Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Allah’a ve âhiret gününe iman edip sâlih amel işleyen kimselerin Rabbleri katında büyük ecirleri vardır. Onlar için korku yoktur, onlar mahzûn da olmazlar.” (Bakara, 62) Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Hiçbir kul, kıyamet günü ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne yaptığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bir adım dahî atamaz” ( Tirmizî, Kıyamet, 1/2417.) Âhiretin varlığına inanmak, ölüm korkusunun insan psikolojisi üzerindeki tahrip edici tesirine mâni olur. Sıkıntılardan kurtulup ebedî huzûra ulaşma, Allah’ın rızâsını elde etme ideali insanda yaşama sevincine yol açar, dünyanın ıstıraplarına karşı tahammül gücü verir. Geçici dünya arzuları aslında insan ruhunu tatmin etmediğinden din ona en yüksek ve ulvî zevkler, manevî hazlar kazandırır.
SORUMLULUK ŞUURU
Dünya hayatının huzur ve saâdet içerisinde bereketli bir şekilde yaşanması, ancak âhirete imanla mümkündür. Zira âhiret inancı, mesuliyet şuurunu pekiştirir, vazifeye bağlılık şuurunu yerleştirir, hak ve hukuka saygılı olmayı temin eder. Bu sûretle gayet sağlam bir ahlâk anlayışına, çok mükemmel bir nizam kavramına ve pek ulvî bir hakşinaslığa vesile olur. Her gün kıldığı namazlarda en az kırk defa “Yâ Rabbî! Hesap gününün mutlak hâkimi sensin, yarın huzûruna çıkıp bütün söz, hâl ve hareketlerimin hesabını sana vereceğim” diyen ve buna kalpten inanan bir kişide yüksek bir ahlâk ve yüce bir hukûk anlayışının bulunacağı muhakkaktır. “İyilik çürümez, kötülük unutulmaz, hesap soracak olan zât hiçbir zaman ölmez” diye inanan kişinin bu îtikâdı mutlaka ona tesir eder. Peygamber Efendimizin:
“Hiçbir kul, kıyamet günü ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne yaptığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bir adım dahî atamaz” ( Tirmizî, Kıyamet, 1/2417.) hadisini bilen bir mü’min mutlaka hesabına kitabına dikkat eder.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yayınları,