Bediüzzaman Hazretleri Âlem-i İslâm’ın en karanlık günlerinde bile “Allah’ın Rahmet’inden ümidinizi kesmeyin” mealindeki âyete ittibaen ümmet-i Muhammed’e (asm) ümid dersleri vermişti. 1911’de Şam Emeviye Camii’nde okuduğu hutbede İslâm Âlemi’nin geri kalmasının sebeplerinden birisinin, ümitsizliğin içimizde hayat bulup dirilmesi olduğunu ifade etmişti.
İSTİKBAL YALNIZ VE YALNIZ İSLÂMİYET’İN OLACAK
Yine aynı risalede “İstikbal yalnız ve yalnız İslâmiyet’in olacak. Ve hâkim, hakaik-i Kur’âniye ve imaniye olacak. Öyle ise şimdiki kader-i ilâhi ve kısmetimize razı olmalıyız ki, bize parlak bir istikbal, ecnebilere müşevveş bir mazi düşmüş” diyerek istikbale yönelik müjdeler vermişti. O’na göre her kışın bir baharı, her gecenin bir sabahı vardı ve İslâm Âlemi’nin gecesi de bir gün gelecek gündüze inkılâp edecekti.
ÜMİDLERİNİ HİÇ KAYBETMEDİLER
Hüsrev Efendi de diğer Nur Talebeleri gibi Bediüzzaman Hazretleri’nin bu istikbal tasavvuruna aynen sahipti. Ne kadar şiddetli zulümler görseler de bu ümidlerini hiç kaybetmediler. Talebelerine Risale-i Nur’dan aldığı iman derslerini nakleden Hüsrev Efendi devamlı ümid dağıtmakta ve onlara şöyle müjdeler vermekteydi:
“Kardeşlerim! Müteessir olmayın! İslâmiyet yeryüzüne hâkim olacak. İslâmiyet dünyaya hâkim olmadıkça kıyamet kopmayacak! İslâmiyet son meyvesini verecek! Öyle bir İslâmiyet gelecek ki bütün dünya kıtalar halinde İslâmiyet’e dahil olacak. Öyle bolluk olacak ki, kimsenin geçim sıkıntısı olmayacak. Bir zengin zekâtını verecek fakir bulamadığı için parasını devlete verecek, dünyanın diğer bölgelerindeki insanlara gönderecek. İslâmiyet hâkim olduğu zaman Cenab-ı Hak yer altındaki ve yer üstündeki hazineleri o insanların emrine verecektir. Böyle bir gün gelecek, hiç merak etmeyin! İnsanların ümidini kestiği zamanda bunlar olacak.”
YA RABBİ! FEREC-İ MUHAMMEDİYE’Yİ (MUHAMMEDÎ KURTULUŞU) (ASM) BİZE PAHALIYA SATMA!
“Allahü Teâlâ Hazretleri, tek bir kişi de olsa, vaadini muhakkak yerine getirecektir” diyen Hüsrev Efendi, namazlarında Âlem-i İslâm’ın kurtuluşu için uzun uzun dualar ederdi. Zaman zaman bu dualarını talebeleri de duyarlardı. En ziyade şöyle dua ettiği işitilirdi: “Ya Rabbi! Ferec-i Muhammediye’yi (Muhammedî kurtuluşu) (asm) bize pahalıya satma! Ucuz ver! Lütfundan, kereminden ver!” derdi.