Risale Haber-Zaman yazarı tarihçi Mustafa Armağan, Bediüzzaman Said Nursi ve Sultan II. Abdülhamid arasındaki irtibata dikkat çekti.
Said Nursi'nin vefatının 50. yıldönümüne bir yıl kala, sırlarla dolu hayatının tarihçilerin ilgi odağı olmaya devam ettiğini ifade eden Armağan, "Mesela Sultan II. Abdülhamid'le ilişkisi henüz aydınlığa çıkarılabilmiş değildir" dedi.
Meşrutiyet'in ilanından hemen önce verilen bir jurnal sebebiyle Said Nursi'nin hapsedildiğini hatırlatan Armağan, yazısını şöyle sürdürdü:
"Hapishanede Emniyet Genel Müdürü (Zabtiye Nazırı) Şefik Paşa tarafından ziyareti söz konusudur. Kardeşi Abdülmecid Nursi'nin not defterinden öğrendiğimiz bu görüşmenin içeriği, sıradan bir mahpusa yapılan bir muameleye benzemiyor.
"Padişah'ın selamını, hediyesi olarak da bir miktar parayı getiren ve kendisine 30 altın lira maaş teklif eden Şefik Paşa'ya Bediüzzaman'ın cevabı, 'Ben dilenci değilim' olur. Saraya şahsı için değil, milleti için geldiğini belirten Nursi'ye Şefik Paşa'nın verdiği cevap ise ilginçtir: 'Senin Kürdistan'da eğitimi yaymak maksadın Bakanlar Kurulu'nda görüşülmektedir.' Yani arzu ettiğin medrese ileride açılacaktır.
"Artık bu cevap, işi geçiştirmeye yönelik bir kapan mıydı, yoksa teklifi gerçekten hükümetçe ciddiye alınmış mıydı? Bilmiyoruz. Maaş bağlanması, ciddiye alındığına dair bir emare sayılabilir. Ancak Abdülhamid'in maaşa bağlama diye de bir siyaseti olduğunu unutmayalım. Bediüzzaman ise bu teklifi sus payı olarak değerlendirip reddetmişti.
"Gerçi o da Abdülhamid'in açtığı okulları takdir ediyordu; ancak özellikle Doğu'da eğitime önem verilmesini istiyordu. Ne var ki, 1908 Mayıs'ı her ikisine de sağlıklı bir karşılaşma ortamı sunmuyordu. Anlaşamamaları için hiçbir sebep bulunmayan bu yakın tarihimizin iki mühim şahsiyetinin ufuklarının o sırada buluşamamış olmasına ne kadar hayıflansak yeridir. Neyse ki onların ufuklarını buluşturmak, "Asım'ın nesli"ne vasiyet edilecekti. Hayatlarında hiç karşılaşmasalar da, bu buluşma az şey midir?