Şimdi bu yazıyı okuyanlar kötü haberler verdiğim için belki bana kırılacaklar. Fakat benim yapabileceğim buydu ve yapabileceğim şeyi yapmalıyım diye düşündüm. Bu yazıyı okuyup üzülen bütün kardeşlerimden özür dilerim.
Ahmet Aytemur ağabeyi son ziyaretimde çok üzülmüştüm; zira onu gördüğüm hal içimi sızlatmıştı. Her zaman oturduğu yerde oturuyordu fakat ayaklarını hilafı adet olarak bir sehpaya uzatmıştı. Yaklaştığımdada asıl manzaraya vakıf olmuştum, ayakları fevkalâde şişmişti. Öyleki neredeyse her bir ayak dizinden aşağıya kadar neredeyse 3 kat şişmişti. Çok üzülmüş, çok hüzünlenmiştim. Önüme çıkana, ağabeylere özellikle de Ahmet Aytemur ağabeye dua etmesi ricasında bulundum. Yaklaşık bir ay geçti ziyaretimin üzerinden, dün yani Pazar günü yine gittim. Özlemiştim, hem görür hasret gideririm hem de onu Bitlis'teki sempozyuma davet ederim, diye düşünüyordum. Dersaneden içeri girdiğimde ikindi namazının tesbihatını yapıyorlardı. Tesbihat bitti sıralı ders yaptık. Sonra da döndü bana hal hatır sordu, cemaati sordu. Derken Adapazarlı vakıf Şaban ağabey geldi beraber güzel bir sohbet oldu. Ayaklarının şişi inmiş az biraz şişlik var ama çok şükür daha iyi fakat bu sefer de bel ağrısından hareket edemez bir halde. Bana Badıllı ağabeyi sordu hemen telefon açıp oğlu Said Nuri ile konuştuk. O anda gözlerini açmış oğlu Mirza'yı yanına çağırmış Badıllı ağabey. Onun da durumunun iyi olduğunu öğrendik, sevindik, dua ettik.
Biliyorsunuzdur Badıllı ağabey kalın bağırsak tıkanması teşhisiyle Şanlıurfa'da ameliyat olmuş fakat problem çözülememişti. Başvekil sayın Recep Tayyib Erdoğan Şanlıurfa'ya bir ambulans uçak gönderiyor ve Badıllı ağabeyi Ankara'ya getirtiyor. Ankara'da ikinci bir ameliyat olan Badıllı ağabeyin durumu çok şükürki daha iyi.
Aytemur ağabey Said Özdemir ağabeyi de sordu. İki hafta önce Said ağabey İstanbul Vakıf Gureba hastanesinde gerçekten çok riskli bir operasyonla kalbe giden kapalı 4 damarına yeni bir yöntem denenerek 4 adet stent takılmıştı. Ziyaretine gitmiştim çok şükür ki Said ağabey de daha iyi. Üstadımız hazretlerinin hariciye vekili seyyid Salih Özcan ağabeyin ayakları onun dünyada ne kadar gezip nurları dağıttığını anlatır gibi, şiştikçe şişiyorlar. Salih ağabey artık ayaklarına maalesef basamıyor fakat o haldeyken bile hizmetlerden geri kalmıyor.
Abdullah Yeğin ağabeyle yaptığım bir seyahatte ona sormuştum “Ağabey Üstadımız sana ‘sen nurcuların ağabeyi olacaksın’ demiş bunu nasıl anlamalıyız” diye. O da “şu anda en sağlıklı ben görünüyorum belki bir miktar fazla yaşarım da cemaat bana ağabey der” diye cevap vermişti. Cuma günü aradım 2-3 dakika konuştuk fakat bu zamanın yarısı Abdullah ağabeyin öksürüğüyle geçti. Yani anlayacağınız Abdullah ağabeyin de sağlığı iyi değil şimdi Ankara'da ve Fevzi Allahverdi ağabey ona çok iyi bakıyor. Fevzi ağabeye medyunu şükranız.
Üstadımızın şoförlerinden Mahmut Çalışkan ağabey nefes darlığı olduğu için oksijen tüpü artık onun bir uzvu gibi oldu. Hiç bir yere çıkamıyor. En son geçen sene Barla okuma programına gelmişti de soranlara “ne yapayım Sungur ağabey gel deyince geldim ama hamdolsun şayan-ı hayrettir daha iyiyim" diyordu.
Bir diğer ağabey, dünya kazan o kepçe. Arıyorum "Almanya'da dersteyim" diyor. Ertesi gün arıyorum Van'da çıkıyor. Daha önce yazmıştım bir dizini tamamen yitirdiği için protez diz takıldı, diğer dizi ise arada conta vazifesi yapan sıvının tükenmesinden dolayı üst ve alt kemikler biribirine sürtünerek hareket ediyorlar, bunun ne manaya geldiğini anladığınızı zan ediyorum. Ama o bütün o acılara rağmen banamısın demiyor. Mehmet Fırıncı ağabeyden bahsediyorum.
Risale Haber'de okumuşsunuzdur Hüsnü Bayram ağabey bir kaç gün Avusturalya'daydı. Geldi iki gün sonra Azerbaycan'a gitti. Oradan geldiği gün aradımki bir yere gitmeden yakalayayım ve ziyaret edeyim Çanakkale'de çıktı. “Abdurrahman kardeş burdaki kardeşler aradılar da dün buraya geldim” dedi. "Ağabey yük sende kaldı biraz yoruluyorsun” deyince de “hayır kardeş yük hepimizin üzerinde herkes yapabildiğini yapıyor ve yapacak” dedi. Düşündüm de bu yaşta bu tempoya ben yetişebilir miyim acaba? Bu ağabeyler gibi hasta olsam hiçbirşey yokmuş gibi yine hizmetlere koşturabilir miyim, hastalıklarımı unutabilir miyim? Sadece ve tek kaygım iman hakikatlarından bihaber insanlar olabilir mi?
Risale Haber'in aziz okuyucuları, yukarıda bu ismini saydığım ağabeyler Üstadımızın dar-ı bekaya irtihalinden bu güne kadar durmadan, duraksamadan ve yorulmadan en azından “yoruldum” demeden dünyanın dört bir köşesine nurları ulaştırmaya çalışıyorlar. Bakmayın bugün bizim baharı yaşadığımıza, dün kıştı hem de kara kış. Hem kara kıştı hem de çıplak ayaktılar ve o çıplak ayaklarıyla o kara kışta nurları dünyaya yayan 15-20 kişiden kalan ağabeylerimiz, Üstadımızın aziz hatırası, Üstadımızın rüfekası. Bediüzzaman hazretlerinin "vekillerim, varislerim, kardeşlerim" diye tarif ettiği o mübarek insanlar her biri, içine giriftar olduğu hastalığı görmüyorlar. Kur’ana hizmet aşkı ruhları ve hastalıklarının arasında perde olmuş dolayısı ile onlar kendi hastalıklarının farkında değiller. Ama biz farkındayız, görüyoruz.
Belki çok uzattım ama sevgili nur talebeleri, acaba bu nurları, çektikleri onca sıkıntı ve yaşadıkları onca eziyete rağmen bize kadar getiren bu aziz, kahraman, onları tarif etmekte zorlandığım cihan-baha, melekleşmiş insanlara hiç borcumuz yok mu? Bence var ve bugün vadesi gelmiştir bu borcu ödemenin, en azından bir kısmının... Önümüzdeki perşembeyi cumaya bağlayan gece dünyanın her neresinde isek geceyarısı saat 03.00'te teheccüt namazına kalkar namazdan sonra da bu ağabeylerimize isimleriyle sonra da bu gece bu saatte elini açmış dua eden bütün nur talebelerine dua edersek 24 saat boyunca sürecek ve dünyanın etrafını saracak bir dua sarmalının içine bütün nur talebeleri dahil biz de girmiş olacağız. Evet 9 Mayıs Perşembe gününü 10 Mayıs Cuma gününe bağlayan gece saat 03.00. Haydin ya Allah.
Ya Rabbena! Yukarıda isimlerini zikrettiğimiz ağabeylerimize sıhhat ve afiyet ver. Onlara iman ve Kur'an hizmetiyle geçecek hayırlı uzun ömür ihsan eyle, onları elden ayaktan düşürme ve kimsenin bakımına muhtaç etme. Onlara ihsan ettiğin hastalıkları onlardan alıp dağa taşa yükle, amin. SAADET VE MUHABBETLE kalınız.