HRW tarafından yayımlanan raporda, güvenlik de dahil olmak üzere İsrail'in, ayrımcılık içeren uygulamalarını haklı çıkaracak hiçbir gerekçesinin bulunmadığının altı çizildi.
İsrail'in işgal altındaki topraklarda bulunan Yahudi yerleşimleri ile yine aynı bölgede bulunan Filistinlilere yönelik tamamen farklı uygulamalarını içeren vaka çalışmalarına yer verilen 166 sayfalık raporda, İsrail'e, uluslararası kanuni yükümlülüklerini yerine getirmesi, işgal altındaki Filistin topraklarında kurduğu Yahudi yerleşim birimlerinden çekilerek Filistinlilerin haklarını ihlal etmeye son vermesi çağrısında bulunuldu.
2003'te yapılan bir araştırmadaki hesaplamalara göre, İsrail'in işgal altındaki toprakları desteklemek amacıyla yılda 1,4 milyar dolar harcadığına dikkat çekilen raporda, bu ülkeye her yıl 2,57 milyar dolar yardımda bulunan ABD'den, İsrail'e yapılan yardımdan, bu ülkenin işgal altındaki toprakları desteklemek için 1 yılda harcadığı para kadar kesintiye gitmesi istendi.
HRW'nin yaptırdığı çok sayıda araştırmada, ABD'deki vergiden muaf bazı kuruluşların işgal altındaki topraklarda inşa edilen Yahudi yerleşimlerine önemli miktarda para aktardığının belirlendiğine işaret edilen raporda, ABD'ye, “sağlanan vergi muafiyetlerinin, aralarında her çeşit ayrımcılığın yasaklanmasının da bulunduğu, ABD'nin uluslararası hukuka saygı gösterilmesinin gereği olan yükümlülüklerine uygun olup olmadığının belirlenmesi” çağrısında bulunuldu.
İnşa edilen Yahudi yerleşim bölgelerinde tarım ürünlerinin yetiştirilmesi amacıyla İsrail'in çok sayıda su kuyusu açarak Filistinlilerin kullandığı su kaynaklarının kurumasına neden olduğuna ilişkin çeşitli örneklerden alıntılar yapılan raporda, işgal altındaki topraklardaki ürünlerin en önemli alıcısı konumundaki AB'de de “yerleşim yerlerinde üretilen tarım ürünlerine, AB ülkelerince ayrıcalıklı gümrük tarifesi uygulanması gibi yollarla teşvikler sağlanmasının önlenmesi ve AB ülkelerince satın alınan malların Filistinlilere yapılan ayrımcılığa katkı sağlayıp sağlamadığının araştırılması” istendi.
İsrail'de faaliyet gösteren bazı işletmelerin, bu ülkede hiçbir tazminat ödemeksizin, kanuna aykırı olarak el koyduğu Filistinlilere ait topraklarda ticari faaliyetlerde bulunarak Filistinlilere uygulanan ayrımcılığa katkı yaptığına veya bundan çıkar sağladığına dikkat çekilen raporda, bu işletmelerin İsrail hükümetinden teşvik ve vergi indirimleri aldığı, ayrıca diğer işletmelere tanınmayan altyapılardan ve ihracat kanallarından yararlandırıldığı, ruhsatlar verildiği kaydedildi. Raporda, iş çevrelerine bu tür ayrımcılık içeren faaliyetleri soruşturmaları, önlemeleri ve İsrail'in ayrımcılık içeren uygulamalarına katkı sağlaması kaçınılmaz olan işlemlere son vermeleri çağrısında bulunuldu.
HRW Dış İlişkiler İcra Direktörü Carroll Bogert, raporun okunması sırasında yaptığı konuşmada, “Yahudi yerleşimciler İsrail tarafından sağlanan pek çok avantajdan faydalanırken, hemen yakınlarındaki Filistinliler, sadece ırkları, etnik ve ulusal kökenleri nedeniyle elektrik, su, okul ve karayollarına erişim gibi haklardan mahrum bırakıldıkları sistematik bir ayrımcılığa tabi tutuluyorlar” demişti.
Batı Şeria'da her gün uygulanan ayrımcılığın kabul edilemez olduğunun altına çizen Bogert konuşmasında, “İsrail'in kanuna aykırı uygulamaları nedeniyle lekelenme riskiyle karşı karşıya kalan yabancı hükümetler ve iş çevreleri, bu tip ayrımcılık içeren kanunsuz uygulamaları saptamalı ve bunları destekleyen politika ve eylemlere son vermelidir” ifadelerine yer vermişti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, HRW raporu ile Bogert'in açıklamalarına tepki göstererek insan hakları örgütlerini “iki yüzlü davranmakla” suçlamıştı.
“İsrail'in Ortadoğu'daki tek liberal demokrasi olduğunu” öne süren Netanyahu, “kadınları taşlayan, eşcinselleri asan rejimlere göz yuman insan hakları örgütlerinin ikiyüzlülüğü gözler önüne serilmelidir” demişti.
Hürriyet