçlık alıyor. Üretilen işler, kermeslere veya kurumu ziyaret edenlere satılıyor. Gelirleriyle kimsesiz çocukların eğitim masrafları karşılanıyor. Havva Gürok, yazın da Feriköy'deki doğal sebze pazarına el işlerini satan yaşlıların kazandıkları para ile doğal sebze ve meyve aldıklarını anlatıyor.
Halı atölyesindeyiz. Soluğu 72 yaşındaki Deniz teyzenin yanında alıyoruz. Rahatsız edilmek istemiyor çalışırken, neyi merak ettiğimizi anlamış olacak daha biz sormadan başlıyor hikâyesini anlatmaya: "20 günlükken denizde bulmuşlar beni, bakımımı üstlenen hemşireler 'Deniz' koymuş adımı. "Annen baban şehit düştü" dediler. "Allahtan başka kimsem yok." Kilim dokumaktan keyif aldığını, zamanın çoğunu tezgahın başında geçirdiğini anlatıyor. Bir halıyı 1 ayda bitiriyormuş. Deniz teyze geçtiğimiz hafta Erzincan'daki Darülaceze'ye açılan atölyelerde yaşıtlarına kilim dokumayı bile öğretmiş.
Atölye çalışanlarından biri de 60 yaşındaki Barbaros Öztürk. 4 yıl önce ayakkabı presi yaparken felç geçiren Öztürk, çocukları ve eşi de bakmayınca sokaklarda yaşamaya başlamış. Bir hayırseverin yardımlarıyla Darülaceze'ye getirilen Barbaros amca geçen Ramazan iftar için gittikleri bir evde su bardağını kendiliğinden tutup içince tüm arkadaşları sevinç göz yaşlarına boğulmuş. Ellerini kısmen de olsa kullanan Öztürk, atölyede çalışmaya başlamış. Kimsesiz çocuklar için atkı ören Barbaros amca, yetim çocukları sevindirdiği içi mutlu. Darülaceze'nin 6 yıllık sakini 62 yaşındaki Ahmet Çevik de can sıkıntısını atölyede atanlardan. "Burası olmasa keçileri kaçırırdım" diyor. Halı dokurken stresini attığını dile getirerek, "Bizden bahtiyarı yok, istediğimiz zaman mola verebiliyoruz. Arkadaşlarımızla sohbet ediyoruz." şeklinde konuşuyor. 77 yaşındaki Karabüklü İbrahim Kalyoncu'nun yanındayız bu kez. O da rengarenk iplerden kimsesiz bir yavru için atkı örenlerden. Günde 3-4 saat uğruyor atölyeye. Kazandığı harçlıklarla ise doğal meyve ve sebze alıp arkadaşlarıyla yemeyi seviyor. 65 yaşındaki Münir Yılmaz ise atölyenin ustalarından. Elinden her türlü iş geliyor. Zamanının büyük çoğunluğunu halı dokuyarak geçiren Münir amca arta kalan zamanında ise bozuk radyo vetelevizyonları tamir ediyor. Yılmaz, ürettikleri el işlerinden elde edilen gelirin yetim çocukların eğitiminde harcanmasının kendisine gurur verdiğini belirterek, "Bu yaşta bile üretken olmak ve birilerinin iyiliği için çalışmak onur verici" diye konuşuyor. Eski bir gemi boyacası olan 62 yaşındaki Hikmet Muralı İngilizce, Almanca ve İtalyanca biliyor. Geçirdiği bir trafik kazası sonucu sakat kalan Muralı Darülaceze'ye yerleşmiş. Zamanını takı atölyesinde bilezik ve kolye yaparak geçiren Hikmet amcanın en büyük hayali, biraz para biriktirip memleketi Foçaya dönüp bir ev almak.
Zaman