Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), En'am Sûresi 19-21. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
19-De ki: “(Peygamberliğime) şâhidlik cihetiyle hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah, benimle sizin aranızda (en büyük) şâhid(im)dir! Ve bu Kur’ân bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı kimseleri (Allah’ın azâbına karşı) korkutmam için vahyolundu. Şübhesiz Allah ile berâber başka ilâhlar olduğuna gerçekten siz mi açıkça şâhidlik ediyorsunuz?” De ki: “(Ben buna aslâ) şâhidlik etmem!” (Ve yine) de ki: “O, ancak tek bir İlâhdır; ve muhakkak ki ben, sizin (Allah’a) ortak koşmakta olduklarınızdan uzağım!”
20-Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu (kitablarında alâmetlerini gördükleri o âhir zaman peygamberini) kendi oğullarını tanımakta oldukları gibi tanırlar.(*) Kendilerini hüsrâna uğratan o kimseler yok mu, işte onlar îmân etmezler.
21-Buna rağmen Allah’a karşı yalan uydurandan veya âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kim olabilir? Şu şübhesiz ki, zâlimler kurtuluşa ermezler!
(*)“Selmânü’l-Fârisî, o da evvel nasrânî (hristiyan) idi. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın evsâfını (vasıflarını) gördükten sonra, onu arıyordu. Hem Temim nâmında mühim bir âlim, hem meşhur Habeş reisi Necâşî, hem Habeş nasârâsı (hristiyanları), hem Necrân papazları; bütün müttefikan (ittifakla) haber veriyorlar ki: ‘Biz, evsâf-ı nebeviyeyi (Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm’ın vasıflarını) kitablarımızda gördük, onun için îmâna geldik.’ ” (Zülfikār, 19. Mektûb, 68)