Risale-i Nur Tarihinde Sarıklı Gençler-6

Abdulkadir ÇELEBİOĞLU

6- M. Said Özdemir Ağabey

Said Özdemir Ağabeyimiz de Risale-i Nur tarihindeki sarıklı genç makâmını deruhte eden ağabeylerimizdendir.

Üstâd Bediüzzaman ile görüşmesinde dönerli ders okunurken sıra Said Özdemir Ağabey'e gelir. Said Özdemir Ağabey de sıradaki şu yeri okur; "Sarıklı, küçük, genç bir zât ise, Hulusî'ye omuz omuza verecek, belki geçecek birisi, nâşirler ve talebeler içine girmeye namzeddir. Bazılarını zannederim, fakat kat'î hükmedemem. O genç, kuvve-i velâyetle meydana atılacak bir zâttır. Sâir noktaları sen benim bedelime tabir et." Üstâd Bediüzzaman, bu son cümleler okunduğunda gözlerini Said Özdemir Ağabey'e dikerek "O sensin kardeşim!" der. (Bkz. Said Özdemir Ağabey, Hazırlayan: Erol Öztürkci, s. 62)

Said Özdemir Ağabey bir videosunda da buna temas ederek aynı şeyi anlatır. (Bkz. https://youtu.be/8EbYxFUlsww?si=-1buz8y91wXmWIrx)

Said Özdemir Ağabey hayatta iken kendisinden izin alınarak hazırlanan kitapta şu ifadeler geçmektedir; "...Said Özdemir, o dersten sonra Mektubať taki o ifadeleri hep düşündü. Bunları kendisine ilke edindi.
"Yüksek ses...
Telsiz aletlerin ahizeleri...
Bütün dünyaya ders işittirmek..."
Zihni günlerce, yıllarca bu ifadelerle meşgul oldu. 1995'te kurduğu İnternet sitesinin de, bir kısım Risalelerin kırktan fazla dile tercüme edilmesinin de temelinde o ders, o uyarı ve "Yüksek ses... Telsiz aletlerin âhizeleri... Bütün dünyaya ders işittirmek..." ifadeleri vardı. "Telsiz aletlerin ahizeleri"ni "İşte bu İnternettir!" diye yorumlamıştı.

Said Özdemir, bu ölümsüz hatırayı aslında anlatmak istemedi bana. O, büyük bir tevazu sahibiydi. Hodfuruşluktan, gururdan çekiniyordu. Hatırasını naklederken hüzünlendi ve yine iki büklüm vaziyette "Sarıklı, küçük genç benmişim, nerdeee, nerdee!" diye söylenerek odadan çıktı ve "Cenâb-ı Hak lâyık kılsın!" diye dualar etti." (Said Özdemir Ağabey, Hazırlayan: Erol Öztürkci, s. 62 - 63)

Görüldüğü üzere Üstâd Bediüzzaman, şahıs olarak "Said Özdemir Ağabey'e" sarıklı gencin kendisi olduğunu ifade etmiştir. Bu ifadelerden hem sarıklı gencin şahıs olduğu hem de Üstâd Bediüzzaman'ın kendi talebelerine șevk için kullandığını anlamak mümkündür. Said Özdemir Ağabey de bu hatırayı anlattıktan sonra "Sarıklı, küçük genç benmişim, nerdeee, nerdee!" diyerek şahsını ön plana çıkarmak şöyle dursun kendini geride tutmuştur. Bunun yanında "Cenâb-ı Hak lâyık kılsın!" diyerek de bu sarıklı genç mânâsı ve makamında istihdam olunmayı niyaz ettiğini görmekteyiz.

"Nâșir"lik hususunda da Said Özdemir Ağabey, nâșirlerdendir. Nitekim İhlâs Nur Neșriyat'ı kurması ve Nurlar'ı neșretmesi de bunu göstermektedir. Üstâd Bediüzzaman'ın vasiyetnamesinde geçen "Benim metrukâtım ve Risale-i Nur'dan olan benim hususî kitaplarım ve güzel cildlenmiş mecmualarım vesâir şeylerimin bütününü" (Emirdağ Lâhikası 1, s. 136) vasiyet ettiği kişilerden biri olarak da "Tillolu Said" yani Said Özdemir Ağabey'i saymaktadır.

Ek olarak Üstâd Bediüzzaman'ın Said Özdemir Ağabey'e vekaletnâme hükmünde verdiği yazıda şunlar geçmektedir; "Ben de onu hakikî ve her cihetle bana ve Risale-i Nur'a hizmet için tevkil ediyorum. Benim vekilimdir. O, ne yapsa ben yapıyorum gibi kabul ediyorum." (Son Şahitler - 4, s. 130)

Unutulmaması gereken bir husus da Said Özdemir Ağabey'in "Telsiz aletlerin ahizeleri"ni "İşte bu İnternettir!" diye yorumlamıș olmasıdır (Bkz. Said Özdemir Ağabey, Hazırlayan: Erol Öztürkci, s. 62 - 63) ki, kendisi bu mânâya muvafık bir sûrette hareket ederek Nur.gen.tr sitesini açmıştır.

Risale-i Nur eserlerinin yalnızca matbû, fizikî bir sûrette değil aynı zamanda internet ve sosyal medya ile de neșredilmesinin "nâșirler" içine girmeye ve "sarıklı genç" mânâsını deruhte etmeye vesile olduğu da anlaşılmaktadır.

7- Mehmed Kayalar Ağabey

Mehmed Kayalar Ağabey'imiz de bu listede yerini alan kahraman bir ağabeyimizdir. Nitekim Üstâd Bediüzzaman'ın "Kahraman Kayalar" diye sitayişle bahsetmesi (Nakleden: Mustafa Kırıkçı, Son Şahitler - 3) de bunu gösterir. "Mehmed Kayalar hizmeti hâlisane yapıyor." (Nakleden: Mahmut Aydın, Ağabeyler Anlatıyor - 3, s. 276) diyen Üstâd Bediüzzaman'ın "Şark'ta, Şeyh Said hadisesinden dolayı insanların başları yerdeydi. Mehmed Kayalar sayesinde başları kalktı." (https://www.nuranimudafa.com/post/mehmed-kayalar-agabey-den-hatiralar) demesi de verdiği kıymet ve ehemmiyeti göstermektedir. "Sarıklı genç" ifadesindeki sarık aynı zamanda izzete ișarettir, Mehmed Kayalar Ağabey de bu izzetin mücessem hâllerinden biridir.

Sarıklı genç hakkında verdiğimiz 5 kesimin yorumunda 3. kesimden bahsederken onların sarıklı genç için "bazı vazifeler ile tavzif edildiği istihracında" bulunduklarını ifade etmiştik. Mehmed Kayalar Ağabey başlığında bunu ifâde etmemizin sebebi ise, Kayalar Ağabey'in yazdığı eserler için kullandığı şu ifadeleridir; "Risale-i Nur'un haşiyeleridir, tamamlamasıdır." (https://www.nuranimudafa.com/post/mehmed-kayalar-agabey-den-hatiralar)

Çeşitli zamanlarda yazdığı eserleri bulunan Kayalar Ağabey ve eserleri noktasından bakıldığında "sarıklı genç" hususunda ayrı bir yerinin olduğunu da söylemek mümkündür.

Bu dediklerimiz sadece kanaatlerden ibaret değildir. Şöyle ki; [Mehmed Kayalar Ağabey ve Üstâd Bediüzzamanʹın ilk görüşmesinde] "Üstâd'ın ilk sözü 'Mehmed Bey! 28. Mektup'ta Hulusî'nin rüya tabiri var, demiştim ki; ileride bir genç kuvve-i velâyetle daireye girecek. Ben o tabiri yaparken senin bu şahsiyetin karşıma çıktı ve yazdım.' oldu." (İrfan Haspolatlı, Mehmed Kayalar ve Hizmetleri, s. 8) Üstâd Bediüzzaman burada da görüldüğü üzere daha önce çeşitli talebeleri için "Sensin" dediği sarıklı genç mânâsını, bu görüşmede de Mehmed Kayalar Ağabey için "senin bu şahsiyetin karşıma çıktı" diyerek ifade etmektedir.

Yine bir başka hatıra da şu şekildedir; "1946 senesinde bir gün Halıcı Sabri, Kürt Bekir Efendi ve arkadaşları Üstâd'a: 'Üstâd'ım, Risale-i Nur böyle kapalı dairede olmaz. Ülke çapında neşredelim.' deyince Üstâd: 'Acele etmeyin, onun günü var. 28. Mektup'ta Hulusî'nin rüya tabirinde işaret ettiğim sarıklı genç gelince o işler olur. O'nu bekleyin.' demiştir. Mehmed Kayalar Ağabey, 1950'de Üstâd'a ilk gittiğinde o sarıklı gencin Mehmed Ağabey olduğunu bizzat Üstâd, kendisine söylemiştir." (İrfan Haspolatlı, Mehmed Kayalar ve Hizmetleri, s. 13) Burada daha açık bir şekilde Üstâd Bediüzzaman'ın Mehmed Kayalar Ağabey'e sarıklı genç olduğunu söylediği geçmektedir.

Son olarak da Mehmed Kayalar Ağabey'in kendi ifadeleri ile meseleyi bağlayalım; "Mehmed Kayalar Ağabey vefatına birkaç ay kala şöyle buyurdular:
'Hulusî Bey’in 28. Mektub'un birinci mes'elesinde zikredilen rüyadaki 'sarıklı küçük genç bir zât'a ait rüyası 1929 - 1930'lu yıllarda görülmüştür.
Üstâd'ın bu rüyaya yaptığı tabir: 'O genç sırr-ı velâyetle çıkacaktır.'
Ve başka genç de çıkmadı. Çok büyük evliyanın inâyeti altındayım.' " (İrfan Haspolatlı, Mehmed Kayalar ve Hizmetleri, s. 14 - 15)

Mehmed Kayalar Ağabey'in de aynı diğer ağabeyler gibi istihdam olunduğu ve sarıklı gençlerden olduğuna şüphe yoktur. Bunu da kendi hayatı ile tasdik etmiştir.

(Devam Edecek)

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.