‘’Rabbim bana istememeyi isteyebilmeyi nasip et’’ dedi Yusuf peygamber. Rahmet kapıları üzerine açıldı. Eğer Rabbi’nin burhanını görmeseydi Yusuf, hiçbir aşka eremezdi.
O Peygamber Rabbi’ne sığındı. Secdeye vardı. Zindanlardan, karanlık kuyulardan, vesveselerden yaradana sığındı.
Yusuf güzeller güzeli hem zahirî hem bâtıni güzellik âbidesi. Rabbin tecelligâhı. Ey Yusuf aşkın o kadar büyük ki Yakup sende buldu Rabbi’ni, Züleyha sende secde etti en büyük aşkına.
Yusuf’u arıyordu gözleri Yakup’un. Rüzgâr onun kokusunu getiriyordu. Yetinmeyi bildi Yakup. Yalnızca sustu yıllarca. Tefekküre daldı. Küstü çocuklarına. Canını teslim etti çocuklarına. Canı en karanlık kuyularda kaldı da yine de ayrılmadı canından.
Züleyha! Gül yüzlü, kalbine düştü Yusuf’un ateşi. Yusuf candı, cânandı. Züleyha!!! Yakup’a benzer ateşi. Yakup’un gözlerindeki yaşa benzer.
‘’Rabbim bana istememeyi isteyebilmeyi nasip et’’ demedi Züleyha. Yıllar Yusuf’u aldı ondan. Karanlıklar denizinde boğuldu Züleyha. Ruhundaki bütün lekeler dışarıya aktı. Berraktı kalbi ve aşkla dolu. Yusuf göründü gözüne kalbine Rabbi düştü. Yusuf’la doldu ruhu. Züleyha!!! Ruhu Yusuf’la doydu. Secdeye vardı başı. Cemâl ile Kemâl oldu.
Görmeyen gözleri Yakup’a ışık oldu. Kararan dünyasıyla Yakup Kenân ilinde Rabbi’ni buldu. Yusuf kuyularda Yakup Rabbi’ne sığındı. Yusuf zindanlarda, Yakup O’na sığındı. Yakup olgunlaştı Yusuf’la. Peygamberdi, Rabbi’ni buldu.
Yusuf Cemâl’in perdesi. Gönül ehli, iffet abidesi, mana denizi. Köle Yusuf! Peygamber Yusuf! Nur Yusuf. Züleyha’dan geçip Zül-Celâl’e vardı Yusuf.
Tapmadı Züleyha Yusuf’a. Aradığı Yusuf’tu sadece. Görmeyen gözü, duymayan kalbiydi Yusuf. Yusuf tutkuydu Züleyha’da. Sığınaktı. Sonsuz rahmet ona Yusuf’ta nazil oldu.
Peygamber gömleği giydi Yusuf. Hüküm ve ilim sahibi Yusuf. Gayb âlemi açıldı Yusuf’a. Rüya-yı sâdıka da buldu müjdeyi. On bir yıldız, güneş ve ay. Yusuf’a secde etti. Yusuf bir yanda, Yusuf’a secde etti.