8.5 km. karede dinlerin kardeşliği

İstanbul'da Fener-Balat bölgesinde üç semavi dinin inananları arasındaki uyum mükemmel

Savaş Ay'ın yazısı:

İstanbul'da Fener-Balat bölgesinde üç semavi dinin inananları arasındaki uyum mükemmel. Dünyanın her yerinden buraya gelip kiliseleri gezen Müslümanlar da çok, camilerdeki atmosfere hayran kalan gayrimüslim de
Haliç'in hele de güney kısmını bir hafta sonunda gezin de görün. Yani vurun mesela Unkapanı Köprüsü'nün ayak ucundan; Cibali, Fener, Balat, Ayvansaray, Eyüp diyerek kıyılı - içerlekli bir gezin de şaşırın. Neye mi? Neye olacak en başta tam 8.5 kilometrekarelik alana yayılan örnek din kardeşliğine. Güya dünyanın her yerinde din yüzünden kavga, gürültü, çatışma, vurdu kırdı var. Burada ise 3 semavi dinin inananları arasında uyum, yaşam mükemmel. Memleketin ya da dünyanın her yerinden kendi dinlerinin tapınaklarını ziyarete gelenler arasında bırakın din tartışması - kapışmasını, yardımlaşma, saygı, sevgi saçılıyor ortama. Kiliseleri gezen, beğenen Müslümanlar da çook, camilere girip, ihtişama, atmosfere hayran kalan gayrimüslim de.

SAHABE MEZARLARI TIKLIM TIKLIM

Bölgenin tarihi ibadethanelerine; çevredeki mebzul Ortodoks ya da Katolik kiliselerine, ayazmalarına, Ermenisi, Rumu, Yunanı, Bulgarı, Rusu, İtalyanı akın ediyor, az ötelerden camii kebirlere, yatırlara, türbelere koşan yüzlerce, binlerce Müslüman görülüyor. Fener Rum Patrikhanesi yakınındayım mesela. Çoğu Atina'dan yola çıkmış onlarca otobüs kıyılara park edip indirmiş inanç turu yolcularını. Önce ayini dolduruyor, ibadetlerini bitirip sonra da tarihi patrikhaneyi dolaşmaya başlıyorlar. Malum burası sahille Bizans sur kalıntıları arasında uzun bir araziye konuşlanmış durumda. Kilisesi 1600 yılından beri Aya Yorga. Kilise içinde üç Azizin kemiklerinin olduğu üç lahit bulunuyor. İçeride en çok ilgi çekense İkonalar. Tavan süslemeleri dini tasvirlerle bezeli ve hepsi de ince işçilik ürünü. O konuklarımız daha sonra sokaklara yayılıp Roman gençlerin, Anadolulu esnafın sattığı kilimi, sepeti, takıyı, nazarlığı satın almaya koyuluyorlar. Patrikhane'nin ibadete açılmasından sonra Bulgar Kilisesi'nin gidip geleni nispeten azalmış ama yine de ziyaretçi görülüyor çevresinde. Yapının tamamı dökme demirden Neogotik üslupta yeşilimsi gri. Kilise malzemeleri İstanbul'a 1893-1896 yıllarında Viyana'da dökülüp, Tuna ve Karadeniz'den getirilmiş, montaj burada yapılmış.

Az daha yürüyüp Ayvansaray'a uzanıyorum. Haliç Köprüsü ayaklarının Fatih'e bakan yönünde, tam karşıya bakıyorum. Bayram yeri gibi burası. Konya'dan, Isparta'dan, Edirne'den, Erzurum'dan otobüs otobüs gelmiş cami, türbe ziyaretçileri. Bunlara kent içi ve yakınından özel otomobilleri, minibüsleri hatta kamyonetleriyle gelenleri de ekleyin kalabalığı hesaplayın. Önce gidecekleri yer, güller arasında kurulu muhteşem bahçeden geçip girilen Ebu Şeybe El- Hudri hazretlerinin türbesiymiş. Halkımız buraya Tokludede Haziresi adını takmış. Gencecik bir Samsunlu kız ben gibi doğma büyüme İstanbulluyu utandıracak kadar bilgi dolu anlatıyor; "İstanbul'u fethe gelen bini aşkın sahabe defnedildi buraya Savaş Abi. Yani tam bir sahabeler kabristanıdır." Dahası da varmış. Onu da yanlarındaki Suzan Öğretmen ekliyor: " Ebu Şeybe El- Hudri Türbesi'nin bir özelliği de Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan sınırlı sayıdaki sahabe türbesi oluşundan gelir arkadaşlar."

ESAS MERKEZ NERESİ?

Sonra Bölgenin merkez üssü denecek kadar görkemli, ihtişamlı, büyük, kalabalık Eyüp Sultan'a ilerliyorum. Malum burası da İstanbul'un en çok ziyaret edilen külliyelerinden biri. Cami, türbe, hamam, medrese ve imaretten oluşuyor. Adı Emevilerin İstanbul kuşatmasına katılan ve burada şehit olan Mihmandar-ı Resulullah Halid bin Ebu Eyüp el-Ensari'den gelmekte. Derdine deva, borcuna eda, hastalığına şifa arayanlar başta, kısmet bekleyen gelin çağı kızları, okulu aksayan öğrenci anaları dolduruyor her bir yanı. Sünnet çocuklarının yanardöner renk cümbüşü, çarşılarda bin kalem mal, her yaştan, her görüşten, görünüşten ve dinden insan burada işte ne güzel. Aklıma İlhan Berk Usta'nın Haliç şiirinden bir dize takılıyor o an: " Ve Haliç çocuk dişleri gibi dedim. Gülünce çıkan..."

BAYRAM YERİ GİBİ

Yardımlaşma, saygı ve sevginin hâkim olduğu bir bayram yeri gibi burası. Konya'dan, Isparta'dan, Edirne'den, Erzurum'dan otobüs otobüs gelmiş cami, türbe ziyaretçilerine bir de kent içinden gelenleri ekleyin, kalabalığı hesaplayın.

Sabah

Güncel Haberleri