EŞİNİZ İÇİN GÜZEL OLANI YAPIN
Unutmayalım ki, insanların fıtratında öncelikle kendisini düşünme arzusu vardır. İçe dönük olarak karşısındakinin değil de, önce kendinin mutlu olmasını bekler. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, beraber yaşadığımız ve hayatı birlikte paylaştığımız kişinin mutlu olması, aynı zamanda bizim de mutlu olamazı sağlayacaktır.
Timsahla fil uzun süren arkadaşlıktan sonra evlenmişler. Gel zaman git zaman evliliklerinde problemler çıkmaya başlamış. Nedeni de, fil, eşi timsahı mutlu etmek için ağaç yapraklarını uzun hortumuyla koparıp, timsahın ağzına koyuyormuş. Timsah da, göl dibinden balıkları yakalayıp filin ağzına koyuyormuş. Fil balığı ne yapsın, timsah da ağaç yapraklarını ne yapsın. Her iki taraf da kendi sevdiği ve hoşlandığı şeyi karşı tarafa dayatmaya kalkınca, işkence gittikçe artarak devam etmiş.
Günler, böyle gelip geçerken, hayat her ikisi için işkenceye dönüşmüş. Bir türlü mutluluğu yakalayamamışlar. Neticede ayrılmaya karar vermişler. Ormanlar kralı aslanın onayını almaya gitmişler. Aslan, her iki tarafı da dinledikten sonra, onlara bazı tavsiyelerde bulunarak birbirlerine bir fırsat daha vermelerini istemiş.
Daha sora, aslanın tavsiyelerine uyarak, her ikisi de önceki tavırlarından vazgeçmişler. Yapmış oldukları hatayı anlamışlar. Fil uzun hortumuyla göl dibinden yakaladığı balıkları timsahın ağzına koymuş, timsah da, göldeki taze yosunları koparıp filin ağzına koymuş. Böylece her iki taraf da mutlu bir hayat yaşamaya başlamışlar.
EŞİNİZİ KIYASLAMAYIN
Kıyaslamanın olumlu ve olumsuz iki yönü vardır. Olumlu yönü, herkes tarafından örnek gösterilen topluma mal olmuş kişilerin örnek davranışlarını, eşinizle kıyaslamadan söyleyebilirseniz, olumlu netice alma şansınız olabilir.
Olumsuz yönü ise, örnek insanların davranışlarını açıklarken, kıyaslama yapıldığı takdirde, arada rekabet hissi uyandıracağından aksi tesir yapar ve nefse ağır gelmek suretiyle faydadan çok zarar getirir.
EŞİNİZLE ARKADAŞ OLUN
Eşinizle arkadaş olmadan sevgili ve eş olamazsınız. Eş olmak demek; hayatı paylaşmak demektir. Esas olan hayatın problemlerini, iyi ve kötü yönlerini paylaşmaktır, sevgiyi paylaşmaktır. Problemler paylaştıkça kaybolur. Sevgi ise paylaştıkça çoğalır.
Şöyle düşünelim. Ortada bir ağaç var. O ağacı parça parça yapıp, paylaşırsanız, ortada ağaç diye bir nesne kalmaz. İşte aile içinde problemleri, sıkıntıları ve zorlukları böyle paylaşırsanız ağaç misali ortada sorun diye bir şey kalmaz. Eğer siz ağacın dallarını paylaşır, her birini bir tarlaya dikerseniz ortada bir sevgi ormanı oluşur.
Biz erkekler, çoğu zaman kadınları anlamıyoruz. O nedenle, iletişim bozukluğu dediğimiz araz ortaya çıkıyor. İletişim bozukluğu birbirini anlamamaktan kaynaklanıyor. Kadınlar istiyor ki, erkekler leb demeden leblebiyi anlasınlar. Erkekler ise, eşlerinin kendisini anlamadığından şikâyet ediyor. Anlayışı karşı taraftan beklemek yerine, iyi bir iletişim için, kendimizin anlayışlı olmamız gerektiğini anlamamız gerekir. Fedakârlığı önce ben yapmalıyım demeliyiz.
Erkekler kadınları kontrole ilgi duyuyorlar. Kadınlar ise kontrol edildiğini hissettiği takdirde, eşlerine karşı güvensizlik duymaya başlıyorlar. Oysa ki; güven olmadan sevgi ve muhabbetin olamayacağı aşikârdır.
Mutluluk ancak, güven üzerine bina edilebilir. Eşler karşılıklı olarak güven hissini temin etmeli. Yalanın olmadığı yerdeki mutluluk, gerçek mutluluktur.