(Bu makale, muazzez üstadımızın Kur’an tilmizleri ile felsefe şakirtlerini karşılaştırmasına benzer bir nitelik taşımaktadır. Hiçbir kimseyi yahut zümreyi hedefe almamaktadır. Manevi vaziyetimiz ile ruh haletimizi anlama noktasında ayine tutmaktadır.)
“Gelenek” ile bağlarını koparan, “Modernizm” rüzgârlarına kapılan, dünyevileşme hastalığına yakalanan müslümanlar imani esaslarda şüpheler içinde bocalamakta, lisanlarındaki iman iddialarını ahvallerine yansıtamamakta, ahlaki değerler noktasında imansız insanlar ile ortak özellikler taşımakta, manevi mükellefiyetler listesinden uzakta yaşamaktadır.
Evet yakin nurundan mahrum, taklid-i iman ile malûl bir kısım müslümanlar, “ya yoksa” fikriyatından olsa gerek devekuşu gibi yaşamakta, yani İslami mesuliyetlerin ağırlıklarından kendilerine göre kurtulmakta, manevi vazifelere mesafeli bir hayat tarzına razı olmaktadır.
Gayri İslami libasları ve yaşayış tarzları ile münkirleri andıran, dini mesuliyetleri ve hesabı yok sayan bir vaziyette bulunan modern müslümanlar, ikinci bir hayatın varlığından bir türlü emin olamadıkları için bayramdan bayrama, Cuma'dan Cuma'ya yaptıkları ibadetler ile rahatlamakta, vicdanlarını bir nevi susturmaktadır. Tüm bu nakıs vazifelerin arkasında ahiret hayatının varlığından “emin olamama” yani yakin nuruna ulaşamama gerçeği bulunmaktadır.
İmanda yakin nuruna eren, sünnet-i seniyye dairesinde amellerini yerine getiren, ahlak-ı Muhammediye (a.s) ile temsil sırrına erişen model müslümanlar ise, azim mesuliyetlerinin şuuru içinde, ahir ve akıbetlerinden endişe duymaktadır.
Model müslümanlar tevazu ve mahviyeti esas almakta, modern müslümanlar tekebbür ile gurura kapılmaktadır.
Model müslümanlar günahlarını ar sayıp saklamakta, modern müslümanlar günahlarına aldırmamakta, rahatsız olmamaktadır.
Model müslümanlar, imana dayanmakta Rahman’a adanmakta, modern müslümanlar imkâna dayanmakta, fani bir dünyaya aldanmaktadır.
Model müslümanlar, insanlarla olan münasebetlerde kıble farkına bakmakta, modern müslümanlar kabile farkını öne almakta, ırkçılık yapmaktadır.
Model müslümanlar inandıkları değerler için bedel ödemeyi göze almakta, modern müslümanlar, İslami değerler adına bedel ödemeye yanaşmamaktadır.
Model müslümanlar cemiyet için yaşamakta, insaniyete faydalı olmaya çalışmakta, modern müslümanlar faydacı ve çıkarcı olmayı normal saymaktadır.
Model müslümanlar, zayıflayan iman bağlarını onarmak için uğraşmakta, modern müslümanlar İslami bağlardan kopuk, nefsin arzularına bağımlı yaşamaktadır.
Model müslümanlar haramdan uzak durmakta, helal kazanç için uğraşmakta, modern müslümanlar hâsılata bakmakta, hâsılatın nasıl kazanıldığını dikkate almamaktadır.
Model müslümanlar dini değerlere ayine olmaya çalışmakta, modern müslümanlar menfaati söz konusu olduğunda dini değerleri kullanmaktan arlanmamaktadır.
Model müslümanlar, serveti emanet bilip ilahi rızayı kazanmak için harcamakta, modern müslümanlar serveti ganimet kabul edip nefsin hevasını tatminine çalışmaktadır.
Model müslümanlar ilahi rızaya odaklanmakta, lezzet-i ruhaniyeyi esas almakta, modern müslümanlar nefsani zevklere dalmakta, hazza duyarlı bir vaziyet içinde felakete yuvarlanmaktadır.
Model müslümanlar ilahi bilgi manzumesi Kur’an’a ve onun tatbikatı olan sünnete göre yaşamakta, modern müslümanlar felsefi bilgileri kutsamakta, ilahi bilgi kaynaklarına ihtiyaç duymamaktadır.
Model müslümanlar dünya hayatını üçbeş günlük fasıl, ahiret hayatının asıl olduğuna inanmakta, modern müslümanlar dünya hayatını asıl sanmakta, ikinci hayata iman noktasında “ya yoksa” hissiyatına kapılmakta, şek ve şüpheler içinde bocalamaktadır.
Elhasıl; çağdaş (!) olmayı isteyen, modern bir hayat tarzını benimseyen, kendilerini inançlı diye niteleyen insanlar, isteyen istediğini yapabilir diye düşünen müslümanlar ahlaki değerlerin erozyona uğramasına doğrudan yahut dolaylı katkı sunmaktadır. Kur’ani sabitelerden kopuk, İslam dışı kabuller ile şekillenen bir toplumda kirletilen her masumun namusunda, akıtılan her mazlumun kanında “modern müslümanların” kara hisseleri bulunmaktadır.
İslamiyet eşkıya insanlardan evliyalar çıkarmakta, modernizm ise evliya fıtratları eşkıya yapmakta, insaniyetin sukutunu hazırlamaktadır. Üzerinde tefekkür edilmeyen, yani işlenmeyen ham bilgiler amele kılavuz, ahlaka rehber olamamaktadır. Sathi ve sığ bilgiler ile şekillenen taklidi imanlar, modern dünyanın cazibesine kapılmaktan müslümanları kurtaramamaktadır...