Zâten yoktu siyasette sınır, engel, ölçü, mizan!
Liderler hep atışıyor; ne insaf var, ne de iz’an.
Seçim bitseydi, iyice bozulmadan ahlakımız!
Sabah – akşam onlardan hiç kurtulamıyoruz bir an…
Hacivat ile Karagöz oyunu gibi bitmiyor.
Laflar havada uçarken belli değil kim, ne diyor?
Her haberde yer buluyor sözleriyle cevapları.
Halkın kafası karışık, hangisi gerçek; bilmiyor...
İşin yanlış iken, halktan oy isteyip yalvarılmaz.
Başkasını çürüterek doğru hedefe varılmaz.
Projeler, planlarla hedefinizi anlatın.
Millet not vermeyi bilir; çürük bir ipe sarılmaz.
Sataşmadan yapılacak toplantılara hasretiz;
Halkı kışkırtmayan nazik, vakur liderler isteriz.
Gözden düşerse siyâset fırsatçılara gün doğar;
Darbelerde ilk bahane ne idi, unuttuk mu biz?
Çekiş – dövüş istemiyor, kulak verin insanlara;
Sizden beklenen bunlardır: uzlaşma, meşveret, şûrâ…
Memleketin idaresi ciddî iştir, gayret ister.
Kayıkçı kavgası bile olsa, hoş mu bu manzara?
Efendiler, düzeltiniz tavrınızı, hâlinizi!
Düşünüyorsanız eğer biraz istikbâlinizi.
Nefretini kazanmayın böyle hareketler ile;
Elinizden alır millet emanet ikbalinizi…
Halkı temsile talipken göstermezseniz fazilet;
Neyinize güvensin de meclise göndersin millet?
Meydanlardaki haliniz ümidimizi kırıyor;
Sizden beklediğimiz boş didişmeler değil elbet!
Parti parti, bölük bölük yapmayın, gelin, milleti!
Senin, benim, onun değil; devlet herkesin devleti.
İnsanlara hizmet için kurulmuş bir teşkilattır;
Taraftarına mahsustur zannetme bütün himmeti…
Bir arada geçinmeyen insanlara millet ne der?
Demokrasi hazım ister; başkasına saygı ister.
Halkın gözünden düşerse, olan hepimize olur;
Yüce kalsın, siz bozmayın, yücelik verilen yerler!