Haber Yorum: Serdar Aslan
RİSALEHABER - Profesör Godfrey- Smith ve David Schell'in bir grup öğrenciyle yaptıkları araştırma Current Biology dergisinde yayımlandı. Avustralya'nın doğu sahilinde bir grup ahtapotun, karmaşık sosyal mesajlaşma niteliği taşıyabilecek bir dizi davranış sergilediği gözlemlendiği 53 saatlik kamera kaydı bilim adamlarını yeni sonuçlara götürdü.
AHTAPOTLAR RENK DEĞİŞTİREREK MESAJ YOLLUYORLAR
Araştırma sonuçlarına göre ahtapotlar renk değiştirerek mesajlaştığı ve sosyal etkileşimlerinin bilinenden daha karmaşık olabileceği sonucuna varıldı. AA’nın haberine göre rengi koyulaşan, dik ve ürkütücü biçimde duran ahtapotların büyük olasılıkla öfkelerini gösterdiği, öte yandan yenilgiye uğrayan ve çatışmadan uzak durmaya çalışan ahtapotların renklerinin solabileceği belirtildi.
Araştırmacılardan Profesör Godfrey- Smith, "Ahtapotlar kızdıklarında olabildiğince büyük görünmeye çalışıyor, kollarını yana açıyor. Koyu bir renge bürünmelerinin nedeni de fizyolojik bir yanıt değil" dedi.
AHTAPOTLAR DA ALLAH’I ANLATIYOR
Allah’ın Kainatta herşeyi sanatla yarattığını hatırlarsak ahtapotlar da kendi dilleriyle bize Allah’ı anlatıyorlar. Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin Risale-i Nur’da bir çok yerde hatırlattığı üzere her bir canlı Allah’ın rahmet ve sanatıyla kendi ihtiyaçlarına özel yiyecek, görünüm,deri/kürk silah/savunma yeteneği gibi özelliklerle donatılıyor. Her biri kendisine verilen görevleri intizamlı bir şekilde yerine getirip görevlerini tamamlayarak bize hizmet ediyorlar.
Ahtapot gibi bir çok hayvanın insanı hayret içinde bırakan halleri, keşfedilen her bir özellikleri Allah’ın rahmetini, sanatını ve Esma-i Hüsna’sını müşahade etmek için de bir fırsat. Çünkü kendi dilleriyle Bismillah diyen bu canlılar “Lâ ilâhe illâ Hû” deyip, zemin yüzünü bir zikirhane meclisine çevirerek hamd ve şükürlerini Allah’a sunuyorlar.
RİSALE-İ NUR’DAN CANLILAR ALEMİ İÇİN BAZI NURLU PARÇALAR
Zeminin yüzünde, dört yüz bin muhtelif taifeden ibaret olan bütün hayvânat ve nebâtat envâının ordusu, bilmüşahede ayrı ayrı erzakları, suretleri, silâhları, libasları, talimatları, terhisatları, kemâl-i mizan ve intizamla, hiçbir şey unutulmayarak, hiçbirini şaşırmayarak, bir surette tedbir ve terbiye etmek öyle bir sikkedir ki, hiçbir şüphe kabul etmez, güneş gibi parlak bir sikke-i Vâhid-i Ehaddir. Hadsiz bir kudret ve muhit bir ilim ve nihayetsiz bir hikmet sahibinden başka kimin haddi var ki, o hadsiz derecede harika olan şu idareye karışsın? (Otuzüçüncü Söz)
İşte, öyle de, Cenâb-ı Hakkın adl ve hikmet içindeki ism-i Hak ve Rahmânü’r-Rahîm’in cilvesini görmek istersen, bahar mevsiminde, zeminin yüzünde çadırları kurulmuş, muhteşem, dört yüz bin milletten mürekkep nebâtat ve hayvânat ordusuna bak ki, bütün o milletler, o taifeler birbiri içinde oldukları halde, herbirinin libası ayrı, erzakı ayrı, silâhı ayrı, tarz-ı hayatı ayrı, talimatı ayrı, terhisatı ayrı oldukları halde ve o hâcatlarını tedarik edecek iktidarları ve o metâlibi isteyecek dilleri olmadığı halde, daire-i hikmet ve adl içinde, mîzan ve intizam ile Hak ve Rahmân, Rezzak ve Rahîm, Kerîm ünvanlarını seyret, gör. (Otuzikinci Söz)
Bütün hayvanat ve kuşların bütün nevileri ve taifeleri ve milletleri, bil’ittifak, lisan-ı kàl ve lisan-ı halleriyle Lâ ilâhe illâ Hû deyip, zemin yüzünü bir zikirhane ve muazzam bir meclis-i tehlil suretine çevirmişler; herbiri bizzat birer kaside-i Rabbânî, birer kelime-i Sübhânî ve mânidar birer harf-i Rahmânî hükmünde Sânilerini tavsif edip hamd ü senâ ediyorlar vaziyetinde gördü. (Yedinci Şua)
Evet, madem hakikattir. Madem rû-yi zemin bir sofra-ı Rahmândır; insanın şerefine kurulmuştur. Öyle ise, o sofradan istifade eden sair hayvanat ve tuyurun çoğu insana musahhar ve hizmetkâr olabilir. Nasıl ki en küçüklerinden balarısı ve ipekböceğini istihdam edip ilham-ı İlâhî ile azîm bir istifade yolunu açarak ve güvercinleri bazı işlerde istihdam ederek ve papağan misillü kuşları konuşturarak medeniyet-i beşeriyenin mehâsinine güzel şeyleri ilâve etmiştir. Öyle de, başka kuş ve hayvanların istidat dili bilinirse, çok taifeleri var ki, kardeşleri, hayvânât-ı ehliye gibi, birer mühim işte istihdam edilebilirler. Meselâ, çekirge âfetinin istilâsına karşı, çekirgeyi yemeden mahveden sığırcık kuşlarının dili bilinse ve harekâtı tanzim edilse, ne kadar faideli bir hizmette ücretsiz olarak istihdam edilebilir. İşte, kuşlardan şu nevi istifade ve teshiri ve telefon ve fonoğraf gibi câmidâtı konuşturmak ve tuyurdan istifade etmek, en müntehâ hududunu şu âyet çiziyor, en uzak hedefini tayin ediyor. En haşmetli suretine parmakla işaret ediyor ve bir nevi teşvik eder. (Yirminci Söz)
Kaynak: RisaleHaber.com