Afgan Nur talebesinin Türkiye mektubu

Türkiye'deki makalenin okurlarından mühimmane istirham ederiz ki

Risale Haber-Haber Merkezi

İnsanlar kendi aralarında konuşurken şunu yapabileceğime bunu da yapamayacağıma inanıyorum, çünkü şunun gerektirdiği yetenek ve kabiliyetler, eğitim ve çevre, özgüvenim ve imkanlarım aklıma güç veriyor derler.

Müstemi (dinleyici) arkadaşı da; tabii canım aklın yolu birdir, gayet güzel düşünmüşsün diyerek “senin gibi çalışkan ve çevresine faydalı olan bir dostum olduğu için çok mutluyum” cümlesiyle de taltif eder. Şayet onun o dostu hayaline kavuşur,muradına ererse fevkalade tefehhur eder (gururlanır) sağa -sola adeta bir ilanat-ı mütelezzizane-i Nefsaniye ile duyurur, benim arkadaşım o, bizim talebemiz o, tabii ya başarılı adamın başarılı dostu olur gibi sitayiş ve övgülü söylemler ile toplumda pek çok insan sahiplenir durur bu insanı.

Maazallah (Allah muhafaza) o insan-ı ferit acz-i mutlak, fakr ve zaaf-ı bi-nihaye içinde olduğuna henüz ilmen yakin inanamamaktadır. İman-ı taklidi ve bir nebze okudu ise hakaik-ı imaniye-i kuraniye kalbine ve letaifi Rabbaniyesine işlemiştir. Ancak aklı ve adat-ı içtimaiye-i beşeriye toplum içinde saygın ve itibar sahibi kişilerin onayını alan hedeflerin başarılmasını daha kolay göstermektedir.

Heyhat o duruma ki, manen sayılan maddeten istihsan-ı mütezelzileye mazhar zevat-ı mühimme-i içtimaiye bir planı destekliyor ve onaylıyorsa artık firavnane bir teşebbüsle o hedef uygulamaya konmuştur, başarılması için kimi mekruh ( bazen haram) ve nameşru yollar mübah olmuştur.

Faraziyat-ı akliye ve emsal-i içtimaiye pek çoktur, biz sadede gelip imanın gerçekten idrakına ve hakikaten ef'al-i zahiriye ile izhar edilip edilemediğine bakalım “Eğer biz ahlak-ı islamiyenin ve hakaik-i kuraniyenin hasanatını ef'alimizle izhar etsek sair dinlerin tabileri fevç fevç, kitleler halinde belki de devletler halinde islamiyete dehalet edeceklerdir” hakikatinin neresinde olduğumuzu müşahede edelim.

İmanın tesirat-ı mühimme-i ilmiyesini ve netaici müteşekkirane-i içtimaiyesini müşahede edememek fevkalade bir ümitsizlik ve ümitsizlik içinde bir hezeyan-ı akliye ve şu hezeyan-ı akliye içinde bir tahribat-ı hedamat-ı maneviye-i imaniyeye sebeptir.Fakat şu kelime-i kuraniyenin derecat-ı maneviyesinden ve gerçekten sosyal hayatta yaşanabilmesi neticesindeki tesiratından ve hakiki bir vesile-i futuhat-ı imaniye-i kuraniye olacağından bahsetmek isteriz.

Şu iddia-i azime bizi çok aşar, fakat biz ehli imanın ibadat-ı mühlisanesini ve Risaletin Nurun futuhat-ı kuraniyesini ve Şahs-ı maneviyesinin hidemat-ı kuraniyedeki makam-ı aliyesini şefaatçı yaparak bu mevzuya müdahil olduk.

Bu kelime-i mukaddese-i kuraniyenin hakiki tesirat-ı kalbiyesini ve mücizevari netaici akliyesini enzar-aliyeye ve ukul-u muhakkikeye vermek için en evvel bir seyahet-i hayaliye- akliyeye hissiyat-ı halisane-i kalbiyeyi kumandan yaparak asr-ı saadete gitmek elzemdir. Ancak bendeniz tüm dualara ve hissiyat-ı kalbiye-i şefaiye-i üstadiyeye rağmen günümüzdeki terbiye-i ilmiyedeki dehşetli tesirat-ı felasifenin zihnimde bıraktığı karanlık ve kirlerden ve küfrü işmam eden telkinat-ı acizane-i içtimayenin “ Ayna-i Rahman olan Vicdanıma” vurduğu korkunç darbelerden dolayı bu seyahete çıkamıyorum. Rahmet-i ilahiyeden kuvvetle ümitvarız ki Risaletin Nurun himmeti ve hakiki has talebelerinin mecmu-u dualarının akrebiyeti ilahiyeye celbi ve Rahmet-i İlahiyenin artık hakaiki kuraniyenin “Galibane hükmetsine bi-iznillah” müsaede zamanının tezahürüne vesile olması neticesinde asr-ı saadete seyahet-i hayaliye-i akliyemiz gerçekleşecektir inşallah.

Şimdilik İman kelimesinin taarif-i ilmiyesini idrak-ı nakisanem ile izharına ve hissiyat-ı kalbiyemin Türkiye'deki Nur talebe ve şakirtlerinin şu mesail-i mühimme-i imaniyenin ef'al-i zahiriye ile tezahürü için ehemmiyet ve gayretlerinin tefevvücüne bir dua-i acizane ile iktifa ederiz.

Şu mukaddes kelime-i nuraniye-i kuraniyenin en müstehsen ve fevkulade icaz-ı beliğe ile tarifi Kuran-ı mücizül beyanın mühim bir şakirdi olan Sad-ı Taftazidendir ki ne güzel söylettirilmiş.
İman cüz-i ihtiyarinin sarfından sonra kabe ilka edilen bir Nurdur.

Rabbimiz... ! Sen bize halka-i kuraniyenin serzakirinin zaman-ı irsalinden ta hesap gününün dehşeti hengamına kadar gönderdiğin başta efendimiz Muhammed-i Arabi (S.A.V)in önderliğini akebinde aşare-i mübeşşirenin akrebiyeti kalbiyelerini, devamında da bu Kelime-i Mukaddese-i Kuraniyeyi binler barekallah ile müstehsen bir teveccüh-ü kalbiye-i akliye ile tüm müminlerden tay-ı mekan ve kat-ı zaman ile celbine mazhar olan “taarifat-ı ilmiyede üstad ve hakaik-ı itikadiyenin tanziminde bir nevi (Eş'ari ve Matüridi) gibi rehber olan Sad-ı Taftazi misillü Şah-ı Geylani, Şah-ı Nakşibend , İmam-ı Rabbani ve Üstad-ı Azam Bediüzzaman Said-i Nursi gibi emsalinden müteşekkil üçler-yediler – kırklar ve binlerin hem akrebiyeti kalbiyelerini hem tasarrufat-ı maneviyelerini ihsan edip, hissiyat-ı kalbiyelerimizin tezkiyesinde ve terbiye-i akliyemizin mürebbiyetinde ve binnetice inkişafat-ı akliyemizde rehberliklerini ihsan eyle.

Hemen itiraz-ı muarızaneye geçme ey insan-ı mudakkik; üçler, yedilerden maksadımız bildiğin:
1-a: İman b: İbadet c: Muamelat
2-a: Kuvve-i akliye b: Kuvve-i Şeheviye-i Behimmiye c: Kuvve-i Gadabiye
3-a: İman b: Hayat c : Şeriat değildi. Bilakis Risaletin Nurda mukerreren zikredilen ve Üstad-ı Azama bir zaman-ı muayyene kadar üstadlık eden Şah-ı Geylani başta Şah-ı Nakşibend ve İmam-ı Rabbani üçlüsü idi. Fakat muhakkikin ve mudakkikin ile münazeremizin mukaddemesi şu hakikat-i iman iken müntehası İman–İbadet ve Muamelattan (İman–Hayat ve Şeriat) hakikatlerinin ef'ali zahiriye-i beşeriye ile tezahürünü alem-i islamin müşahedatına takdim etmeye kadar varmasını niyaz ederiz.

Not: Münazaramızın devamını en yakın zamanda enzar-ı aliyelerinize takdim edip tepkilerinizi öğrenmeyi Rahmet-i İlahiyeden niyaz ederiz. Türkiye'deki makalenin okurlarından mühimmane istirham ederiz ki; tenkidat ve temennilerini bilatereddüt bizim mütercimimize bildirsinler. Yoksa hatalarını göremeyen manevi körlerden وَاَمْرُهُمْ شُورٰى بَيْنَهُمْ “Aralarındaki işleri istişare iledir, işlerini onlara danış” vb emr-i ilahiyeleri duyamayan manevi sağırlardan farkımız kalmaz.

Tüm müminlerin, bilhassa Türkiye'de Hay olan Üstadımızın terbiyesine mazhar olmuş Mustafa Sungur ve Mehmed Fırıncı misillü hasların duasına pek muhtaç aciz ve günahkar kardeşiniz ...

Muhammed Muhakkiki
Diyar-ı Talikan –Afganistan

Tercüme: Muhammed Belhi

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Nur Talebeleri Haberleri