(Bu makale; nefislerin terbiyesinde, kalplerin tasaffisinde, ruhların inbisat ile tekmilinde sözlü geleneğin yani “sohbetin” ehemmiyetini nazarlara göstermek, ehli irfanı teşvik etmek niyetiyle yazılmıştır.)
Mana panayırları, feyiz pınarları olan hakikat sohbetlerinde hâtibin rengiyle renklenme (insibağ), yani mazhar olunan Esma’ül Hüsna ile feyizlenme, hâli ile “hâllenme” vücuda gelmekte, istidatların inkişafı daha hızlı gerçekleşmektedir. Nasıl ki, “Sohbet-i Nebeviye” iksiri ile asr-ı saadette kemalat mihrapları, fazilet çarşıları olan sahabeler yetişmişler, günümüzde de müminlerin kemale ermeleri, kendi miraçlarını tahakkuk ettirmeleri sohbet-i ihvanın varlığını iktiza etmektedir.
Sohbetin anasır-ı külliyesini; esasatın tebliği, tebliğin usulü, mananın tafsili, hakikatin tahsili, sırların tasrihi, mes’elenin tatbiki olmak üzere altı merhalede müzakere etmek hikmete münasip görülmektedir. Hakikatli bir sohbet; muhatap, maksad, makam ve mevzu (mes’ele) olmak üzere dört manayı ihtiva etmesi gerekmektedir.
Muhataplara bakan yönüyle hakikat sohbetleri; i’lam, inşa, ihya ve ikmal olmak üzere dört manaya hizmet etmelidir. Yani ekmel bir sohbet; marifete lakayt ve müşevveş akıllar için i’lama, teşekkül etmemiş şahsiyetler için inşaya, ölmüş kalpleri ihyaya, çile çekmemiş ham ruhları kemale sevketmelidir.
Hakikat sohbetleri; bilinen ezberleri tekrardan ziyade bilinmeyen yahut önemi görülemeyen mes’elelere dikkatleri çekmeli, nafi ilmin ehemmiyetini bildirmeli, marifet ilminden mahrumiyetin müşahhas neticeleri muhataplara göstermelidir.
Sohbet-i ihvan; gaye-i hayalden mahrum kalmış, “eneyi kutsamış”, suri bilgilerle daralmış zihinleri hikmet-i hilkatimiz olan Talim-i Esma’ya çevirmelidir. Hilkat gayesini bilmeyen, ölüm sonrası kendini nelerin beklediğini idrak edemeyen kişilerin, derin manalara yönelmelerinin muhaliyeti görülmelidir.
Sohbet-i ihvan; irşadi dengeyi gözetmeli, yani ifsadı doğuran şerli işlerin def’ini öncelemeli, sonra insanları hayra yönlendirmelidir. İnsaniyetin aksa’l gayesi olan marifetullahın genişlemesine ve derinleşmesine hizmet etmelidir. Kâinatın Halık’ını tanımanın, kelamına muhatap olmanın, Ona muhabbet duymanın, âlemlerin Rabbine münacatta bulunmanın, huzuruna çıkmanın önemine dikkatler çekilmelidir.
Hakikat sohbetleri ile fikirlerdeki istikametin ehemmiyeti bildirilmeli, fikir cetvelleri eğrilince çizgileri hükmünde olan amellerin de eğrileceği söylenmelidir. Bu yüzden sohbet-i ihvan ile fikirlerin tashihi, ta’dili ve tekmili hedeflenmelidir.
Sohbet-i ihvan; ilmi münazarayı tevlide, müdavele-yi efkarı temine medar bir tarzda ifa edilmelidir. Hikmete muvafık bir sohbet, anlam vüs’atini tezyid, anlama sür’atini tekmile kuvvet vermelidir. Bunun için ise rivayetlerin tahkik edilmesi lüzumiyeti ile dirai manaların önemine dikkatler çekilmelidir.
Sohbetlerde azami derecede Kur’ani mefhumlar istimal edilmelidir. Yani kudsi manalara münasip elbiseler (elfaz) giydirilmelidir. Kudsi ve geniş manaları sığ ve uyduruk kelimeler ile ifade etmekten çekinilmelidir. Kudsi ve külli manaları sığ ve basit lafızlar ile ifade etmenin mahsurları görülmelidir.
“Âlim-i Mürşid koyun olmalı, kuş olmamalı” düsturuna göre hakikat sohbetleri yürütülmelidir. Hazmolunmayan, yani hayata mal olmayan manalar insanlara teklif edilmemelidir. Nefse kabul ettirilemeyen, hayatımızda izleri görülmeyen hususiyetleri başkalarına telkinden vazgeçilmelidir.
İhsan etmek servetin, güzelleştirmek hüsnün, tenvir etmek nura mazhariyetin varlığına delil olması gibi, insanların maneviyat ile münasebetleri de, beliğane kâli, halisane ahvâli, itidalli a’mali iktiza ettiği gerçeği görülmelidir.
“Usul asıla mukaddemdir” kaidesince sohbet ile usule, şahsi okumalar ile asıla vusulün gerçekleştiği bildirilmelidir. Bununla sohbetin ehemmiyeti nazarlara gösterilmelidir. “Sözü dinleyip en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte Allah’ın hidayet ettiği, doğru yola ilettiği kimseler onlardır. Gerçek akıl sahipleri de onlardır.” (Zümer, 18) ayeti ile ‘sözlere’ tabi olan kulların övüldüğü ifade edilmelidir.
Elhasıl; kalplerin ihyası, kendi medeniyetimizin yeniden inşası, içtimai hayatın ıslahı için sözlü gelenek önemsenmelidir. Yazılı metinlere mesafeli, sohbet meclislerine küs nesiller bizleri endişelendirmelidir. Bilinen ezberleri taklitten kurtulmak, tahkike ulaşmak, istidatlarımızı nemalandırmak için hürriyet-i fikrîyenin, serbesti-i kelamın ciddi bir zaruret olduğu gerçeği görülmelidir. Milletin ihyası, cemiyetin ıslahı, kendimize ait medeniyetin yeniden inşası adına sözlü geleneğe gereken önem verilmelidir.
Sohbet meclisleri sırtların sıvazlandığı, bedelsiz ödüllerin dağıtıldığı, nefislerin şımartıldığı yerler değildir. Hakikat sohbetleri; akılların inşaya, kalplerin ihyaya hazırlandığı, arz ve semanın korktuğu ağır mes’uliyetlerin hatırlandığı, marifetullaha medar feyizli manaların anlatıldığı meclislere dönüştürülmelidir...