Mesut Hançer, sekiz katlı bir apartmanın yıkıntıları altında kalan 15 yaşındaki Irmak'ın yasını tutuyor: "Depremde annemi, kardeşlerimi, yeğenlerimi kaybettim. Ama hiçbir şey bir çocuğu defnetmekle kıyaslanamaz. Bu acı tarif edilemez."
Hançer'in umutsuzca kızının elini tutarak beklediği, felaketin sembolü haline gelen görüntü birçok gazetenin ön sayfalarında yayınlandı; internette milyonlarca kez izlendi.
Bir işadamı, eski fırıncı olan Hançer'e bir TV kanalında idari iş teklif etti; ailesine Ankara'da bir daire verdi.
Hançer'in kızı Irmak'ın babasının yanında melek olarak resmedildiği bir tablo oturma odalarında asılı.
Hançer, "Onun elini bırakamadım. Kızım yatağında bir melek gibi uyuyordu" diyor.
ELİNİ TUTTUM, SAÇLARINI OKŞADIM, YANAKLARINDAN ÖPTÜM
Hançer, deprem saat 04:17'de meydana geldiğinde fırınında çalışıyordu. Evini aradığında eşi ve üç çocuğunun tek katlı evlerinde güvende olduklarını öğrendi. Ancak geceyi büyükannesinin evinde geçiren en küçükleri Irmak'a kimse ulaşamadı.
Irmak, İstanbul ve Hatay'dan gelen kuzenleriyle vakit geçirmeyi planlıyordu. Annesinin binasına koşan Hançer, sekiz katlı bloğun bir moloz yığınına dönüştüğünü gördü. Enkaz altında kızının cansız bedenine ulaştı.
Kurtarma ekibi gelene kadar bir günden fazla beklediğini söyleyen Hançer, beton blokları elleriyle kaydırmayı denedi ancak başaramadı.
Irmak'ın cesedini çıkaramayan çaresiz baba, onun yanında oturmaya devam etmiş: "Elini tuttum, saçlarını okşadım, yanaklarından öptüm."
euronews