A’cubetüzzaman’dan Bediüzzaman’a…

Mustafa ÖZCAN

Esasında A’cubetüzzaman  İmam Gazali’nin lakaplarından birisidir. Daha doğrusu Türk kökenli muhaddislerden olan İmam Zehebi’nin Gazali’ye atfettiği lakaplardan birisidir. ‘Zamanın acaibi’ demektir.  Bediüzzaman da zamanın eşsizi ve biriciği ve bir tanesi demektir.  Elbette mücedditlerin birbirlerine benzeyen ortak yönleri vardır.  Bunlardan birisi lakapları veya sıfatları ise bir diğeri de rüyalarla müjdelenmeleridir. Elbette ki Ehl-i sünnet inancına göre vahiy kesilmiştir. Bunun yerine sadık rüyalar kalmıştır. Ve mücedditlerin geneli bu sadık rüyalar vasıtasıyla müceddit olduklarını öğrenmişler veya kanaat getirmişlerdir.  Rüya yoluyla mücedditler teselli edilmiş ve müjdelenmişlerdir.

Elbette ki ittifakla ilk müceddit Ömer Bin Abdulaziz’dir. Sonrasında da genel kanaat İmam Şafii olduğu yönündedir. Bununla birlikte mücedditlerin tasnifi ekolden ekole değişiklik arz etmektedir. Lakin genellikle büyük mücedditler üzerine ittifak hasıl olmuştur. Bunlardan birisi de beşinci yüzyılın müceddidi olan İmam Gazali hazretleridir.  Burada özellikle Ömer Bin Abdulaziz ile Gazali’nin mücedditlik payesiyle alakalı rüya yoluyla aldıkları müjdelere temas etmek ve değinmek istiyorum.  Elbette bazen rüyalar arasında tevatür ve ittifak hasıl oluyor. Bununla birlikte Mısır Müftüsü Ali Cuma’nın ihtisas yaptığı konulardan birisi olan mütevatir rüyaların şer’i bir delil teşkil edip etmeyeceği meselesi tartışmalıdır. Ona göre, rüyalar ittifak etse de bu ittifak bir delil teşkil etmez.  1 Muharrem 1400 tarihinde Mehdi adına huruç eden Cuheyman  Uteybi ve Mehdi olduğunu ileri süren Muhammed Abdullah Kahtani meselesi de mütevatir rüyalarla yakından alakalı bir meseledir. Suud rejimi bunların rüyalarla hatta ittifak eden rüyalarla harekete geçtiklerini ileri sürerken Harem baskıncılarına yakın olan bazıları bu töhmeti reddetmektedir. Rüya ile amel edilmediğini aksine Suud yönetiminin cebabire anlayışını temsil ettiği için kalkışma yapıldığını ve bu niyetle yola çıktıklarını ileri sürmüşlerdir.

*

Lakin bir zatın sırf topallığından dolayı, hadislerde Mehdi hazırlayıcısı olarak geçen Kinde kabilesinden topal adamla kendisini  ilişkilendirmesi gibi Cüheyman ve Muhammed Kahtani de Mehdi’ye Harem’de biat edileceğine dair hadisleri alarak bunun 1 Muharrem 1400 hicri yılında tahakkuk edeceğini düşünmeleri herhalde birincisine benzeyen bir kurgu olsa gerek.  Cüheyman Uteybi esasında Mısırlı Şükrü Mustafa ve Cemeatü’l Müslimin hareketine benzemektedir. Bunların İslam’ı anlama ve yaşama konusunda kusurlu ve sıkıntılı bir grup olduğu aşikardır.  Burada sadece kusuru rejime veya kurulu düzenlere atmak ve yüklemek de kolaycılık olur. Bu cemaatin kendisine yakıştırdığı Cemaatü’l Müslimin ismi de tekelci bir isim olmasından dolayı  İsam Attar gibi dava ve ilim adamları tarafından uygun görülmemiştir.

Rüyalar da imtihan aracıdır ve sırrıyla alakalıdır. Zaman zaman rüyalar arasında ittifaklar ve tevatür olduğu gibi zaman zaman da ihtilaflar olmaktadır. Bununla birlikte, mücedditler arasındaz rüya ile müjdeye mazhar olanlar çoktur. Ömer Bin Abdulaziz’le ilgili rüyalar bunlar arasındadır.  Malik İbni Enes ve arkadaşlarından rivayet olunan Ömer Bin Abdulazizin menakıbına göre salih zatlardan birisi rüyasında gökten bir adamın şöyle dediğini duyar: Size adalet ve yumuşaklık geldi. Cemaatte ve Müslüman toplumda amel-i salihi yayacak bir adam zuhur ediyor. Bunun üzerine rüyada gökteki zata bakan yerdeki bir adam ‘kimi kastediyorsun, dediğin zat kimdir?’ diye sorar. Bu defa yere inen gökteki zat eliyle ‘ Ömer’ diye yazar. Ve o gece Ömer Bin Abdulaziz halife olarak seçilir (Siretü Ömer Bin Abdulaziz, Ahmed Ubeyd’in tahkiki, Mektebetü’l Arabiyye Dimeşk s: 36). 

Gerçekten de rüya tahakkuk etmiş ve Hazreti Ebubekir’in dönemi kadar kısa olan döneminde Ömer Bin Abdulaziz bir asırlık icraat yapmıştır. Kimi Batılılar Yavuz Sultan Selim’in 8 yıllık iktidarına 500 yıllık icraatı sığdırdığını söylemişlerdir.  Nitekim bu manada Yavuz için şöyle söylenmiştir: Şemsi asr idı asrda şemsün. Zilli memdut olur zamanı kasir. Asrın Güneşi idi, güneşin de ikindi vakti.  Kısa ömrün gölgesi uzun olur.

Gazali de 10-11 yıllık inziva günlerinden itibaren tekrar halkın huzuruna çıkar. Tekrar halkın huzuruna çıkıp çıkmama noktasında erbab-ı kalbe yani samimi insanlara danışır ve müracaat eder.  İttifakla kendisine inzivayı terk etmesini salık verirler.  Zaviyeden çıkmasını isterler. Bütün bunlara ilave olarak salihler de hakkında mütevatir rüyalar görürler. Bu rüyalar bu hareketin hayrın başlangıcı olduğuna delalet eder. Mütevatir rüyalar beşinci yüzyılın müceddidinin Gazali olduğuna işaret etmektedir ( El İmam el Gazali, Salih Ahmed Şami. Daru’l Kalem, Dımeşk, s: 42-43).

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.