Aile içi iletişimde tartışmayı etkileyen olumsuz davranışlar-2
Eskiye geri dönme
Eşler, her tartışma anında, evliliğin ilk yıllarına dönmeyi, hatta nişan ve düğün esnasındaki menfi olayları gündeme getirerek, karşı tarafa üstünlük sağlamak isteyebilirler.
İbrahim Bey, “ne zaman Hayriye Hanım’la balkona oturup bir çay içmek istesek, konu döner dolaşır düğün davetiyesine gelir. Yıllardan beri biz bu düğün davetiyesi konusunu çözemedik. Öyle ki, biz düğün davetiyesi yüzünden bile yıkılan evlilikleri çok görmüşüzdür” diyor.
Unutulmamalıdır ki, geriye dönmenin, o günkü problemi çözmeye hiçbir faydası yoktur. Geriye dönüş üstü küllenen dargınlıkları, kırgınlıkları, üzüntüleri yeniden alevlendirmekten başka bir işe yaramaz. Yeniden eşlere hüzün verir, acıtır.
Göz renkleri ayrı olsa da, yaşlar aynı renktedir.
Aykırı duygulara sahip olma hakkına müsaade etmeme
Duygular asla ak ve kara şeklinde değildir, gri tonları daha fazladır. İnsanın ruhi yapısı çeşitli duyguların karışımından oluşur. Şu an sevgi hissetmediğimiz kişi veya olay tekrar sevmeyeceğimiz anlamına gelmez. Sevgi değişkendir, bırakalım karşımızdaki kişi olaylarda farklı duygular gösterebilsin.
Aile içi yaşantılarda, asıl normal olmayan, ağız birliği etmiş papağanlar gibi, her iki tarafın da her konuda aynı fikirde olması değil mi?
Elbette ki, eşler arasında farklı düşünceler olacaktır. Unutmayalım ki, farklılıklar daima zenginliktir.
Eşimizin farklı duygu ve düşüncelere sahip olmasını ve farklılığını kabullenmek erdemliktir, olması gerekendir. Farklısınız, onun için evlisiniz. Aynı olan kutupların daima biri birini ittiğini, farklı kutupların ise, biri birini çektiğini unutmayalım.
Konuşmada motive eksikliği
Çoğu zaman çocuklarımızla veya eşlerimize konuşurken, düşüncelerinin, bulunduğunuz ortamın dışında olduğunu fark edersiniz. Anlarsınız ki, boşa konuşuyorsunuz. Demek ki, o şu anda sizi dinlemeye hazır değil. Yapılacak şey, onu dinlemeye motive etmektir.
Eşleri ve çocuklarınızla iletişim kurarak, onu en güzel şekilde ikna etmek istiyorsanız, ellerini tutun ve gözlerinin içine bakarak konuşun. Eğer sizi dinlerken bakışları başka yerde ise, aranızda gerçek bir bağ oluşturamazsınız. Çünkü sizin ne konuştuğunuz değil, karşınızdakinin ne anladığı önemli. Onun anladığı dilden ve anlayışına göre konuşmalısınız.
Mevlâna Hazretleri; Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır diyor.