Babam geç geldi eve,
Meğer çıkmış göreve.
Ve odamıza girdi,
Bir de tablo getirdi.
Ablam elinden aldı,
Açtı ve baktı kaldı:
“Baba, bize mi?” dedi,
Ve şunları söyledi:
“Aman ne hoş çizilmiş,
Göz yaşları dizilmiş.
Ne sevimli ve masum,
Fakat belli incinmiş.”
Böyle deyince ben de,
Gittim baktım ve hem de,
Dedim :
“Güzel hoş ama,
Hüzün verdi o bana.
Hep ağlıyor gülmüyor,
Sevinç nedir bilmiyor…
Bizim evde gülen var,
Anne baba bilen var,
Ağlayınca gözünden,
Yaşlarını silen var.
Geziyor oturuyor,
Bak kardeşim uyuyor.
“Ey nur topu” deyince,
Kulağı da duyuyor.
Resim yapmacık, cansız.
Etsiz, kemiksiz, kansız!..
Hal böyleyken yine de,
Olamıyor ressamsız!..
Ya bu canlı nur çocuk,
Seyredelim dur çocuk.
Gelirsin getirirsin,
Her eve huzur çocuk…
Mışıl mışıl beşikte,
Dün dikeldi eşikte,
Hergün değişen tablo,
Hele bir gör gençlikte…
Düşündürür insanı,
Bu tablonun ressamı !..
Hani annem demişti,
“Her şeyi yaratanı,
Oğlum Allah’ı tanı,
Oğlum Allah’ı tanı !..”