Maziden esinti, Güllük’ü atiye taşıdı. Hal güldü, gönül güldü… Sükûn mecliste konuşan gül hakikati idi, hakikat gülü idi; niye gülünmesindi ki?
Yüzlerdeki nuraniyet, insibağ ve insiyakla bir yüze döndürüyor, bir güle yöneltiyor, bir hakikatle buluşturuyordu.
Gülün şehri Medine, Gül kokulu şehir Isparta, Bursa’nın Güllük’ü. Coğrafyasız gönül şehri, gülden başka ne ile güler? Kehkeşanlar gül diye açmıyor, gül diye dönmüyor mu; Elestte Güle sözümüz yok mu, o sözle yere inmedik mi?
Yerimiz var, dilimiz de… Tutacak gül de. Ünsiyet hakikate, insibağ hikmete, insiyak gerçeğe. Zan yok, vehim yok, komplo teorisi yok. Güllük bir mekân değil; Gülün kokusunun düştüğü her yer Güllük, her gönül gülistan…
Zamansız zamanda mekân üstü buluşmaların adı Güllük. Adı ve adresi; bu aidiyeti taşıyan bütün gönüller; ister Çin Seddi ardında yaşasın, ister Afrika’da bir köyde, ister Himalayalar’da, ister Newyorkta, ister Paris’te ister Barla’da, ister Bursa’da… Elestte tutuşturmuşuz yüreklerimizi…
Barla’da başlayan Gül yürüyüş, girdiği mekânlara, yürüdüğü yüreklere, uğradığı akıllara, misafir olduğu ruhlara Gül’ün kokusunu taşıyor, Güllükleştiriyor; Bursa’da yeni bir Gül açtı, Bursa O gülle gülüyor. Bursa, Barla ile buluşuyor; Güllük Camii doğusu Nurs Apartmanı.
Işık doğudan gelebilir Nur mekânsızdır. Cami hakikatler cami varlık insana camiye yakın bir mevkiden, ümmete seslenmeli değil mi? Asrın başında Cami- Emevi’de konuşana kulak verilseydi ümmet böyle perişan, böyle hayatını ve hukukunu muhafazada etmede zorlanır mıydı?
Gül meşreplilerde ümitsizlik yok; gülistan bozulursa böyle yeni Güllük açarlar, Barla yürüyüşünü ara vermeden sürdürürler. Bursa Barla’dan kopuk değildir, Barla da Medine’den.
Gül medeniyeti yeryüzünde yeşerinceye dek sürecek bu yürüyüş, sonra yeni yerler aranarak devam edecek. Durmak yok zira yol da bitmedi, yolculuk da… Ayağa tökez olanlara uğraşmadan devam…
Evet, Bursa’da bir gül açtı, adı; Güllük.