“Sedd-i Zülkarneyn'in tahribiyle, Ye'cüc ve Me'cüclerin dünyayı fesada vermesi gibi; şeriat-ı Muhammediye (A.S.M.) olan sedd-i Kur'anın tezelzülüyle Ye'cüc ve Me'cüc'den daha müdhiş olan ahlâkta ve hayatta zulmetli bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizlik fesada ve ifsada başlıyor.”[1]
Ahlak, hulk, huy, tabiat. İnsanın davranış tarzı, tutum ve tavrı, bir cemiyette makbul ve iyi sayılan davranış kuralları anlamına gelmektedir. Bu değerler birden fazla şeylerin ortak neticesi olarak toplum tarafından kabul edilmektedir.
Değer yargılarının toplumlar arasında farklılık göstermesinin sebebi kültür olarak da ifade edilen ahlaki değer farklılıkları sebebiyledir.
Toplumları kendi hedefleri için kendi kültürlerinden kopartarak melez bir toplum haline getirmek isteyen komitelerin olduğu aşikardır.
Toplumlarda kültürel ve ahlaki değerler takriben elli senede değişime uğramaktadır. Bunu bilen komiteler toplumsal değerleri değiştirmek ve kendi emellerine müsait bir hale getirmek için kullanabileceği her şeyi kullanmaktadır. Toplumsal ahlak ve kültürü baltalayarak bir sonraki toplumsal kültürün temelleri ve şekli atılmaya başlıyor.
Bu o kadar etkili bir silahtır ki, gelen kültürle önceki kültür tamamen zıtlıklar içerebilir. Şimdi Sosyal medya, önceleri radyo, tv, boyalı basın, sinema ile dünyada bir derece melez bir kültür haline getirilmek veya gayrinizami harp olarak kullanıldı, kullanılıyor ve kullanılacaktır.
Herkesin bildiği malum sosyal mecralarda ahlaki ve kültürel dezenformasyon yaşanmaktadır. İlköğretim çağı çocukları geleceğin toplumsal dinamikleri olarak gören ve keşfeden sistem, sosyal medya silahıyla çocuklara önceki kültür ve ahlakın aktarılmasına mani oluyor. Neticede kuşak çatışması dediğimiz değer yargıları farklı olan kuşakları görüyoruz. Teknolojik emzik dediğim cihazlarla toplumun tüm kuşakları tehdit ve teşkil ediliyor, şekillendiriliyor. İlk kuşaklara bazı olumsuz değerler kabul etmese de kanıksatılıyor, sonraki kuşakta biraz daha tavizkar olarak ve son kuşakta ilk kuşakla tamamen farklı değerler tezahür ediyor.
Dünya genelinde yaşanan Covid-19 pandemisi gibi ülkemizde ve İslam coğrafyasında da ahlak pandemisi yaşanmaktadır. Bu pandemi dünya genelinde toplumları tehdit ederek en kolay yayılma mecraları da sosyal medya mecraları olarak tablo görünüyor. Bu sebeple teknolojik emziklerin kullanımında hem kendimizi hem de neslimizin murakabesini yapmamız gerekiyor.
Birisi ailemize laf etse, kan çıkarken aile efradımızın çeşitli fotoğrafları sosyal mecralara akarken buna sessiz kalmamız da bir garabet tablosudur. Gerçi ileride dijital sorunlara sebep olacaktır ama şimdilik fazla bir sorunu görünmüyor.
Biz Müslümanlar milli ve manevi kültürümüzü, ahlakımızı yeni nesle aktarabilmek için mevcut sistemleri ve mecraları en randımanlı şekilde kullanmamız gerekmektedir.
Aksi taktirde milli ve manevi değerlerimizde kuşak çatışması yaşanacaktır.
“Hem bir müslüman, başka milletler gibi değil. Eğer dinini bıraksa anarşist olur, hiçbir kayıd altında kalamaz; istibdad-ı mutlaktan, rüşvet-i mutlakadan başka hiçbir terbiye ve tedbirle idare edilmez.”[2]
“Kemalâta medar hiçbir halet kalmaz. Vicdanı tefessüh eder, hayat-ı içtimaiyeye bir zehir olur.”[3]
“Bu millet ve vatan, hayat-ı içtimaiyesi ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak ve büyük tehlikelerden halas olmak için, beş esas lâzım ve zarurîdir: Birincisi; merhamet.. ikincisi, hürmet.. üçüncüsü, emniyet.. dördüncüsü, haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek.. beşincisi, serseriliği bırakıp itaat etmektir.”[4]
Selam ve dua ile
[1] Tarihçe-i Hayat (304)
[2] Tarihçe-i Hayat (507)
[3] Emirdağ Lahikası-2 (244)
[4] Kastamonu Lahikası (241)