Dr. Ergün Çapan'ın yazısı / Yeni Ümit Dergisi Yayın Yönetmeni
Rahmet kapılarının ardına kadar açıldığı altın zaman dilimlerini yaşıyoruz. Her birisi Allah'ın rıza ve kurbetine ulaştırma adına ayrı bir rampa olan oruç, mukabele, teravih, iftar, zekât ve sadakalarla coşulan/coşulması gereken mübabek ramazanı teneffüs ediyoruz.
Allah'ın rahmet kapılarını sonuna kadar açıp istifademize sunduğu bu kutlu zaman diliminde bizlerin de yardıma muhtaç insanlara merhametle, şefkatle yönelmemiz en azından insanlığımızın ve mazhar olduğumuz nimetlerin bir şükrü olsa gerektir. Bugünlerde başta Somali olmak üzere Etiyopya ve Kenya gibi diğer Afrika ülkelerinde de kıtlık ve açlık krizi yaşanıyor. Buralarda pek çok insan açlıktan ölüyor. Kur'an, Peygamber Efendimiz'in Sünneti ve sahabenin tatbikatına göre öncelikli olarak yapılması gereken tevbe ve istiğfarla Allah'ın rahmet kapısına yönelmektir. İşte Allah'a yapılması gereken bu teveccüh Peygamber Efendimiz'in tatbikatıyla yağmur duası veya namazıyla formüle edilmiştir. Biz de kıtlık ve kuraklığın yaşandığı o ülke insanları için yağmur duasına çıkabiliriz. Zira Peygamber Efendimiz: "Müslümanın Müslümana onun olmadığı yerde arkasından yaptığı duaya icabet edilir." buyurmaktadır. (Müslim, zikir, 88) Bunun yanında bir mümin olarak onlara gücümüz yettiği kadar değişik yardım argümanlarını kullanarak el uzatmamız da çok önemlidir.
Yağmursuzluk, kıtlık Allah'a tevbe ve istiğfarla teveccüh ederek yalvarıp, yakarma zamanıdır. Güneşin ve ayın tutulması küsuf ve hüsuf namazlarının, güneşin batması akşam namazının vakti olduğu gibi, yağmursuzluk, kıtlık da yağmur duasının, namazının vaktidir. Bela ve musibet zamanlarındaki en önemli mesele insanların yöneleceği kapıyı çok iyi belirlemesidir. Değişik sebeplere riayetle birlikte en önemli mesele Müsebbibu'l-esbap olan Allah'a yönelmektir. Teveccüh edilecek en önemli kapı, Allah'ın rahmet ve inayet kapısıdır. Bu hakikati Allah Teâlâ, peygamberlerinin rehberliğinde insanlığa öğretmektedir.
Kur'an-ı Kerîm, tevbe ve istiğfarla Allah'a yalvarıp, yakarmanın yağmur yağdırılmasının en önemli vesilesi olduğunu Nuh'un (a.s.) dilinden şu şekilde bildirmektedir:
"Dedim ki onlara: "Rabbinize istiğfar ediniz. Zira o gafurdur." Mağfiret dileyin ki üzerinize bol bol yağmur indirsin. "Size mal ve evlad ihsan buyursun, size bahçeler, ırmaklar, su kanalları nasib etsin" (Nuh suresi, 71/9-11)
Başka bir ayette Hud (a.s.)ın dilinden şöyle buyurulmaktadır:
"Ey halkım! Haydi, Rabbinizden af dileyin, sonra ona tövbe edin, O'na dönün ki gökten size bol bol yağmur göndersin, gücünüze güç katsın, n'olur, yüz çevirip suçlu duruma düşmeyin!" (Hud suresi, 11/52)
Bütün bir hayatı talim için gönderilen ve yaşayan Kur'an olan Peygamber Efendimiz de kıtlık ve yağmursuzluk zamanlarında nasıl hareket edilmesi gerektiğini ümmetine bilfiil öğretmiştir. Mesela bir gün Peygamber Efendimiz mescitte Cuma hutbesi verirken bir kişinin kalkıp kuraklıktan, hayvanların telef olmasından bahsederek dua etmesini istemesi üzerine Allah Resulü dua dua Cenab-ı Hakk'a yalvarmış ve daha minberden inmeden yağmur yağmaya başlamıştır. (Buhari, istiska, 6-8; Müslim, salatü'l-istiska, 8-9)
Yine kuraklık ve kıtlığın olduğu başka bir zaman Peygamber Efendimiz ashabıyla birlikte sahraya çıkıp kıbleye doğru dönüp dua etmiş, elbisesini ters çevirmiş sonra da iki rekat namaz kılmıştır. (Buhari, istiska, 4; Müslim, salatü'l-istiska, 2)
Peygamber Efendimizin (sav) rahle-i tedrisinde yetişen sahabe-i kiram da kıtlık ve yağmursuzluk zamanlarında tevbe ve istiğfar ederek yağmur duasına çıkmışlardır. Hz. Ömer, kıtlık ve yağmursuzlukla insanların bunaldığı bir dönemde Peygamber Efendimiz'in amcası Hz.Abbas'ı yanına alarak şehrin dışına çıkmış "Allahım, biz hayatta iken, Resûlü'nün aziz varlığını şefaatçi yapar Sen'den yağmur yağdırmanı isterdik. Sen de yağdırırdın. Bugün Senin huzuruna, Habibinin amcasıyla geldik. Şu el hürmetine bize yağmur ver!" demiş, Hz. Abbas da tevbe, istiğfar ederek Allah'a yağmur yağdırması için dua etmiş ve sonunda da yağmur yağmıştır. (Buhari, istiska, 3; fazail-i ashabi'n-nebi, 11)
Hasan el-Basrî'nin meclisinde bir şahıs kuraklıktan şikâyet etmiş o da: "İstiğfar et" demişti. Başka biri malî sıkıntılardan, bir diğeri çocuğunun olmadığından, birisi arazisinin verimsizliğinden dertlenince, Hasan-ı Basrî de onlara da aynı şeyi söylemiştir. Bunun üzerine etrafındakiler bu durumu garipseyince o da yukarıda geçen Nuh suresi 9-11. ayetleri okumuştur.
Yağmur Duasına hazırlık
Her şeyin bir adabı olduğu gibi yağmur duasına çıkmanın da bir adabı vardır. O adabı da Peygamber Efendimiz ümmetine talim buyurmuştur. İbn-i Abbas'ın rivayetiyle: "Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) mütevazi, yüzü yerde, huşu, hudu, tazarru ve niyazla eski fakat temiz elbiseleriyle çıkmıştır." (Ebu Davud, istiska, 1)
Bu ve benzeri hadislerden hareketle âlimlerimiz yağmur duasına çıkmadan önce bedenen, kalben ve ruhen hazırlanmak gerektiğine dikkatleri çekmişlerdir. Bunun için iyice yıkanılarak temizlenilmesi, misvak kullanılması, eski fakat temiz elbiselerin giyilmesi, bolca tevbe ve istiğfar edilmesi, oruç tutulması, sadaka verilmesi, birinin kul hakkı varsa onun iade edilmesi, boyun bükülerek acz, fakr, zaaf ve yetmezliğin hissedilerek huşu ve tevazu içinde kırlara çıkılması ve yağmur duası yapılacak yere mümkünse yürüyerek gidilmesi müstehaptır. (Tahtavi, Haşiyet-u meraki'l-felah, s.300; İmam Nevevî, Mecmu, 5/66; İbn-i Kudame, Muğni, 2/266)
Mescid-i Haram, Beyt-i Makdis ve Mescid-i Nebevî'nin dışındaki yerlerde yağmur duası için kırlara çıkılarak yapılması daha faziletlidir. Genç-yaşlı, erkek-kadın, çocuk gidebilecek herkesin duaya katılması hatta mümkünse koyunların kuzularıyla; ineklerin buzağılarıyla beraber çıkarılıp dua edilmesi müstehaptır. (İbn-i Abidin, reddü'l-muhtar, 1/792)
Yağmur Duasının Vakti ve Yapılış Şekli
İmam A'zam hazretlerine göre kuraklık, kıtlık zamanlarında namaz kılmak caiz olmakla birlikte sünnet olan dua ve istiğfar etmektir. Cemaat halinde namaz kılmak sünnet olmamakla birlikte insanların tek başlarına namaz kılmaları caizdir. İmam Muhammed ve diğer mezhep imamlarına göre ise sadece dua etmek sünnet olduğu gibi dua ile birlikte Cuma namazında olduğu gibi cehren kıraatle iki rekât namaz kılmak da sünnettir. Bu şekilde kılınan namazın peşinden bayram namazlarında olduğu gibi hutbe okunur, hatip minbere çıkmaz; yerde durur, ok, kılıç veya asâ gibi bir şeye dayanarak hutbe irad eder. (el-Mevsuatü'l-fıkhiyyetü'l-Kuveytiyye, "istiska" mad.)
Ayet ve hadislerde bildirildiği üzere yağmur talebinde dua, yakarış, tevbe ve istiğfar meselenin özünü teşkil etmektedir.
Yağmur duasının en faziletli vakti duha vaktinden zevale kadar olan kısımdır. Duha vakti ise güneşin doğup, ufukta bir veya iki mızrak boyu yükselmesinden yani kerahet vakti çıktıktan sonra günümüz ifadesiyle 45 dakika geçtikten sonra başlar ve güneşin tam tepeye dikilme zamanına kadar devam eder. Yağmur duası için güneş doğarken yola çıkılır. Yol boyu Allah'a çokça istiğfar edilir. Kırlara veya bir tepeye çıkıldığında bayram namazının kılındığı vakitte yağmur duası yapılır.
İmam kıbleye doğru dönerek şöyle dua eder:
الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ ماَلِكِ يَوْمِ الدِّينِ
Dedikten sonra ellerini kaldırabildiği kadar kaldırarak duaya devam eder:
لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ اللَّهُمَّ أَنْتَ اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ الْغَنِيُّ وَنَحْنُ الْفُقَرَاءُ أَنْزِلْ عَلَيْنَا الْغَيْثَ وَاجْعَلْ مَا أَنْزَلْتَ لَنَا قُوَّةً وَبَلَاغًا إِلَى حِينٍ
"Hamd âlemlerin Rabbine aittir ve O Rahman'dır, Rahim'dir, âhiret gününün sâhibidir. Allah'tan başka ilâh yoktur. O dilediğini yapar. Ey
Rabbimiz Sen kendisinden başka ilah olmayan Allah'sın. Sen zenginsin, biz fakiriz. Üzerimize yağmur indir. İndirdiğini bize kuvvet ve güç kıl. Ve uzun müddet bize yetecek kadar kıl!
اللَّهُمَّ اسْقِنَا غَيْثًا مُغِيثًا مَرِيئًا مَرِيعًا نَافِعًا غَيْرَ ضَارٍّ عَاجِلًا غَيْرَ آجِلٍ
"Allahım bize bolluk getirecek, fayda verecek, zarar vermeyecek ileride değil acil bol bol yağmur ver." (Ebu Davut, istiska, 2, İbn-i Mace, ikame, 154)
Enes b. Malik, Peygamber Efendimiz(sallallahu aleyhi ve sellem)in yağmur duası yaparken avuç içlerini yere doğru çevirdiğini ve kollarını da koltuk altları görülebilecek şekilde kaldırdığını nakletmektedir. Âlimlerimiz kıtlık, kuraklık gibi bela ve musibetlerin uzaklaştırılması için yapılan dualarda ellerin avuç içlerinin yere; bunun dışındaki yapılan dualarda ise semaya doğru çevrilmesinin sünnet olduğunu söylemişlerdir. (İbn-i Hacer, Fethu'l-Bari 2/518) Bu itibarla yağmur duası yapılırken eller kaldırılabildiği kadar havaya kaldırılır ve eller avuç içleri yere doğru olarak ters çevrilir.
İmam duaya başlamadan önce kıbleye doğru döner arkasını cemaatine verir, cübbesinin sağ tarafı sola, sol tarafı da sağ tarafa gelecek şekilde tersten giyer sonra dua eder.
Yağmur duasında, takva ve istikametiyle bilinen insanların, çocukların, yaşlıların, zayıfların öne çıkarılarak dua ettirilmesi ve onların yaptıkları duaya insanların "amin" demesi tavsiye edilmektedir. Zira bu şekilde yapılan dualar icabet edilmeye daha yakındır. Bu konuda Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Siz zayıflarınızın (yaşlı, çocuk, muhtaç, gariban) duasının, tazarrusunun dışında başka bir şeyle mi rızıklanıyor ve yardıma mazhar oluyorsunuz." (Buhari, cihad, 76; Ebu davud, cihad, 70) çünkü masum olan çocukların, muhtaçların, yaşlıların duaları fıtrî ve içtendir.
Yağmur duası yapılırken acz, fakr, tezellül, huşu, hudu ve rikkati kalbi celbedecek bütün argümanların kullanılması dualara icabet açısından çok önemli görülmüştür. Bunun için dua edilirken çocukların annelerinden uzaklaştırılması ve onların ağlayıp inlemelerinin kalplerin rikkat ve huşuunu artıracağı ve bu şekilde yapılan duaların icabete karin olduğu fıkıh kitaplarımızda zikredilmektedir. (İbn-i Abidin, Reddü'l-muhtar, 1/792)
Duada Israr
Yağmur duası rahmetin gelmesine vesiledir. "Çocuk ağlamazsa meme vermezler." kabîlinden, insan da aczini, yetmezliğini anlayıp tevbe ve istiğfar ile yalvarıp yakararak Allah'a teveccüh etmezse gök kapıları ona açılmaz.
Yağmur duasına üç gün peşi peşine çıkıp dua etmek müstehap olmakla birlikte yağmur yağmamışsa dört mezhebe göre ısrarla duaya devam edilmelidir. Zira Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde:
"Allah Teâlâ, ısrarlı, peşini bırakmadan her hâlükârda kararlı bir şekilde duaya devam edenleri sever." (İbn-i Hacer, Telhisu'l-habir, 2/95) buyurmuştur.
Nitekim Kur'an-ı Kerîm'de bu hususta şöyle buyurulmuştur:
"Bâri, kendilerine bela ve musibet geldiği vakit yalvarsaydılar, tövbe etseydiler! Fakat heyhât! Onların kalpleri kaskatı olmuş, şeytan da yapmakta oldukları mâsiyet ve günahları kendilerine süslemiş, cazip göstermişti." (Enam suresi, 6/43)
Yağmur yağıncaya kadar duaya devam edilmesi gerektiğine Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): "Sizden birisi: "Dua ettim de duama icabet edilmedi!" diyerek dua etmeden bıkıp terkederek acele etmediği müddetçe duasına icabet edilir." hadis-i şerifiyle de işaret etmektedir. (Buhari, daavat, 22; Müslim, zikir, 90)
Buradaki temel illet yağmura olan ihtiyaçtır. Yağmur yağmadığı müddetçe ihtiyaç devam ediyor demektir. Bu itibarla da duaya gönülden ve ısrarla devam edilmelidir.
Zaman