Orhan Karanfil'in haberi:
Bazen fiziksel bazen de duygusal şiddete maruz kalan kadın ve çocuklar toplumdan soyutlanabiliyor. Oysa Peygamber Efendimiz’in (sas) aile hayatının her karesinde şefkat vardı…
Peygamber Efendimiz (sas), aile bireylerine şefkatle davrandığı gibi kadınlara ait ev işlerinde ailesine yardımcı olmuştur. Çocuklarına karşı her zaman güzel nasihatlerde bulunur, onları sever ve onlarla gülerdi. Ömrü boyunca hiçbir kadına bırakın tokadı, bir fiske bile vurmamıştır. Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulkerim Ünalan, bugün yaşanan aile içi şiddet gibi sorunların çözümünde Efendimiz’in (sas) örnek alınması gerektiğini söylüyor. Toplumdaki sevgi, saygı, hoşgörü eksikliğine vurgu yapan Ünalan, Efendimiz’in (sas) merhametini şöyle anlatıyor: “Peygamberimiz (sas) ömrü boyunca bir kadına tokat vurmuş mu? Vurmamış. Evde yerleri süpürür, elbisesini diker, bulaşık yıkardı. Hiçbir zaman kırıcı bir söz dahi söylememiş. Hanımları bir şey yaparsa, gerginlik oluşturursa tartışmaktansa camiye giderdi. Son derece kibar ve saygılıydı. Müslüman erkekler de aile içinde Efendimiz’i (sas) her yönüyle örnek almalı. Bizim nerde eksiğimiz varsa Peygamberimiz’in hadislerini, uygulamalarını okuyup öğrenmeliyiz. Yaşam tarzımızı Peygamber Efendimiz’in (sas) süzgecinden geçirmeliyiz.”
Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yener Öztürk de Allah Resulü’nün iyi bir aile reisi ve mükemmel bir baba olduğunu dile getiriyor. Öztürk, on yıl ara vermeden Peygamber Efendimiz’in hizmetinde bulunan Hz. Enes’in, “Aile fertlerine karşı, Hz. Muhammed’den (sas) daha şefkatlisini görmedim.” dediğini hatırlatıyor. Allah Resulü’nün, çocuklarına ve torunlarına değer verip onları takdir ettiğini kaydeden Öztürk, bir kıssa anlatıyor: “Bir gün Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin sırtında iken içeriye Hz. Ömer girer. Onları öyle görünce ‘Ne güzel bineğiniz var’ der. Allah Resulü ‘Ne güzel süvariler onlar’ buyurur.”
Efendimiz’in, ailesine anlatmak istediklerini önce davranışlarıyla, daha sonra diliyle anlattığını belirten Öztürk, şu ifadeleri kullanıyor: “Allah Resulü onlara şefkatli davranırken onların bakışlarını yüksek hedeflere yönlendirmeyi de asla ihmal etmezdi. Onları korurken, onlara tebessüm ederken, onların maneviyatı ve uhrevi meseleleri ihmal etmelerine de asla rızası olmazdı. Böylece o dengeyi en yüksek seviyede temsil ederdi. Burada hatırlatılması gereken mühim bir nokta da şudur: O, ailede yapmak ve anlatmak istediği şeyleri daha çok davranışlarıyla ifade etmiştir. Sonra da davranışlarının anlattığı bu hususlara diliyle tercüman olmuştur. Aile fertlerinin zihninde güven telkin eden bir baba olarak kalmak için bundan daha etkili yol düşünülemez.”
Zaman