“UMED Geleneksel İftar” programı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay, BYEGM Genel Müdür Yardımcısı Mansur Özdemir, UMED Başkanı Aslan Değirmenci, basın mensupları, UMED Yönetim Kurulu üyeleri, UMED Medya okulu eski öğrencileri ve çok sayıda davetlinin katılımıyla Ankara’da gerçekleştirildi.
Yılmaz: Türkiye Onurlu Bir Mücadele Veriyor
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, çeşitli güç mücadelelerinin olduğu dünyada Türkiye’nin onurlu bir mücadele verdiğini belirterek, “Maalesef zor bir dünyada, zor bir bölgede yaşıyoruz. Bölgemizde çeşitli çatışmaların, çeşitli güç mücadelelerinin olduğunu görüyoruz. Dünyada da bir güç mücadelesinin, paylaşım mücadelesinin yaşandığını hep birlikte görüyoruz ” dedi.
Şehitlere Allah’tan rahmet dileyerek sözlerine başlayan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, “Maalesef zor bir dünyada, zor bir bölgede yaşıyoruz. Bölgemizde çeşitli çatışmaların, çeşitli güç mücadelelerinin olduğunu görüyoruz. Dünyada da bir güç mücadelesinin, paylaşım mücadelesinin yaşandığını hep birlikte görüyoruz. Bu mücadelede daha güçlü olanları her türlü enstrümanları kullanarak bazen kendi içimizdeki bir takım yapıları da dönüştürüp kendi amaçlarına alet ederek kontrol çabası içinde olduklarını görüyorum. Bir taraftan da bağımsızlığını koruyup onurlu bir şekilde bugünkü dünyada konumunu sağlamlaştırmaya çalışanlar var. İşte Türkiye Cumhuriyeti böyle bir ülke” şeklinde konuştu.
Turbay: UMED Gibi Çok Daha Fazla STK’ya İhtiyaç Var
Daha sonra kürsüye gelerek bir konuşma gerçekleştiren Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay, uluslararası düzlemde Türkiye’ye yönelik büyük bir operasyonun yürütüldüğüne dikkat çekti. Turbay sözlerini şöyle sürdürdü: “FETÖ ihanet çetesinin giriştiği darbenin fiziksel etkilerini içeride yaşarken, dünya çapında kurdukları sözde STK’lar aracılığıyla da Türkiye’nin küresel çıkarlarına darbe vurmaya çalışmaktadırlar. Bu ihanet çetesinin Türkiye aleyhtarı kampanyalarını kırmak, Türkiye düşmanı devşirmeler yetiştirmelerini engellemek istiyorsak, UMED gibi, ICLM gibi çok daha fazla STK’ya ihtiyaç var. Toplumların algılarını ve tercihlerini etkilemede en önemli araç olan medya alanında kıymetli çalışmalar yürüten UMED Yönetim Kurulu Başkanı Aslan Değirmenci’ye, ve onun şahsında bütün UMED yönetimi ve üyelerine teşekkür ediyorum.”
STK faaliyetlerinin öneminden bahseden Turbay, “Sivil toplum faaliyetlerinin önemini yakinen kavramış ve bu alanda Uluslararası Emek Hareketi Konfederasyonu (ICLM)’i kurmuş bir kardeşinizim. Sivil toplumun yerini ve önemini 12 Eylül darbesinden bu tarafa 37 yıl geçmesine rağmen ülkemizde halen darbeye maruz kalıyorsak, gerçek manada faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarına sahip olamayışımızdandır diye düşünüyorum. Günümüzde STK’lar iktidarlardan bile daha etkili bir konuma sahip. Bu özellikleri itibariyle küresel düzeyde yürütülen faaliyetlerde STK’lar kullanışlı birer araç olarak öne çıkmaktadır.”
Özdemir: Medya Eğitimleri Sürmeli
“İletişimin evrensel bir ihtiyaç olduğu günümüzde medya eğitimleri şarttır” diyen BYEGM Genel Müdür Yardımcısı Mansur Özdemir, UMED’in faaliyetlerini yakından takip ettiklerini kaydetti. Özdemir, enformasyonun hakkın ve adaletin inşası yolunda kullanılacak bir destekleyici olarak görülmesi gerektiğini vurguladı.
Değirmenci, Yeni Medya Okulunun Müjdesini Verdi
Sözlerine iftar programına verdikleri desteklerden ötürü Bem-Bir-Sen yönetimine teşekkür ederek başlayan UMED Başkanı Aslan Değirmenci, iftar programında bir arada olmaktan memnuniyet duyduklarını kaydetti.
“UMED kurulalı yaklaşık bir buçuk yıl oldu” diyen UMED Başkanı Aslan Değirmenci, bu süreç içerisinde birçok panel ve sempozyuma imza attıklarını belirtti. Değirmenci, “Gördüğümüz haksızlıkları dile getirdik, emperyal bir dilden arınmış medya mücadelemizi her platformda vermeye gayret ettik. Bundan sonrada asla mücadelemizden ödün vermeden yolumuza devam edeceğiz. Biz şiddetin dilinden ayrılmış bir medya istiyoruz. Biz terör örgütleriyle arasına mesafe koyan bir medya istiyoruz. Biz vesayetin bekçiliğine soyunan bir medya istemiyoruz. Biz adil bir medya, adil bir dünya istiyoruz.
Genç iletişimcilerimizi çok önemsiyoruz. Bu kapsamda tamamen ücretsiz 2 medya okulu açtık. 90 öğrenci ağırladık. Sertifika almaya hak kazanan, okullarını bitiren yüzde 70 öğrencimize iş imkânı sağladık. Yeni mezun olan arkadaşlarımız var. Aramızdalar. Onlar içinde yeni iş imkânları medyana getirmek için çaba sarf edeceğiz. Yeni medya okulumuz ise Allah'ın izniyle yolda” ifadelerini kullandı.
Konuşmasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Değirmenci, adalet önünde kimseye imtiyaz tanınamayacağını belirterek, “İfade ve düşünce özgürlüğü adı altında siyasal ve askeri casusluk maksadıyla devlet sırrı kapsamında yasaklanan bilgileri temin etme ve ifşa etmek gazetecilik değildir. Altını çizerek belirtiyorum; Ulusal güvenliği tehdit eden, milli iradenin tecellisini engellemeye yönelik her türlü faaliyeti haberleştirmek, seçilmiş hükümeti ortadan kaldırmaya ve işlevsiz kılmaya yönelik sosyal medya paylaşımlarını yaygınlaştırmak; kaosa hizmet etmek, devletleri zayıflatmak, terörle mücadeleyi yıpratmak, meşru siyaseti tartışılır hale getirmektir. Bu oyunların içerisinde olan kim olursa olsun, ucu kime ulaşırsa ulaşsın asla taviz verilmemeli, hukuk önünde hesap sorulmalıdır. UMED olarak biz gereksiz tutuklamalara, delilsiz yargılamalara sonuna kadar karşıyız. Ancak biz, devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken niteliğe sahip bilgilerin haberleştirmesine de sonuna kadar karşıyız” şeklinde konuştu.
Mısır’ın Darbeci Yönetimini Kınıyoruz
Mısır’daki gelişmeleri değerlendiren Değirmenci, Mısır’da darbe yönetiminin özgür basını susturduğunu vurguladı. Değirmenci söyle devam etti: “Sadece iç değil dış basının yayınlarına da sansür getiren Mısır’ın darbeci yönetimini kınıyoruz. Bilinmesini istiyoruz ki özgür basının susturulduğu yerde adalet yoktur. Adaletin olmadığı yerden özgürlükten söz etmek ise mümkün değildir. Aynı şekilde Katar’ı kuşatma altına almak isteyen küresel sistemin baronları Katar medyasını da susturmaya kalkmış, El-Cezire gibi medya kuruluşlarına yasak getirmeye başlamıştır. Ve maalesef dünya aynı katliamlara sessiz kaldığı gibi medyanın kafese alınmaya çalışılmasına da sessiz kalmaktadır. Biz bu sessizliğin kaderimiz olduğuna inanmıyor; başta medya olmak üzere insan hakları örgütlerini; sansür uygulamalarına karşı ses vermeye davet ediyoruz. Son söz; küresel emperyal sistem kamuoyunun gerçeği öğrenmesini faşizanca sansürleyerek karanlığı tercih edebilir. Biz Türkiye medyası olarak gerçeği yaygınlaştıracağız, dünyayı doğru haberlerle aydınlatacağız.”