Keçiboynuzu pekmezinin zahmetli serüveni ağustos ayı sonunda meyvelerin toplanmasıyla başlıyor. Toplanan meyveler Aralık ayı sonuna kadar bekletilip, dinlendiriliyor. Pekmez pişirilmeye karar verilince, keçiboynuzları kırılıp çuvallara alınıyor. Sonra büyük kazanlara dökülüp soğuk suda bekletiliyor. Daha sonra elde edilen öz, açık kazanlarda odun ateşinde pişiriliyor. 3 gün sonunda pekmez hazır hale geliyor ancak tüketim öncesinde bir hafta daha dinlendirilmeye alınıyor ve tüketime hazır hale geliyor.
Keçiboynuzu üreticisi Kerim Yılmaz, "Ağustos ayında keçiboynuzumuzu topladık. Aralık ayına kadar dinlendirdik. Aralık ayında sert olan meyveleri kırdık. Soğuk suda 24 saat bekleterek özünü aldık. Soğuk suda almış olduğumuz özü de 24 saat odun ateşinde açık kazanda kaynatarak, buharını göndererek pekmez şeklinde saf özünü çıkardık. Gerçekten bu çok zahmetli bir iş" dedi.
"Dirençli olmak için tüketilmesi lazım
Keçiboynuzu pekmezinin vücut direncini arttırdığına değinen Yılmaz, "Şimdi bu kadar zahmete niye katlanıyoruz. İnsan vücudunun ihtiyacı olan bütün gıdalar keçiboynuzunda mevcut olduğunu bildiğimiz için, şu pandemi döneminde bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak için ve soğukta vücut direncimizin güçlü olması için keçiboynuzunun özünü hazırlayıp tüketiyoruz. Dirençli olmak için tüketilmesi lazım" diye konuştu.
Vücut direncini arttırdığı biliniyor
Vatandaşlar keçiboynuzu pekmezini genellikle kendi ailelerinin ihtiyaçları için kullanıyor. Antioksidan özelliği bulunan keçiboynuzu pekmezi, vücut direncini arttırdığı gibi balgam söktürücü, sindirim sistemi düzenleyici olarak kullanılıyor. Bu pekmez ayrıca A vitamini, B, B2, B3 vitaminleri ve D vitamini içeriği ile çok güçlü bir besin olarak tüketiliyor. Yörede doğal olarak yetişen keçiboynuzunun pekmezinin kilosu 150 ila 200 liraya kadar satılıyor.
İHA