Adnan Oktar röportajı

Nurettin HUYUT

Bir insan bir başka insan hakkında serdi kelam ederken gayet dikkatli olmalıdır. O insanın fikirleri hakkında yorum yapıyorsa, hele o insan Said Nursi ise iki kat dikkat etmelidir.

Özellikle her yönünü incelemeden, öğrenmeden konuşursa her şeyi biri birine karıştırır içinden çıkılmaz bir durum oluşturur. O kişiyi bilen insanlar için de o meseleyi çözmek gayet zor olur.

İşte ben, Adnan Oktar’ın Said Nursi ile ilgili fikirlerini okurken inanın bu duruma düştüm. Bu işin uzmanı sayılmam ama, O’nu birazcık okuyanın veya tanıyanın benim durumuma düşeceği açıktır.

Özetle anlattıklarında;
1-Atatürk’le ilgili düşüncelerinde bariz yanlışlar var.
2-Said Nursi ile ilgili söylemlerinde açık hatalar var.
3-Bir de Said Nursi’ye isnad ettiği Atatürk ile ilgili düşüncelerinde çarpıklıklar söz konusu.

Bu üç meseleden birincisini, yani, Atatürk ile ilgili kısmını düzeltmeme gerek yok. Zira “Mustafa” filminin gündemde olduğu bir dönemde bu konuya cevap vermek abes kaçar sanırım.

Said Nursi ile ilgili düşüncelerindeki hatalara gelince; Bu hatalarına cevap vermekse imkânsız. Çünkü genel ifadeler kullanmış, Said Nursi’nin Abdülhamit ile ilgili hata yaptığını itiraf ettiğini söylediği halde bu hatanın nasıl gerçekleştiğini ve bu hatayı Said Nursi’nin nerede ne zaman yaptığını belgeleri ile söyleyemiyor.

Said Nursi’nin Atatürk ile ilgili düşüncelerine gelince:

Öncelikle şunu unutmamalıyız ki, Said Nursi hiçbir kişi veya kurum veya olay karşısında toptancı olmamıştır. Ayrıca, ispat edemediği hiçbir konuda fikir beyan etmemiştir. Özellikle Atatürk’le ilgili fikirlerinde gayet net ve gayet açık olmuştur.

O nedenle Adnan Oktar’ın yanıldığını ifade etmeliyim. Her şeyden evvel şu bir gerçektir ki, Said Nursi, Atatürk ile ilgili fikirlerini başkasından öğrenmemiş. Bizzat kendisi 1922’lerde Ankara’ya gelip sekiz ay kaldığı dönemde M. Kemal’le yaptığı görüşmelerde bizzat şahit olmuş, görmüş ve yazmıştır. Kendisi ile saatlerce tartıştığı, herkesin önünde hiddetle cevap verdiği kesin belgelerle açıklanmıştır. Buna rağmen, “O’na Atatürk’ü yanlış anlatmışlar, ben anlatsaydım düşüncesi değişirdi” demek ne derece doğrudur?

O’nun döneminde yaşayan Said Nursi’dir, O’nu gören ve O’nunla tartışan, yanlış kabul ettiği fikirlerini yüzüne haykıran Said Nursi’dir. Atatürk’ü görmemiş ve yaşadığı dönemde yaşamamış biri, O’nu görmüş, O’nunla fikri tartışmalarda bulunmuş birinden daha iyi nasıl bilebilir. Hal böyle iken herkesin gözü önünde “O’na Atatürk’ü yanlış anlatmışlar, ben anlatsaydım düşüncesi değişirdi” demenin altında kötü niyet yoksa bilmemezlik vardır yahut “ya tutarsa” kurnazlığı vardır. Ama tutmuyor işte bir bilen çıkıyor. Hatta bir değil milyon bilenler çıkıyor ve söylediklerinin doğru olmadığını kendisine söylüyor. 

Bütün bunlara rağmen, Adnan Hoca’yı severim, İslam dinine çok büyük hizmetler etmiştir. Kendisinin de ifade ettiği gibi belki de hayatta olsaydı ve Onu görseydi, yanına gidebilseydi kendisini talebe de kabul ederdi. Buna tüm kalbimizle de inanıyoruz. Hayat hikâyesini okuyanlar bilir nice insanlar O’na gitmiş, O’nun dergâhına sığınmış O da bu kabil insanları kabul ederek, “yirmi yıllık talebemsin” demiş (Necip Fazıl’a dediği gibi) kucaklamış ve bağrına basmıştır.

Maden öyledir. Ve madem değerli hocamız buna inanıyor. Öyleyse yapılacak şey bellidir. Talebeliğin gereği olarak Üstadı’nı iyi okumak, iyi tanımak ve hayırla yâd etmek daha doğru olur. Ta ki, O da kabrinde rahatsız olmasın ve talebeliğe gerçekten kabul etsin.

nurettinhuyut@risalehaber.com

 

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.